Türkiye'de artan çocuk kayıplarına karşı önemli uyarı: Çocuklar organ mafyası ve pedofili vakalarının en önemli hedefi.
Kayseri'nin Talas ilçesinde Ramazan bayramının ikinci günü şeker toplamak için evden çıkan Ahmet Tuna Tekin (8), Dilruba Tekin (6) ve Türkan Ay (11)'dan bu yazı hazırlanırken hâlâ bir haber alınamamıştı. Polisin yaptığı nokta operasyonları, Cumhurbaşkanı Gül'ün devreye girmesi, çocukların otobüslerle aranması bile işe yaramadı.
Bundan bir süre önce de Diyarbakır'ın Şehitlik semtinde Leyla Baykuşak (8) bakkala gitmek üzere çıktığı evine bir daha dönmedi. Ailesinin bastırdığı dört bin afişe rağmen onu kimse görmedi. Aynı şekilde Bolu'nun Çanakçılar köyünde yaşayan Samet Çelik (2) evinin önünde oynarken kayboldu ve üç haftadır bulunamıyor.
Bu üç örnek sadece son haftalarda gazetelere yansıyan haberlerden birkaçı. Çünkü Türkiye'de kayıp çocuk sayısının gittikçe arttığını Emniyet Genel Müdürlüğü de doğruluyor. 2009'un ilk beş ayında 645 çocuğun kaybolduğu, kayıp çocuk olaylarında Ege bölgesinin başı çektiği yine Emniyet'in açıkladığı verilerle ortaya çıktı. Kayıp olaylarında başı çeken iller ise sırasıyla İstanbul, Mersin, Ankara ve Kahramanmaraş. Organ mafyası, artan pedofili olayları, çocukların dilendirilmesi, kaçırılarak evlat verme gibi çeşitli iddialara rağmen, bu sorunun nedenlerine ve mücadele yöntemlerine ilişkin kimsenin gerçekte tam bir fikri yok, kayıp ailelerinden başka.
BULUNAN 950 KAYIP
Bundan 15 yıl önce kurulan Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği (YAKAD), evladı kapısının önünden kaçırılan bir baba, İsmet Özbilici tarafından kuruldu. 6 Eylül 1992'de zekâ yaşı yedi olan 23 yaşındaki oğlu Abdülhamit Özbilici, evinin önünden bir ticari taksiye bindirildi ve onu bir daha gören olmadı. Baba İsmet Özbilici, yüzbinlerce el ilanı bastırarak bütün Türkiye'yi şehir şehir, köy köy, kapı kapı dolaştı. Bir yıl sonra Abdülhamit'in küçük kardeşi Özgür, ağabeyini beklediği pencerenin yanındaki yatakta ölü bulundu. Bu olaydan sonra, ölene kadar bütün hayatını kayıplara adayan İsmet Özbilici'nin ömrü oğlunu bulmaya vefa etmedi, şimdi bayrak diğer oğlu Zafer Özbilici'de. Kuruldukları günden beri 950 kaybı ailelerine kavuşturan YAKAD'ın başkanlığını yürüten Zafer Özbilici'yle dernekte buluştuk ve deneyimli bir kayıp yakını olarak, ailelere tavsiyelerini dinledik.
KAYBOLMASI ÖLÜMDEN DAHA ZOR
- Babanız oğlunu bulamadan vefat etti. Neler söylerdi bu duruma ilişkin?
- Babam öldükten sonra bir defterde yazılarını buldum. Diyor ki: 'İlk 15 gün oğlumun cesediyle karşılaşmaktan çok korktum. Ama şimdi aradan iki yıl geçti, o ilk 15 günü bile arar oldum.' Dünyadaki en büyük acı ölüm değildir emin olun, kayıptır. Çünkü ölüme bile alışılır, bir yakınınız ölse bunu bilirsiniz, gözlerinizin önünde gömülür, duanızı edersiniz ve zamanla bunu kabullenirsiniz. Ama inanın kayba alışılamıyor. Hâlâ içimizde bir yaradır, ağabeyim organ mafyasına mı kurban gitti, öldürüldü mü, sokaklarda mı sürünüyor, bilmiyoruz ve bu belirsizlik bizi harap ediyor. Babam öldü ama annem hâlâ çocuğunu bekliyor.
- Derneğiniz kayıp yakınları için bir umut, burada tam olarak ne yapıyorsunuz?
- Türkiye'nin potansiyel anlamda bir kayıp yüzü var, bunu ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. İlk kurulduğumuzda işimiz zordu, bir yandan kayıplarımızı arıyorduk, bir yandan da buna dikkat çekmeye çalışıyorduk. Kayıp Otobüsü'yle bunu başardık, otobüsle kayıpları aramak dünyada bir ilkti. İlk başladığımızda Emniyet'in kayıplarla ilgili bir birimi yoktu, daha sonra Kayıp Şahıslar Büro Amirlikleri kuruldu. Kaybolan çocuklar da, Emniyet'in Çocuk Şubeleri tarafından aranmaya başladı. Bu birimler kayıpların bulunmasında önemli bir hizmet sağladı. İlk başladığımızda otobüs, kayıp ilanları, medya desteği dışında elimizden bir şey gelmiyordu. Hatta dokuz yıl boyunca bir radyo programı yaptık ve bu sayede 230 kayıp insan bulduk. Aslında kayıp bulmak o kadar da zor bir şey değil, biraz ilgi gerekiyor sadece.
