Geçtiğimiz yılın ekim ayında Ankara Tren Garı’nın önünde 102 kişinin hayatını kaybettiği ‘Ankara katliamı’nda yaşamını yitiren Gökmen Almaç’ın kardeşi Gökçen Kara’nın İçişleri Bakanlığı’na açtığı 300 bin liralık tazminat davasının savunmasında saldırının ‘katliam’ olmadığı belirtildi.
10 Ekim’de çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü ve sendikanın destek verdiği ’Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ için Ankara’ya giden binlerce insanın toplandığı Ankara Tren Garı kavşağında üç saniye arayla iki şiddetli patlama meydana gelmiş, 102 kişi hayatını kaybetmişti.
Saldırının ardından alana biber gazı ve tazyikli su sıkılmış, yaralılara müdahaleyi neredeyse imkansız hale getiren bu durum uzun süre konuşulmuştu.
‘İhmal yoktur’
Birgün’den Erk Acarer’in haberine göre, bakanlığın hukuk müşavirliğinin Ankara 10. İdare Mahkemesi’ne yaptığı savunmada, saldırının bir ‘katliam’ olmadığı belirtilirken, tazminatın ödenmemesine dair talep, “Bu tip olaylarda sembolik meblağlar ödenir, bu miktar haksız zenginleşmeye yol açacaktır” sözleriyle ifade edidi.
Savunmada ayrıca, “Bu dava dayanaktan yoksundur, ortada bir ihmal yoktur” denilirken, davanın reddiyle birlikte yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin de davacı üzerine bırakılması da talep edildi.
‘Gerekli dikkat ve özen gösterilmiştir’
İçişleri Bakanlığı tarafından yazılan yanıtta şu ifadeler yer aldı: “Davacı Gökçen Kara’nın vekili Av. Osman Zeki Erdoğan tarafından asılsız ‘katliam’ iddialarıyla açılmış haksız davanın reddi gerekmektedir. Mitingde beklenmeyen bir durum karşılığında olası yaşanacaklar için güvenlik güçleri tüm önlemleri almış ve görevlerinin gereğini yerine getirmiştir. Olay öncesi ve sonrasında davalı idaremiz üzerine düşen gerekli dikkat ve özeni göstermiştir. İdarenin hizmet kusurundan kaynaklanan herhangi bir güvenlik açığı mevcut değildir. Belirtmek gerekir ki, olay bir terör saldırısıdır ve patlama miting alanı dışında, kararlaştırılmış miting saatinden önce gerçekleşmiştir.”
Bakanlık, saldırının sadece bir terör eylemi olduğunu savunurken, “İdaremizin sosyal risk ilkesi gereğince sorumluluğu yoktur” dedi.