Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AKP'nin Meclis'te çoğunluğunu kaybedeceğini söylerken, "Bundan sonra varlığını uzun zaman devam ettireceği kanaatinde değilim. ANAP gibi olur. Daha hızlı çözülür" dedi. AKP'nin ipin ucunu kaçırdığını belirten Karamollaoğlu, "Düzelme ihtimali gözükmüyor" diye konuştu.
Cumhuriyet gazetesi, 24 Haziran'daki seçimler öncesi 'Adaylarla yüzyüze' adıyla bir dizi başlattı. Dizinin ikinci konuğu AKP'nin kurucu kadrolarının içinde yetiştiği Saadet Partisi'nin genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu oldu.
'BİZİM GELENEĞİMİZLE ALAKALARI KALMADI'
Gazeteden Erdem Gül, Kemal Can, Emine Kaplan ve Sinan Tartanoğlu'na konuşan Karamollaoğlu'nun açıklamaları şöyle:
Politikalarını bizden ayıranlar, bizimle hiçbir alakaları kalmadığını ispat edercesine sürdürüyorlar, bugün de kararlılar. Ara sıra “Milli Görüş gömleğini giyeceğiz” deseler de, hiçbir zaman politikalarında samimiyet görmüyorum. Başörtüsü meselesinin halledilmesini önemli bir konu olarak görüyorum. Ama başörtüsü dışında hangi meselemiz hallediliyor, o da muamma. Türkiye’nin çok önemli stratejik problemlerini ne ekonomi, ne eğitim, ne dış politika; halledilmiyor. Yani bizim geleneğimizle alakalarının kalmadığını söylemek mümkün.
'BENİM DERDİM TÜRKİYE'NİN DERDİ'
Adalet, adalettir: Hukuku üstün tutmak mecburiyetindeyiz. İnançlı bir insana zulmedilmesin dememiz, inançsız olana zulmedilsin manasına gelmez ki. Adalet adalettir. Otoriter bir anlayış var gibi gözüküyor. Bu arkadaşlar da bunun arkasına sığınmaya kalkıyorlar. Otoriter bir anlayış istikrar içindir. Farklı fikirler tartışılmaz, manasına gelmez. Bunu OHAL gibi hukuku rafa kaldırarak ‘ben karar veririm, herkes de bu karara uymak mecburiyetindedir’ derseniz o zaman zulüm olur. Benim derdim Türkiye’nin derdi. İnanç hürriyeti, adalet, hukukun üstün tutulması da bunun içine girer. Ekonomi de, dış politika da girer, basın özgürlüğü de girer. Bu bir bütün.
'GARSON DEVLET'
Maalesef arkadaşlarımız, Allah selamet versin, özellikle OHAL ilan edildikten sonra gardiyan tarafına ağırlık vermiş gözüküyor. Garson devlet, 1995 seçimlerine giderken vurgu yapılan devletti. Devleti; despot, baskıcı ille de benim düşündüğümü düşüneceksin, inanacaksın mantığı ile görmememiz lazım, o istikamette değerlendirmemek lazım. Devlet hizmetle mükelleftir. Hangi sahayı ele alırsanız alın, ister ekonomi sahasında, ister sağlıkta ister eğitimde garson devlet anlayışı önemli.
'BU ŞARTLARDA BİR ARAYA GELMEMİZ HAKSIZLIKLARA RIZA ANLAMINA GELİR'
(AK Parti’nin ittifak talebi) Uyum yasalarıydı derdimiz. Ancak ayağa kalkarken böyle bir şey olsa dedi. Ayak üstü olduğu için ciddi teklif sunulmadı dedim. Sonra Şentop geldi. Türkiye ile ilgili, dünya ile ilgili düşüncelerimizi aktardık. Bu şartlar altında hakikaten bir araya gelmemiz, bütün haksızlıklara rıza göstermemiz manasına gelir, dedim.
'MÜNAFIK DEMESİ KENDİNE ZARAR VERDİ'
Cumhurbaşkanlığı tamam, Meclis’te de AK Parti’nin çoğunluğu olsun demesi, münafık demesi kendisine zarar verdi. Yani aslında hakikaten Tayyip Bey o çıkıştan endişelendi. Şimdi de endişeli. Şu anda rahat değil, Cumhurbaşkanlığı için. Millevekilliği için zaten farklı bir tablo çıkar.
