Birleşmiş Milletler'in arabuluculuğunda Cenevre'de dört gündür devam eden müzakerelerin ardından Libya'da savaşan taraflar arasında kalıcı ateşkes anlaşması imzalandı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Libya Özel Temsilci Vekili Stephanie Williams, Libya'da savaşan tüm tarafların kalıcı ateşkeste anlaştığını duyurdu.
Libya'da alınan ateşkes kararın barış için çok önemli olduğunu vurgulayan Williams, "Libya'da savaşan tüm tarafların kalıcı ateşkeste anlaştı" dedi. Anlaşmanın detayları hakkında bilgi verilmedi.
Ateşkes anlaşmasını BirGün'e değerlendiren Rusya uzmanı Aydın Sezer, "Bugün için ‘Türkiye’nin Libya politikası çöktü’ ifadesini kullanmak belki çok ciddi ve kesin bir yargı içeriyor ama öyle gözüküyor. Görünen köy kılavuz istemez" dedi.
Ortadoğu uzmanı gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli ise, "Bütün yabancı güçlerin ve yabancı paralı askerlerin ülkeden çıkarılması gibi bir şart var. İki taraf da bunu kabul etti ve Türkiye’yi ilgilendiren nokta bu" dedi.
Rusya uzmanı Aydın Sezer, değerlendirmeleri şöyle:
"Olayı ikiye ayırmak lazım. Türkiye’yle Trablus yönetimi arasındaki askeri işbirliği anlaşması revize edilmek zorunda kalınsa dahi bunun kısa sürede yürürlükten kalkacağını düşünmüyorum. Sadece Türkiye’nin değil Rusya’nın, Mısır’ın ve diğer ülkelerin özellikle de üçüncü ülkelerden götürdükleri savaşçı kimliğine ait kişilerin Libya’yı terk etmesi gerekiyor. Bu çok açık ve kesin. Bu konuda daha önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nce alınan kararlar da vardı. Ancak bunun denetimini sağlayacak bir mekanizma yoktu. Bu defa savaşan taraflar bu konuda anlaştığı için sahada karşılıklı bir otokontrol mekanizması sağlanabilecek. Yani ateşkesi bozacak sürpriz bir gelişme olmazsa Suriye’deki savaşan kişilerin Libya’dan geri çekilmesi gerekecek. Bunda herhangi bir tereddüt yok.
Bu ateşkes anlaşmasının ruhu da bu. Ancak bu sayede barışa giden yolda mesafe alınabileceği yönünde. Türkiye için de geçerli bu. Ama Türkiye’nin orda askeri işbirliği anlaşması kapsamında bulundurduğu danışmanlar var, danışmanlık hizmetine yönelik bir askeri anlaşması var. O başka bir boyut, oraya Suriye’den götürüldüğü iddia edilen cihatçıların konumu başka bir boyut. Sınırlı sayıdaki danışmanın oradaki mevcudiyeti ya da Türkiye’nin orada kurmakta olduğu belirtilen üslerin statüsüyle ilgili durumlar konusunda henüz bir açıklık yok. Bu anlaşma daha o seviyeye gelebilmiş bir anlaşma değil, sadece sahadaki yabancı savaşçılara yönelik bir öngörü. Temmuz ayında varılan ön ateşkes, savaşan taraflar üzerinde çok geniş kapsamlı bir uluslararası koalisyonun baskısıyla ve etkisiyle sağlandı. Fransa’dan Almanya’ya, Rusya’dan Mısır’a, körfez ülkelerine kadar çok geniş bir kesimin verdiği destekle ya da savaşan taraflar üzerinde sağladığı baskıyla bu geçici ateşkes sağlandı ve kalıcı hale geldi. Türkiye o tarihten bu yana ateşkes konusunda olumlu ya da olumsuz herhangi bir açıklama yapmadı. Ama şunu biliyoruz ki ağustos ayında ya da temmuz ayı sonlarında İstanbul’daki Türkiye-Rusya görüşmelerinden sonra yapılan bir açıklamada BM kararlarına uyum konusunda Türkiye de bir rıza göstermişti. Türkiye-Rusya müzakereleri bunu sağlamıştı.
