Ankara'da 102 kişinin hayatını kaybettiği bombalı terör saldırısından yaralı kurtulan Manisalı emekli öğretmen Mustafa Çeker, o anı tekrar yaşamamak için uyuyamıyor. Sağ ayağından yaralanan ve yatağa mahkum olan Çeker, psikolojik destek alıyor.
Türkiye'de her gün trafik kazasından, iş kazasından, terör olaylarından yüzlerce insanın hayatını kaybettiğini dile getiren emekli öğretmen Çeker, "Ben bir babayım. Çocuğumu nasıl dünyaya getirdiğimi, 27 yaşına gelinceye kadar nelerle uğraştığımı, nasıl yetiştirdiğimi çok iyi biliyorum ki bütün anne, babalar aynı şekildedir. İnsanların ölmemesi için, bu ülkeye bir an evvel barış gelmesi için, bu ülkede kan akmaması için Ankara'ya barış duygularımızı bağırmak için gittik. Savaş olmasın, insanlar ölmesin, insanlar doğduğunda, hak vaki olduğunda ölümlerine gidebilsinler, yani vadesiyle ölsünler, başka şekilde ölmesinler diye gittik oraya. Bunu söylemeye, bunu bağırmaya, bunu dillendirmeye gittik. Duymayan kulaklara duyurmaya gittik ama ne yazık ki biz bunu söyleyemeden, biz kendimiz insanların ölmemesi için oraya gittiğimiz halde biz 102 tane kayıp verdik, 580 tane yaralı bıraktık. Bu 580 tane yaralının, sanıyorum 200-250 tanesi birçok uzuvlarını kaybederek yaşamlarını bundan sonra devam ettirecekler. Bu ülkede bunlar yaşanmasın. Ben 60 yaşına geliyorum, 10 yaşımı çocuklukta bırakırsak bu geri kalan 50 yılın belki 10 yılını gülmüşümdür, 40 yılını hep ağlamışımdır. İnsanlar ağlamasın artık, insanlar biraz da gülsün. Maalesef Ankara'ya sağlam gittim, yaralı olarak şehrime geri döndüm." dedi.
'ARKADAŞLARIM PATIR PATIR YERE DÜŞTÜ'
Ankara'ya kızıyla birlikte gittiğini belirten Mustafa Çeker, onun da öğretmen olduğunu söyledi. Patlama sırasında net bir şekilde o alevin yükseldiğini gördüğünü anlatarak, "Alev 14-15 metre yukarı çıktı, değişik bir şekilde. Alevin rengi sadece kızıl değildi, doğadaki her rengi içerisinde barından bir şekilde yükseldi alevler. O anda kulaklarım kapandı benim. Havaya nasıl savruldum bilmiyorum ama önümdeki arkadaşlarımın patır patır yere düştüğünü gördüm. Kalktığımda ben, benim arkadaşlarım benim sağımdayken benim solumda kaldılar. Ayağa kalktım. O arada ikinci bomba da patladı. Birinci bomba, bana 10-12 metre mesafedeydi. Benim önümdeki bütün arkadaşları maalesef kaybettik veya kalanlar da bu hayata bir uzvunu kaybetmiş bir şekilde devam edecekler." diye konuştu.
'GÖZLÜĞÜMÜN CAMI ET PARÇALARIYLA DOLDU'
Patlamanın ardından gözlüğünün camının, kan ve kıymadan daha küçük et parçalarıyla dolduğunu aktaran Çeker, "Gözlükten baktığım zaman, et parçası olmayan küçük boşluklardan görebiliyordum. Oraya uzandım, sırtüstü yattım. Mustafa dedim, gözlerini açma, gözlerini açarsan sen buradan bir daha kalkamazsın dedim, çünkü o görülecek bir manzara değil. Allah hiçbir insana, hiçbir ülkeye böyle bir şey göstermesin. Bakmak mümkün değil, görmek mümkün değil. Gözlerimi yumdum, yattım oraya." dedi.