- Daha çok hangi profilde ailelerin çocukları kayboluyor?
- Eğitim düzeyleri düşük, ekonomik yönden sıkıntısı olan insanlar ne yazık ki. Yani kayıpların en önemli iki nedeni, sosyal ve ekonomik. Zengin ailelere mensup çocuklar ise, daha çok fidye nedeniyle kaçırılıyor, bu da binde bir görülen bir olay.
- Şu anda kayıtlarınızda kaç kayıp çocuk var?
- Dört binin üzerinde müracaat var, bunun 1000'i çocuk. Bizim kayıtlarımızda Marmara bölgesi çoğunlukta. Fakat tahminlerimize göre, İstanbul'da kayıp çocuk sayısı iki bini aşıyor.
ORGAN MAFYASI ULUSLARARASI BİR VAKA
- Araştırmalarınızda hiç organ mafyası gibi suç odaklarıyla karşı karşıya geldiniz mi?
- Birçok ihbar geliyordu ama yolumuz bir yerde kesiliyordu hep. Ağabeyimi ararken babama bir ihbar gelmişti, Ege'de gezen Rus bandıralı gemide kaçırılan kişilerin organları alındıktan sonra diğer uzuvların denize döküldüğüne dair bir bilgiydi. Bu konuyla ilgili çok çalışma yaptık, hatta İtalya'dan gazetecilerle birlikte çalıştık. Ama ilerleyemedik ve hep önümüz kesildi. Çünkü bu basit bir olay değil, uluslararası bir suç ve biz o kadar güçlü değiliz.
- Organ mafyası ve pedofili tehlikesiyle mücadele etmenin gerektiğini söylüyorsunuz. Gerçekten bu kadar korkmalı mıyız?
- Evet, bu artık ülkemiz için de bir risk. Zaten Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) da bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada, dünyada bir milyon 200 bin çocuğun, organ mafyası, pedofili, zorla çalıştırma ve evlat edindirme nedeniyle kaybolduğunu açıkladı. Ve bu rakamları şişiren ülkelerden biri de biziz.
KAYBOLMA NEDENLERİ
Sağlık problemleri:
Zekâ özürlüler veya akıl hastaları, yaşlı ve düşkünler, çaresiz hastalıklara yakalananlar ve terk edilenler.
İstem dışı kayıplar:
Fuhuş amacıyla, evlat edinmek için, cinayet veya organ ticareti için, dilendirmek amacıyla veya uyuşturucu kuryeliği için.
Kazalar nedeniyle:
Trafik kazalarında yaşamını yitirenler, doğal afetlerde kaybolanlar.
Kendi isteğiyle:
Ailedeki geçimsizlik ve maddi sorunlar, alacaklılardan ve düşmanlarından kaçanlar, askerlikten kaçanlar, evlenme ümidiyle veya sevdiğine kavuşmak için kaçanlar, şöhret olmak için kaçanlar.
NE YAPMALI?
- Aileler, çocuklarının son fotoğrafına ve parmak izlerine daima sahip olmalı.
- Çocuklarının arkadaşlarını ve ailesini tanımalı. Arkadaşlarının adını, telefon numarasını ve adres bilgilerini içeren bir defterleri olmalı.
- Çocuklarının bu bilgilerin bulunmadığı yerlere gitmemesi için bir yöntem bulmalı.
- Çocuklarına özel bir ID Kartı (kimlik kartı) yaratsınlar ve o kartı devamlı taşıması için ikna etsinler. Çocuklarının kendileriyle nasıl irtibat kurabileceğini belirleyip, bunu ID kartında belirtsinler.
- Çocukların DNA'sını belirleyecek bir şeyini (kan, saç teli gibi..) muhafaza edip, alındığı tarihi de not etmeli.
- Çocuklarının okula gittiği güzergâhı iyi bilmeli.
ÇOCUK KAYBOLURSA
- Öncelikle çocukların arkadaşlarının aileleri kontrol edilmeli.
- Okulu, kreşi veya yuvası bilgilendirilmeli.
- Polis aranmalı ve rapor tutulmasında ısrar edilmeli, dosya numarası da alınmalı. Bu dosya numarası, ileride çok önemli olur.
- Çocuğu en son kim, nerede görmüş bunu öğrenmeli. Çocuğun en son görüldüğü yerden araştırmaya başlanabilir.
- Çocuğun en son ne giydiği bilinmeli. Bölgesel hizmet gruplarına başvurulmalı.
- Evdeki telefon başında sürekli biri bulunmalı.
- Yardım istemek için utanılmamalı, tereddüt edilmemeli, çünkü bu her ailenin başına gelebilir.
SABAH