"Zulmün ahmakça taarruzu olmasa,
bu münzevi ses böyle sayhalaşır mıydı?"
Cemil Meriç
Nurcan ve Abdülkadir Arslan Edirne Adliyesinde 30 Eylül 2023'de tutuklandılar. 6 çocukları var, 5 tanesi beşiz ve yedi yaşındalar. Ayrılık anından görüntüler bir kez daha yüreklerimizi dağladı. Anne ve babayı tutuklamak ve çocukları gözyaşları krizleri içerisinde yapayalnız bırakmak. Vicdanı olanın “olamıyorsan hiç olmazsa öl vicdanım" diyeceği bir tablo! Ya bu yürek yakan videonun altına yapılan insanlıktan nasipsizlerin yorumları tam vicdan ve hayasına kayıp ilanı verilecek cinsten. Türkiye’de İnsanlık krizi yaşanıyor maalesef.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 26 Eylül Salı günü “ByLock kullanmak” ve “Bank Asya’da hesabı olmak” suçlamalarıyla mahkum olan öğretmen Yüksel Yalçınkaya'nın açtığı bireysel davada Türkiye aleyhine ihlal kararı verdi. AİHM, Sözleşme’nin 7. Maddesinin, hiç kimsenin keyfi kovuşturmaya, mahkûmiyete veya cezalandırmaya maruz kalmamasını sağlamayı amaçladığını belirterek, tüm soruşturmaları, yargılamaları ve hükümleri etkileyecek nitelikte bir kararla önemli bir dönemi geç de olsa başlatmış oldu. Bold Medya haberine göre: Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, AİHM kararını ve Türk hukuk sistemini değerlendirdi:
AİHM yetkisini aşmadı; Türkiye geçmişte çeşitli bahanelerle AİHM kararlarını yok saymaya çalıştı. Bu Türkiye'yi küçültür. Türkiye hukuk reformu yapmadı; Batı'dan hukuk bilimini almadı, onların yasalarını aldı. Bence Türkiye, dünyanın en çok adli hatasını işleyen ülkelerin başındadır. Halbuki Japonya, önce Fransa'nın hukuk bilimini almıştır. Fransa'dan getirdikleri bilim adamlarıyla 30 yıl hukukçu yetiştirmişlerdir.
Fox News, Reuters, BBC, Middle East Monitor, Euronews, Alman medyası DW, Fransız Media Part, Belçika Dhnet gibi Uluslararası medya bu önemli karara yer verdi. Erdoğan'a ve yargıya adalet çağrısında bulundular.
Kim bilebilirdi ki devlet yetkililerinin açtığı bankaya para yatırmanın suç olacağını! ya da herkese açık, milletvekillerinin bile indirdiği bir uygulamanın suç olacağını! Ya da kermes düzenlemenin, burs vermenin, sohbete katılmanın, resmi olan bir derneğe üye olmanın ya da şu an iktidarda olan pek çoğunun çocuğunun okuduğu okullara göndermenin suç olacağını kim bilebilirdi! Hangi kanunda yazıyordu!!? Cevabı basit; tamamen keyfilik ve çıkarlar. İşte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi buna “dur!” dedi, özetle.
Ayrıca yine çok tepkiye yol açacak başka bir karar daha alındı. Aktivist ve iş insanı Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası onandı. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin (AKPM) Türkiye'yi izleyen eş raportörleri John Howell ve Stefan Schennach, Türk mahkemesinin işadamı Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını onaylayan kararından duyduğumuz dehşeti ifade etmek istiyoruz" dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2019 ve 2022 yıllarında Osman Kavala'nın serbest bırakılmasına hükmeden iki kararını göz ardı ettiğini belirtti.
Osman Kavala'nın yanı sıra yedi sanık daha 2013 yılındaki protestolara katıldıkları gerekçesiyle 18 yıl hapis cezasına çarptırılırken, Yüksek Mahkeme sanıklardan dördünün cezasının iptaline karar verdi. Uluslararası Af Örgütü de Cuma günkü kararı kınayarak bunu siyasi çıkarlar doğrultusunda "insan haklarına karşı bir darbe" olarak nitelendirdi. Osman Kavala, 9 Ekim'de Fransa'nın Strazburg kentinde AKPM genel kurulunda verilecek olan Václav Havel İnsan Hakları Ödülü için üç adaydan birisi.
Anne babası tutuklanarak altı kardeşe yapılan ve Avrupa insan ve çocuk hakları ile tamamen çelişen uygulama, 4 ay annesiz kalan kanser hastası 6 yaşındaki Yusuf Kerim'in acı vefat haberi, Tacikistan ‘da kaçırılan iş insanı Koray Vural’ın halen bulunamaması tıpkı 5 yıldır kayıp olan Yusuf Bilge Tunç gibi ve binlerce dava dosyası ve keyfilikler sürüyor. Bu yüzden Dünya Adalet Projesi'nde Türkiye 2021’de İran, Venezuela gibi ülkelerle 117.sırada yer alıyor.
Hizmet Hareketi başta olmak üzere tüm muhaliflere uygulanan bu hukuksuzlukların AİHM kararını da esas alarak tüm yargı mensupları ve muktedirler tarafından bir kez daha oturup düşünmesini dilemekten ve hukuk çerçevesinde mücadeleye devam etmekten başka seçenek görünmüyor. Muhalif görülerek her geçen gün hakları kısıtlanan kesimler, Hizmet Hareketi mensuplarına uygulanan tenkili görmezlikten geldikçe bu hukuksuz ve keyfi rejim saltanatını katlayarak devam ettirecektir.
Hukuk çerçevesinde AİHM kararı ile ilgili olarak
@neyapilabilir X hesabından detaylı bilgi alınabilir ya da
[email protected] mail adresine sorular sorulabilir.
Hüzünler ve sevinçlerin tek vücut haline geldiği, derdin derman, zorlukların kolaylıklara kapılar araladığı şu günlerde şu sözler hissiyata tercüman oluyor
Âbisten-i safâ vü kederdir leyal hep, Gün doğmadan meşîme-i şebden neler doğar.
(Geceler daima hüzün ve mutluluklara gebedir, gün doğmadan gecenin rahminden neler doğar..)