Son yıllarda ABD-Çin arasında hem ekonomik hem politik alanlarda büyük bir çekişme yaşanıyor.
ABD yeni başkanı Obama’nın gelişiyle bu çekişmenin çok daha çetin geçeceğini düşünüyorum. Görevinin ilk haftasında bunu Hazine Bakanı Timothy Geithner ile net bir şekilde vurgulama şansını buldular. Başkan Obama’nın bir önceki Hükümet’e göre ABD-Çin politikasında daha agresif olması icin ABD Senato’su tarafından baskı altına alınacaktır.
ABD Hazine Bakanı, ekonomideki kanayan yaralari durduracak yeni paketlerin detaylarini açıklayacağına Çin hükümetini, Çin para birimi Yuan ustunde manipule yapmakla suçladı. Amerika ,Cin hükümetini, Çin para birimi Yuani, Dolar karşısında düşük tuttuğunu savunuyor. Ayrıca Çin hükümetinin bu politikasi nedeniyle, iki ülke arasındaki ticarette haksız rekabet oluştuğu öne sürülüyor. Çin para birimi Yuan, 2005 Temmuz ayından bugüne kadar Dolar karsışında yaklaşık yüzde 21 değer kazandığını hatırlatmak isterim. En azından bunu bilmekle, ABD tarafının dile getirdiği manipule suçlamasını çürütüyor olacağı kanisindayim.
Çin ekonomisinin asiri hizla buyumesi, ABD’yi oldukca sikintiya sokmus olacakki 2001 yilindan bugune kadar yaklasik 3 milyon kisinin isinden olmasina neden bu gosterilmektedir. Baskan Bush doneminde Abd ekonomisindeki isgucu sayisi 132 milyondan yaklasik 135.5 milyona cikti. Clinton doneminde ise bu rakam 109 milyondan 132 milyona cikti . Neticede Baskan Bush doneminde Cin, buyuk bir atağa gecmis ve kendini Dunyada 4.buyuk ekonomi yapmistir. Baskan Bush’un kendi ulkesindeki sorunlari birakip Dunya’da huzur birakmayan saldirgan politikalari benimsemesi şu anki tabloyu olusturma mistir?. Abd’deki dunya devi sirketlerin dusuk isgucu maaliyetini firsat bilerek Uzak Dogu Asya ulkelerini tercih etmesi bu dengelerin bozulmasinda onemli bir gelismeydi. Bu sekilde hem Çin’in buyumesine hemde Abd’nin kuculmesine yardim edilmis oldu. Abd, Çin’in bu yukselisinden dolayi tedirgin olmus olacakki diger Asya ulkleriyle daha arkadasca sıkı bir poltika ile içice olduğu görüldü. Güney Kore’nin son yıllardaki başarısının arkasında, yaşanan ABD-Cin arasındaki çekişme vardır. ABD, Çin dışındaki Asya ekonomilerinin daha güçlü hale gelmesini isteyerek Cin’nin bolgedeki gucunu azaltmaya calismistir.
Irak-Afganistan’daki operasyonlara akatarilan akıl almaz büyük paralarin sonu gelmiyor. Ayrıca son zamanlarda Latin Amerika’yada buyuk harcamalarin yapilacagini dusunuyorum. Cin ve Rusya’nin bu bolge ile cok yakin iliskileri dikkat çekiyor. Amerika savunma harcamalari milli hasilanin yuzde 6-7 sine denk gelmektedir. Suan yasadigimiz krizin mimarlari ekonomi kurmaylarımız ne zaman paraya ihtiyaclari olduysa Çin hükümetinin kapısını çaldılar. Amerika’nın Çin Devlet’ine borcu suan tahminimizce 2 Trilyon Dolar’dır. Son günlerde Başkan Obama ekonomiyi canlandırabilmek icin 825 milyar Dolar’lik bir paketi olusturmaya calisiyor. Sizce bu para icin Amerika’nin çalacağı kapı Çin degil midir? Gösterebilir misiniz bir ülke şu anki Global krizde borç verebilecek durumda olsun. Önceden Japonya vardı şimdi onlar da kendi derdine düşmüş durumdalar. Amerika, Çin’e karsi politikalarında agresif hale gelirse Çin elindeki bu tuttuğu borçları elinden cıkarmayı göze alarak Dünya ekonomileri arasindaki dengelerin ciddi anlamda bozulmasına neden olacaktır. Kükreyecek olan bir Çin Devleti, 1929 yılında baslayan ve 8 yıl süren Büyük Depresyon’un getirdiği sonuçların benzerine neden olabilir.
İki ülke arasındaki gerginlik, ulkelerin Ortadoğu ve Afrika politikalarında da ayrıca yaşanıyor. Amerika’nın Ortadoğu’da Irak politikası nedeniyle askeri güç bulundurması Çin’nin politikalarini zora soksa da Çin, Afrika bölgesine yönelerek büyük bir atağa geçmiş durumda. Özellikle Afrika’nin yeralltı zenginliklerinden faydalanmaya calışan Çin hükümeti büyük başarılara imza atmıstır. Amerika’nın Ortadoğu’daki varlığından dolayı sıkıntı çeken Çin, petrol ithalat oranını Afrika üzerinde arttırma yolunu seçmiştir. Afrika dünya petrol rezervlerinin yüzde 9’una sahip olduğunu ve kesfedilmemiş rezerv yataklarının büyük ölcekte olduğu biliniyor. Dünya’nın süper güç ülkerine karsı Afrika çok cazip hale gelmiştir.2006 yılına baktığimızda Çin’nin Afrika’daki petrol zengini Angola’dan yaptığı petrol ithalatı Dünya’nın bir numaralı petrol ihracatçısı olan Saudi Arabistan ile olan ithalatını geride bırakmıştır. Batılılar Afrika üzerinde geçmisten gelen kötü uygulamaları nedeniyle Çine karşı büyük bir dezavantajla karşılaşıyorlar. Çin bu avantajı cok iyi kullandığını görmekteyiz. Aynı şekilde Türkiye’nin burdan büyük yatırım olanaklarını çıkarabileceğini ve bu şekilde cok sıkıntı çektigimiz hammadde sıkıntısını bi miktar giderebilecegini düşünüyorum.TUSCON’nun bu bölgeye olan çalısmalarını duyuyorum ve devamını daha hzılı bir şekilde sürdürmelerini umuyorum.
Bu yaşananlarin ekonomi alanında iki ülke arasında kalmaması Dünya’yı tehlikeli gruplaşmaların içine çekecektir. Başkan Obama’nın ABD- Çin arasındaki politikalarını tekrardan gözden geçirmesi yeni bir krizin çıkmamasında önemli bir adım olacaktır. Bir krizi çözerken bir sonraki krize zemin hazırlamaması umuduyla...Türkiye’nin bu durumdan etkilenmemesini düşünmek hayalden öteye geçmez..
SEDAT KORKMAZ / NEW YORK