Amerikalı uzmana göre Rusya ve İran'a yaklaşan Erdoğan hayal kırıklığı içinde

Washington’daki düşünce kuruluşu Heritage Foundation’dan (Heritage Vakfı) Luke Coffey, Türkiye ve ABD’nin İdlib konusunda birçok bakımdan İran ve Rusya’ya göre daha fazla ortak noktalarının bulunduğuna işaret ederek, bu durumun iki ülke ilişkilerini tekrar rayına oturtmada fırsat olarak kullanılabileceği görüşünü dile getirdi.
Amerikaninsesi.com'un haberine göre Amerikalı uzman, Tahran’daki zirvenin Türkiye, Rusya ve İran arasındaki geleneksel fay hatlarının bugün de hala mevcut olduğunu gösterdiğini savundu.

Coffey, Tahran’daki kritik üçlü zirve, İdlib sorunu, Trump yönetiminin Suriye stratejisi ve Türk-Amerikan ilişkileri gibi konularda Amerika’nın Sesi muhabirinin sorularını yanıtladı.

?“Erdoğan muhtemelen hayal kırıklığı içinde”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın zirvenin sonucundan muhtemelen hayal kırıklığı duyduğunu, Rusya ve İran liderlerinden daha fazlasını görmeyi umduğunu ifade eden Coffey, “Bence Tahran’daki zirve gösterdi ki Türkler, Ruslar ve İranlılar arasındaki geleneksel bölünme hatları, geleneksel fay hatları bugün de hala mevcut. Birçok bakımdan ABD ve Türkiye İdlib konusunda Türkiye’nin Rusya ve İran’la sahip olduğundan daha fazla ortak noktaya sahip. Dolayısıyla Tahran’daki zirvenin İdlib’de sahaya nasıl bir yansıması olacağını göreceğiz ama Türk bakış açısından bakıldığında muhtemelen çok iyi olmayacak” diye konuştu.

?“İdlib Türkiye-Rusya yakınlaşmasının bir testi olacak”

Coffey, İdlib meselesinin Türkiye ve Rusya arasında son dönemdeki yakınlaşmanın ne kadar hakiki olduğunun gerçek anlamda bir testi olacağı değerlendirmesinde de bulundu. Coffey, “Eğer bu gerçek bir dostluksa bu Türkiye’nin hangi tarafta yer aldığı konusunda temel bir değişikliğe işaret eder. O zaman Rusya’nın Türkiye’nin İdlib’deki endişelerine yanıt vermeye çalıştığını görürüz. Ama bugün (Tahran zirvesi) görüldü ki, durum muhtemelen böyle olmayacak. Rusya Devlet Başkanı (Vladimir) Putin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İdlib’deki duruma ilişkin meşru kaygılarına yanıt vermeye istekli görünmüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin zirveden elde ettiği tek olumlu sonucun, İdlib’deki durum hakkında daha fazla uluslararası farkındalığın oluşması olduğunu söyleyen Coffey, ayrıca İran ve Rusya’nın herhangi bir kalıcı ateşkese ilgili olmadığının da görüldüğünü kaydetti.

Coffey, ayrıca İdlib’deki durumun sadece Türk-Rus ilişkileri değil Astana sürecinin de gerçek bir testi olacağını belirterek, “İdlib, kalan son çatışmasızlık bölgesi. Dört tane vardı, üçü Astana süreci ihlal edilerek tekrar Esat’ın kontrolü altına girdi. İdlib de Rusya ve İran’ın yardımıyla Esat tarafından alınırsa o zaman Astana süreci tamamen ölmüş olacak. Türkiye’nin bunu görmek istediğini sanmıyorum” dedi.

?"Kimyasal silah kullanılmadığı sürece ABD karşılık vermez"

Luke Coffey, Amerika’nın Suriye’deki varlığını devam ettireceğini düşündüğünü ancak İdlib’de kimyasal silahlar kullanılmadığı sürece Washington’un herhangi bir anlamlı karşılık vereceğini sanmadığını kaydetti.

Coffey, Başkan Trump, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley gibi isimlerin İdlib’de olası bir insani facia hakkında kaygılarını dile getirmiş olmalarına rağmen, Washington’ın İdlib’e çok müdahil olma gibi bir isteği ya da siyasi iradesinin bulunduğuna pek ihtimal vermediğini söyledi

İdlib’in oradaki savaşan gruplara bakıldığında çok karmaşık bir bölge olduğuna da dikkati çeken Coffey, “İsyancıların kabaca üçte biri radikal ve İslamcı gruplarla bağlantılı. Dolayısıyla ABD, El Kaide’yle bağlantılı grupları savunuyor gibi bir pozisyona düşmek istemez” ifadesinin kullandı.

?"İdlib’de ortak pozisyon ilişkileri onarmada fırsat olarak kullanılabilir"

Coffey, İdlib’de Türkiye ve ABD’nin benzer bir pozisyona sahip olmasının, iki ülke ilişkilerindeki kriz ortamının yumuşatılması açısından bir fırsat olarak kullanılabileceği ümidini de dile getirdi.

İki tarafın da güven arttırıcı tedbirler bulmasının önemli olduğuna değinen ve Menbiç yol haritasının uygulanma sürecinde ilerleme sağlanması, F-35 programı kapsamında Türk pilotlara yönelik eğitimlerin halen devam ediyor olması gibi gelişmeleri örnek veren Coffey, “İdlib konusunda, Rusya ve İran’ın Suriye’deki, İdlib’deki müdahalesi konusunda ortak kaygılar da var. Eğer bunu Türkiye’yle daha yakından çalışmak için bir fırsat olarak kullanırsak ve Türkiye de aynısını yapar, Amerika’yla ilişkileri geliştirmeye çalışırsa, bence bu önemli ikili ilişkiyi tekrar rayına oturtabilmek için burada bir fırsat var” diye konuştu.

?"İlişkilerin yapısal değişimden geçtiğini söylemek için erken"

Coffey, iki ülke ilişkilerindeki kırılmanın tohumlarının Obama döneminde ekildiği görüşünü de dile getirirken, gerilimin Amerika’nın YPG’yi silahlandırma kararıyla başladığını savundu.

“Bence önceki yönetim, Amerika’nın gerekçelerinin neler olduğunu, neden bu grubu IŞİD’e karşı desteklediğimizi Türklere anlatmada daha iyi iş çıkarabilirdi” diyen Coffey, Türkiye’de çok geniş çaplı bir Amerikan karşıtlığının yanında, Washington’da da Başkan Trump dahil belirli yetkililerden kışkırtıcı söylemler geldiğine dikkati çekerek, Bence iki tarafın da yapması gereken derin bir nefes alıp, şöyle bir geriye yaslanıp, bu önemli ilişkinin tekrar nasıl rayına oturtulabileceğinin yolunu bulmak” dedi.

Coffey, bununla birlikte, ilişkilerin yapısal bir değişimden geçtiğini söylemek için henüz erken olduğunu, sonuçta iki ülkenin 70 yıl boyunca “çok önemli ve çok iyi” bir ikili ilişkiye sahip olduğunu belirtti

amerikaninsesi.com
08 Eylül 2018 20:37
DİĞER HABERLER