Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu taslağında Türkiye'deki temel hak ve özgürlükler alanındaki reform sürecinin gerilediğine dikkat çekildi. Avrupa Birliği'ne de sert eleştiriler içeren raporda, Avrupa Komisyonu'nun Türkiye raporunu seçim sonrasına ertelemesi için "hatalı bir karardı" ifadeleri kullanıldı.
Avrupa Parlamentosu yıllık ilerleme raporunun taslak metninde Türk hükümetinden medya üzerindeki siyasi ve ekonomik baskıların durdurulması, tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması ve Güneydoğu'daki sokağa çıkma yasaklarının bir an önce kaldırılması istenildi. Basın toplantısında taslak raporu açıklayan Hollandalı AP milletvekili ve Türkiye raportörü Katı Piri Avrupa Birliğini de eleştiriler yönelterek, "Avrupa Birliği sadece mülteci krizinin çözümüyle ilgileniyor. Bu raporda Türkiye'de olup bitenleri görmezden gelemeyeceğimizi işaret etmek istedim." dedi. Piri, geçtiğimiz yıl Türkiye'deki herhangi bir reformun kaydedilmediğini belirtirken, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi temel haklar alanında geriye bile gidildiğini vurguladı.
Basın ve ifade özgürlüğü konusuna da geniş yer verilen raporda, Cumhuriyet gazetesinden Can Dündar, Erdem Gül'e ve diğer bütün tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılması çağrısı yapılıyor. Raporda Can Dündar ve Erdem Gül'e özellikle ismen atıfta bulunulduğu söyleyen Katı Piri, "Dündar ve Gül'ün tutuklanması, AB-Türkiye zirvesinden iki gün önce gerçekleşti ve bu konuyu herhangi bir yazılı dokümanda gündeme getirmekte AB başarız kaldı. Bundan dolayı bu raporda özellikle isimlerinin geçmesi gerektiğini düşündüm." dedi
Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türkiye hakkındaki eleştirel raporunu 1 Kasım seçimleri sonrasına ertelemesini de içeren raporda, Komisyon'un bu kararının hatalı olduğu ve Ankara'nın mülteci dosyasındaki işbirliği karşılığında, Avrupa'nın Türkiye'deki temel haklar karşısında sessiz kaldığı izlenimini verdiği belirtildi. Raporda Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyine de çağrı da bulunularak, "Diğer çıkarlara bakılmaksızın, Türkiye'deki hukukun üstünlüğünü açık bir şekilde savunun." denildi.
GÜNEYDOĞU'DAN AVRUPA'YA YENİ BİR GÖÇ DALGASI GELEBİLİR
Barış sürecinin rafa kaldırılmasıyla Güneydoğu'da PKK ile güvenlik güçleri arasında yeniden alevlenen çatışmalara da dikkat çekilen raporda, derhal ateşkesin ilan edilmesi ve yeniden çözüm sürecine dönülmesi çağrısı yapılıyor. Avrupa Birliği'nin sessizliğini bozup bölgede yaşananlara ilişkin daha aktif bir tutum sergilemesi gerektiği de vurgulayan Türkiye raportörü, "Eğer AB Güneydoğu'daki gelişmelere kayıtsız kalırsa, Avrupa'ya yeni bir göç dalgası gelebilir." dedi.
Sokağa çıkma yasaklarından dolayı bölgede 400 binden fazla insanın yerinden olduğunu AB gündemine alması gerektiğini savunan Piri, "(mülteci anlaşmasının bir parçası olan) vize muafiyeti yürürlüğe girdi an, Türkiye'de bir çok insan bu fırsatı değerlendirerek Avrupa'ya sığınma talep edebilir. Güneydoğudaki gelişmeler sadece Türkiye ile değil, Avrupa'yı da ilgilendiriyor." şeklinde konuştu.
MÜLTECİ ANLAŞMASI ÜYELİK SÜRECİNE BAĞLANMAMALI
Raporda Türkiye'nin dünyada en fazla mülteciyi kabul eden ülke olduguna da dikkat çekilerek, Türkiye'nin bu gayretlerinden övgüyle bahsediliyor. Ayrıca yakin zaman önce Suriyeli mültecilere çalışma izni verilmesi de övgüyle karşılanıyor. Raporda AB-Türkiye Mülteci Eylem Planına atıfta bulunarak mültecilerin Avrupa'ya geçişini durdurmak için Türkiye-AB işbirliğinin önemine de işaret ediliyor ancak mülteci konusunda işbirliğinin üyelik sürecine bağlanmaması gerektiği ifade ediliyor CİHAN