'AK PARTİ MENFAAT İLİŞKİLERİ İLE AYAKTA DURAN BİR KURULUŞ'
Cumhurbaşkanı gibi düşünmeyen bir Meclis, kamuoyunu ciddi etkiler. AK Parti çözülme sürecine girebilir. AK Parti’nin bundan sonra varlığını uzun zaman devam ettireceği kanaatinde değilim. ANAP gibi olur. Daha hızlı çözülür belki. AK Parti diye bir şey yok ki Türkiye’de, Tayyip Erdoğan var. O olmadığı zaman, onun etkisi ortadan kalktığı zaman, AK Parti olgusu ortada kalmaz. AK Parti menfaat ilişkileri ile ayakta duran bir kuruluştur. 15 sene iktidarda bulunan bir parti kendi kendisinden şikayet edebilir mi? Arkadaşların meselelere yaklaşımında hiçbir konuda anlayamıyoruz. Bir yerde istişare mekanizması ortadan kalkarsa herhangi bir düzelme olmaz. Bunların içinde bulunan insanların büyük bir kısmı arkadaşımız. Başta Tayyip Erdoğan. Hakikaten ipin ucunu kaçırdılar. Düzelme ihtimali gözükmüyor, sinyal bile vermiyorlar. Başlangıçtan beri sağlam bir ipe bağlanmamışlardı. “Devlet benim” diyen bir kesim var. Bu kesim hata yaptı. O da bunu çok iyi kullandı. “Mağdurum” dediler. Şimdi ellerine o kadar büyük imkan geçti ki, artık mağdur ediyorlar. Ellerindeki güç ve imkandan yararlanıyorlar, başkaları da mağdur oluyor.
'HDP BARAJI GEÇER'
Bunlara rağmen HDP’nin ağırlığı var. İnsanların HDP’nin her şeyini tasdik ettikleri kanaatinde değilim. Ama kimlik arayışı içinde oldukları için HDP’ye oy veriyorlar. Bölgede ciddi bir değişiklik olma ihtimalini görüyoruz. Güneydoğu bu seçimde bir sürpriz yapabilir. AK Parti o bölgede güçlü değil. HDP barajı geçer gibi geliyor. Bölge halkına ciddi bir alternatif sunulabilse, o alternatifi biz sunabiliriz kanaatindeyim. Ama kolay değil.
'DEĞİŞİM OLMAZSA BADİRELİ DÖNEME GİRERİZ'
İkinci tura kalma olasılığını yüzde 90 görüyorum. İkinci tura kalmak kendisi için en ciddi risk. Türkiye’de değişim ihtiyacı var. Bir değişim olmazsa bugünkü haliyle Tayyip Bey’in mizacına baktığımız zaman, isabetli kararlar alınabileceğini de düşünmüyorum. Çok badireli bir döneme gireriz kanaatindeyim. Kim olacak meselesi değil, kim seçilirse tek başına hükmedecek, dediğim dedik olacak. Meclis eğer 400 milletvekilinin altında kalırsa önleyici kararlar çok etkili olmaz.
'HAVUZ MEDYASI BAZEN HAKARET ETMEKTEN BİLE İMTİNA EDİYOR'
(Seçmene baskı var mı?) Bir defa medya ambargosu var. Havuz medyası hakaret etmek için fırsat buluyorsa yapıyor. Ama bazen ondan bile imtina ediyorlar. Yokmuşuz gibi davranıyorlar. İkincisi bazı mekanların kiralanmasında sorun çıkıyor. Belediyeye ya da devlet ait. Burada engel çıkıyor. Bazı yerlerde insanlar tehdit edildi. Biz 350-500 bin imza bekliyorduk. Ama Bahçeli çıktı, bunlara bakmamız lazım, dedi. Mitinglerde bize karşı tavrın olacağı kesin.
Sovyetlerin yıkılmasından sonra Batı’nın adaletle, sosyal paylaşımla alakalı bir meselesi yok. Çalışan insanın gelir meselesi doğuya nispetle yüksek. Açlık sınırına mahkum edilmiş bir grup yok. Ama başkalarını sömürme hakları gibi kanaatleri var. Ülkeleri işgal etmekten de imtina etmiyorlar. Doğu’ya gittiğiniz zaman Rusya’da da Çin’de de baskıyı görmüyorsunuz. Orada da hürriyet meydana geldi, sosyal paylaşımda da hızlı gelişme yaşandı. Bizim söylemlerimiz kapitalizme karşı sosyal adalet arayışına bir cevap mahiyeti arz ettiği için sol kesimden alaka gördük. Otoriteye karşıtlık algısı bakımından sempati oluşturuyor. Biraz da gençlerin eğilimlerinden kaynaklanıyor. Dünyada sol-sağ mefhumları kalkıyor. Otoriter rejimler, otoriter olmayan rejimler gibi bir kavram geliyor.
'ALTAN TAN ADAY OLABİLİR'
HDP’li Altan Tan’ın Saadet Partisi listelerinden adaylığı bir süredir dillendiriliyordu. Karamollaoğlu, listelerde sürpriz isimler olacak mı sorusuna, “Listede sürpriz bir iki isim olabilir. Bizim işimiz zor. Hem bize uyacak, hem de kamuoyunun biraz alakasını çekecek insanlar” yanıtını verdi. Tan ile ilgili olarak da Karamollaoğlu, “Aday olacak herhalde. Bizim eski dönemde genel idare kurulu üyeliğimizi yaptı” dedi.