Erdoğan’ın dün, ‘Devlet için büyük bir fedakarlık anlamına geliyor’ diyerek duyurduğu EYT düzenlemesiyle ilgili geçmişteki söylemleri yeniden gündeme geldi.
SAMANYOLUHABER.COM- ANALİZ
Erdoğan, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) konusunda dün beklenen açıklamayı yaptı ve yaş sınırının olmayacağını ilan etti. Buna göre, 9 Eylül 1999 öncesinde sigortalı olarak işe giren kadınlar 38, erkekler ise 43 yaşında emekli olacak. Erdoğan’ın açıkladığı EYT düzenlemesinden 2 buçuk milyon insanın faydalanacağı belirtiliyor.
Oysaki aynı Erdoğan, daha 2 yıl önce, emeklilik düzenlemesi talep eden vatandaşları, stokçularla ve fırsatçılarla bir tutmuş, haraketvari sözlerle eleştirmişti. 2018 yılındaki konuşmasında şunları söylemişti: "Biz ekonomide kurtuluş savaşı verdiğimiz dönemde böyle bir yükü ülkemizin sırtına bindirmeye hakkımız var mı diye soruyorum. Bir tarafta stokçular fırsatçılar türedi, diğer tarafta bunlar türedi. Ne olacak, emekli olacak diğer taraftan başka işte çalışmaya devam edecek. Yani çift dikiş. Böyle bir şey olamaz. Buna hak, adalet denmez. Bugün batı dünyası yaşta emekliliği tırmandırıyor. 65 yaşın altına eyvallah etmiyor. Niye? Ülkeye maliyetleri çok çok fazla da onun için.”
Stokçu… Fırsatçı… Çift dikişçi… Erdoğan’ın nezdinde, emeklilik düzenlemesi isteyen insanların yeri bunlardı.
Erdoğan, 16 Kasım 2019'da yaptığı konuşmada da EYT düzenlemesi isteyen vatandaşları yine çok sert sözlerle hedef almış ve şunları söylemişti: “Tutturmuş erken emeklilik, İskandinav ülkelerinin çoğu bu yöntemle battı. Niye erken emeklilik, ne zaman emekli olacaksa o zaman olsun. Hak ettiği parayı alsın. Bu hesap yanlış hesaptır, seçim kaybetsek de ben bu işte yokum. Biz bunu politik hesaplarla yapmayız ve yapmayacağız da. Arkadaşlarıma söylüyorum, beni bu yola asla teşvik etmeyin."
Erdoğan yine klasik tornistanlarından birini yaptı, dün “kara” dediğine bugün “ak” dedi. Ama kimse şaşırmadı. Doğru dürüst haber değeri bile görmedi Erdoğan’ın tornistanı.
Neden?
Çünkü artık kendi trolleri de dahil olmak üzere herkes Erdoğan için şaşırtıcı olanın tornistan yapması değil, herhangi bir sözünün arkasında durması olduğunu gayet iyi biliyor.
Gazetecilerin klişe sözü olan “Köpeğin insanı değil, insanın köpeği ısırması haber değeri taşır” ifadesinde olduğu gibi, Erdoğan’ın tornistan yapması değil, sözünde durması şaşırtıyor artık insanları.
İsrail’e, Birleşik Arap Emirliklerine, Mısır Devlet Başkanı Sisi’ye, Suudi Arabistan Prensi Selman’a, Rusya Devlet Başkanı Putin’e, Papa’ya, Devlet Bahçeli’ye, Öcalan’a, Doğu Perinçek’e, Ergenekon davası sanıklarına, Erbakan’a, Süleyman Demirel’e, Tansu Çiller’e, başta Mehmet Ağar olmak üzere Susurluk davası sanıklarına, mafya babalarına, Sedat Peker’e ve benzeri bir çok isme dair sözleri ve akabindeki tornistanları ortada.
Politikaları ile ilgili tornistanları da saymakla bitmez. Bundan 4-5 yıl önce medyayı sıkı takip edip gelişmeleri not eden bir arkadaş, Erdoğan’ın 400 civarında çark ettiği söylem ve fiilini tespit edip listelediğini ifade etmişti. Aradan geçen zaman hesap edildiğinde, bu rakamın bir hayli yükselmiş olduğunu tahmin etmek zor olmaz.
Öyle bir lider ki, bir dediği bir dediğine uymuyor. Tornistanları kanıksanıyor, artık adiyattan kabul ediliyor. Göz göre göre alenen yalan söylüyor. Saltanatı söz konusu olduğunda en yakın dostunu bile bir kalemde harcayabiliyor veya hasım ilan ettikleriyle müttefik olabiliyor.
Erdoğan’ın tornistanlarının hızına trolleri bile yetişemiyor. “Yavaş dön reis, ümmet hızına yetişemiyor” şeklindeki esprilere ve Güldür Güldür’ün son bölümündeki bir yıl komada kalıp uyanan ve Erdoğan’ın tornistanları yüzünden tekrar komaya giren milletvekili parodisindeki gibi trajikomik güldürülere malzeme oluyor.