Dolayısıyla sahada Türkiye’nin arzu ettiği sonucun ortaya çıkmadığını söyleyebiliriz. Sonuca hiç bu kadar yaklaşılamamıştı. Bu süreç herkesin çok ümitli olduğu bir süreç. Hem politik komitelerin hem de askeri komitelerin görüşmelerindeki gelişmeler de bu durumu teyit ediyor. Dolayısıyla bugün için ‘Türkiye’nin Libya politikası çöktü’ ifadesini kullanmak belki çok ciddi ve kesin bir yargı içeriyor ama öyle gözüküyor. Görünen köy kılavuz istemez.”
LİBYA PETROLÜNÜN BATIYA AKMASI GEREKİYOR
Ortadoğu uzmanı gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli'nin değerlendirmeleri ise şöyle:
“Bundan yaklaşık bir buçuk ay önce geçici bir ateşkese varılmıştı, bu ise kalıcı. Amerikalıların ve Almanların arabuluculuğu üzerinden yapılıyor. Öncesinde Mısır’da, Cenevre’de çok sayıda görüşme yapıldı, Türkiye medyası çok fazla ilgilenmedi. Her seferinde bir konuda anlaşıyorlardı. En son bu ateşkesten önceki anlaşmada da örneğin Bingazi ile Trablus arasında uçakların çalıştırılması ve karayollarının açılması, yollarda ortak denetimlerin yapılması gibi birçok konuda anlaşmaya varılmıştı.
Bu kalıcı ateşkesle büyük olasılıkla sorunun artık daha kapsamlı bir halde çözülmesi amaçlanıyor. Önceden yapılan ön anlaşmalara göre maksimum 18 ay içerisinde seçim yapılacak ama gelen haberlere bakılırsa bu 18 ay değil büyük olasılıkla önümüzdeki mayıs, haziran gibi olacak. Öncesinde üç ay içinde bütün yabancı güçlerin ve yabancı paralı askerlerin ülkeden çıkarılması gibi bir şart var. İki taraf da bunu kabul etti ve Türkiye’yi ilgilendiren nokta bu. Çünkü Türkiyeli askerlerin orda bulunduğunu Cumhurbaşkanı resmen açıklamıştı ve yine Cumhurbaşkanı tarafından paralı askerlerin Libya’ya taşınması da resmen deklare edilmişti. Bunu bilmeyen yoktu. Adamların kendi sosyal medya hesaplarından Libya’daki görüntüler paylaşılmıştı.
Şimdi bütün sorun maksimum üç ay içinde hem yabancı güçlerin, örneğin Türkiye’nin, varsa başka bir ülkenin paralı askerlerinin de çıkarılacağı yönünde. Böyle bir anlaşmaya varıldı ve uygulanacağını sanıyorum. Cumhurbaşkanı olaya biraz kuşkuyla baktı ama işin içinde Amerikalılar, Almanlar ve Birleşmiş Milletler varsa olur. İkincisi Rusya da anlaşmaya sıcak baktığını ve desteklediğini açıkladı. Bu da şu demektir, Wagner grubu dedikleri Rus paralı askerlerinin de Rusya tarafından oradan ayrılması yönünde bir onay çıkmış oldu. Tabii bu biraz da Amerika’daki seçime bağlı. Trump kalırsa büyük olasılıkla bir sorun çıkmaz. Biden da gelse Libya’yla ilgili bir sorun çıkacağını düşünmüyorum. Çünkü bu bir Amerikan devlet politikası. Libya’nın petrolünün batıya akması gerekiyor ki orda da bir sorun yok, iki taraf bu konuda anlaştı. Zaten limanlar çalışıyor, rafineler çalışıyor, petrol yükleniyor. Dolayısıyla bir sorun çıkacağını sanmıyorum.”