Anayasa Mahkemesi "Hırsız, Katil AKP" Pankartı İçin İfade Özgürlüğü Dedi

AYM, 2014 yerel seçimlerinde Edirne’de “Hırsız, katil AKP” pankartı astığı için polislerce darp edilen ÖDP’lilerin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti ve partililere uygulanan şiddetin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlali olduğun karar verdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2014 yerel seçimlerinde Edirne’de Özgürlük ve Dayanışma Partisi’ne (ÖDP) asılan “Hırsız, katil AKP” pankartıyla ilgili kararında partililerin ifade özgürlüğünün ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine karar verdi. 

6 Şubat 2020 tarihli AYM Genel Kurul kararı, bugünkü Resmi Gazete’de yayınlandı.

AKP’nin 2014 yerel seçimlerinde Edirne’de düzenlediği miting sırasında (9 Mart) ÖDP teşkilatının bulunduğu binaya "Katil, Hırsız AKP" yazılı bir pankart asıldı.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı mitingde polis, Cumhuriyet savcısının talimatıyla pankartın bulunduğu binaya girmek istedi. Kapıların açılmaması nedeniyle polis binayı bastı ve pankartı indirip parti üyelerini şiddet kullanarak gözaltına aldı.

Olayın ardından 14 ÖDP üyesi şiddet kullanan polislerden şikayetçi oldu fakat Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Sulh Ceza Hâkimliği ise ÖDP’lilerin, itirazlarını reddetti.

Bunun üzerine 14 ÖDP’li AYM’ye hak ihlali başvurusu yaptı. Başvuruyu görüşen AYM, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ve Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi.

"Güç direncin kırılması amacının ötesine taşmamalı"
Gerekçeli kararında “İktidarda bulunan partinin eleştiriye katlanma yükümlülüğü oldukça geniştir. İktidardaki partinin politikalarını eleştiren görüş ve düşünceler ne kadar ağır olursa olsun bunlardan dolayı kişilere yaptırım uygulanmamalıdır” ifadelerine yer veren AYM “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele iddiası yönünden” şu değerlendirmeyi yaptı:

“Kolluk görevlilerince yakalanmak istenen ancak direnen bir kimsenin yakalanmasına yönelik olarak kullanılan maddi güç, bu kişinin direncinin kırılmasına yetecek ölçüyle sınırlı olmalıdır. Uygulanan güç hiçbir biçimde direncin kırılması amacının ötesine taşmamalı ve direnen kişiye eza verdirmeye yönelmemelidir.

"Çevik Kuvvet polisi, bina içinde bir odada bulunan başvuruculara yönelik doğrudan biber gazı kullanmıştır. Gazın etkilerinden kaçış imkânı bulunmayan kapalı bir alanda gaz sıkılmış, alternatif araçların kullanılmasının mümkün olup olmadığı değerlendirilmemiştir. Kapalı bir alana doğrudan gazla müdahale etmesi kullanılan gücün orantılılığı bakımından kabul edilebilir görülmemiştir.

"Maddi güç kullanımının orantılı olmadığı, başvurucuların maruz kaldıkları gücün insan olmaktan kaynaklanan değerlerini ve onurlarını zedeleyecek şekilde elem ve aşağılanma duygusu uyandırdığı ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.

“Cumhuriyet Başsavcılığı olay yerine ilişkin bir inceleme yapmadan, kapalı alandaki gaz kullanımını irdelemeden ve olaya karışan kolluk görevlilerinin ifadelerini almadan şikayete ilişkin bir sonuca varmıştır. Bu şekilde yapılan bir soruşturma Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği özen ve ciddiyetten uzaktır.

“Etkili bir ceza soruşturması yürütülmemiş ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutu ihlal edilmiştir.”

"Politikalarından duyulan memnuniyetsizliği yansıtıyor"
AYM, “ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiası yönünden” ise şu değerlendirmeyi yaptı.

“Olayların meydana gelmesinin esas nedeni olan pankartta, iktidarda bulunan AK Parti’ye yönelik değer yargısı niteliğinde iki sert ifade yer almaktadır. Bunlardan "hırsız" ifadesi iktidar partisinin yolsuzluklara bulaştığını ima etmekte, “katil” ifadesi ise PKK terör örgütü ile mücadele kapsamında uygulanan güvenlik politikalarından duyulan memnuniyetsizliği yansıtmaktadır.

“Bireylerin veya grupların ekonomiyi düzenleyici mekanizmaların iyi işlemediğinden rant ve yolsuzluk iddialarına kadar bir dizi rahatsızlıklarını yüksek sesle dillendirmeleri, ayrıca hükûmetin hesap vermesini ve yönetimin saydam olmasını istemeleri ancak düşüncelerin herhangi bir engelle karşılaşmadan açıklanabildiği demokratik rejimlerde mümkündür. 

“İfade özgürlüğü sadece toplum tarafından kabul gören bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir.

“Çağdaş demokrasilerdeki vazgeçilmez önemi nedeniyle kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddete teşvik etmeyen düşüncelerin açıklanması ve yayılması çabalarına sabır ve hoşgörü gösterilmesi gerekir.

“Somut olayda polis, Cumhuriyet Savcılığı ve elkoyma kararını veren ilk derece mahkemesi, anılan pankartın o gün bir araya gelen topluluğu tahrik ettiğini, pankart içeriğinin kışkırtıcı, çatışmaların tırmanmasına neden olacak ve kamu düzenini bozacak nitelikte olduğunu gösterememiştir. Pankartın kamu düzeni için tehlike yarattığını ya da saldırgan bir içeriğe sahip olduğunu gösteren bir unsur da tespit edilememiştir.

“Önemli ölçüde kamu politikalarını oluşturması nedeniyle bilhassa iktidarda bulunan partinin, kendisine yöneltilen görüş ve ifadeler hangi oranda kabul edilemez görülürse görülsün, eleştiriye katlanma yükümlülüğü oldukça geniştir. İktidardaki partinin politikalarını eleştiren görüş ve düşünceler ne kadar ağır olursa olsun bunlardan dolayı kişilere yaptırım uygulanmamalıdır.

“İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı, orantılı bulunmadığı ve neticede demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
26 Mart 2020 12:07
DİĞER HABERLER