Hastanede, bacağına saplanan demir parçasının bilye olduğunun ortaya çıktığını dile getiren Çeker, "Bilyeyi çıkardılar. Bilye çıkınca doktorlara, 'Onu bana verin.' dedim. Oradan bir tanesi, 'Ağabey, hatıra olarak mı saklayacaksın?' dedi. Dedim, 'Bunun hatırası olmaz. Bu kadar insanımızı kaybettik, bu kadar yaralı var. Bu, Türkiye'nin en büyük davalarından birisi olacak. Belge olarak onu sunacağım, onun için istiyorum.' dedim. Karaciğerimdeki yırtığın nedeni ise basınç ve sesten dolayı. Ölenlerin büyük bir çoğunluğunun ölüm nedeni zaten iç organlarının patlaması." şeklinde konuştu.
Bu olaydan dolayı mağdur olmamanın mümkün olmadığına değinen Çeker, "Ben yerinde duramayan bir insanım. Ben bu halkın parasıyla okudum öğretmen okulunda. Altı yıl devlet beni okuttu. Benim babam hiç para vermeden okuttu, çünkü babamın parası yoktu. Bu halkın parasıyla okudum. Ben bu halka borçluyum. Ölünceye kadar ben bu borcu bu halka ödemek zorundayım. Maddi ve manevi mağduriyetimi bir kenara bırakıyorum. Ülkeme karşı bir sorumluluğum var benim, bunu yerine getirememenin üzüntüsü içerisindeyim." dedi.
'O ANI TEKRAR YAŞAMAMAK İÇİN GÖZÜMÜ YUMAMIYORUM'
10 Ekim 2015'ten bu tarafa kaç gün geçtiğini hatırlamadığını belirten emekli öğretmen Mustafa Çeker, "Toplasanız herhalde 10 saat uykum yoktur, 10 Ekim'den bu yana. Bazen gözümü yumduğum zaman aynı şeyi yaşayacakmışım gibi geliyor, o yüzden gözümü yumamıyorum. O anı tekrar yaşamamak için uyuyamıyorum, gözümüzü yumamıyorum. Mümkün değil o anı unutmak. İnsan olarak, psikolojik olarak 'ben etkilenmedim' demek mümkün değil. Etkilenmemesi için insan olmaması gerekir. Duvar etkilenmez, insansa bundan etkilenmemesi mümkün değil." şeklinde konuştu.
Ülke olarak insanlığını kaybedildiğini savunan Çeker, "Eğer insani değerlerimizi kaybedersek, birlikte yaşama durumumuz tamamen ortadan kalkar. Benim ölümüme, bana muhalif olan birisinin gülmesi, 'oh, iyi oldu' demesi veya benim muhalif olduğum birisinin ölümüne, 'oh oldu, iyi oldu' demem, insani değerlerimizi kaybettiğimiz anlamına gelir. Devlet olarak birlikte yaşama durumumuz ortadan kalkar. Yöneticiler şu anda savaş politikası uyguluyorlar, onlardan beklemiyorum. Cumhurbaşkanı'nın da, Başbakan'ın da, bakanlarında da bu ülkeye barışı, huzuru, mutluluğu, sevgiyi getireceklerine inanmıyorum, çünkü kinle beslenmişler. Ağızlarını açtıkları zaman kin kusuyorlar, insanlık kusmuyorlar, güzel şeyler kusmuyorlar. Güzel şeyler söylesinler. İnsanları biraraya getirecek, birarada tutacak insani değerlerimizi ortaya çıkarıp bunların mücadelesini vermek zorundayız. Başka türlü bu ülkenin kurtuluşu yok, yoksa Ortadoğu ülkeleri gibi o bataklığa gireriz. O bataklıkta her gün camide, okulda, otobüste, yollarda otobüsler patlar. Birbirimiz yok ederiz ama birileri bundan rantını alır, köşeyi dönerler giderler." dedi. CİHAN