Avrupa Parlamentosu Sosyalist grup üyesi Ana Gomes,Samanyolu Haber'de ekranlara gelen Selçuk Gültaşlı'nın sunduğu Avrupa Masası'nda çok önemli açıklamalar yaptı.
Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın tutukluluğunu değerlendiren Gomes, Türkiye'nin daha fazla demokratikleşme yerine, aksine otoriterleşmeye doğru gittiğini söyledi.
AKP'nin Meclis'e getirdiği sıkıyönetim paketini değerlendiren Gomes, şu ifadeleri kullandı;
"PAKET TÜRKİYE'Yİ OTORİTER BİR DEVLETE DÖNÜŞTÜRÜR''
"Teklif edilen güvenlik tedbirlerini okudum. bunlar Türkiye'yi otoriter bir devlete dönüştürür. Yargı kararı olmadan arama, polisin silah kullanma yetkisini genişletme…Bunlar ülkedeki durumu daha da alevlendirir. Söylediğiniz gibi gazeteciler hapse atılıyor. Sınır tanımayan gazetecileri örgütünün son raporuna göre Türkiye, dünya basın özgürlüğü endeksinde 149. sırada.
Türkiye'de ''temel hak ve hürriyetler konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu söyleyen Avrupa Parlamentosu temel haklar komisyonu üyesi de olan Gomes, gazetecilere yönelik baskılara ve Samanyolu Yayın grubu başkanı Hidayet Karaca'nın tutukluğuna dikkat çekerek şöyle konuştu;
''GAZETECİLERİN BASKININ ANA HEDEFİNDE OLMASI MANİDAR''
"Türkiye'nin şimdi yanlış yola gittiğini görüyoruz. Gazetecilerin, blog yazarlarının baskı kampanyasının en ön sıradaki kurbanları olması manidar. Ve Türkiye'nin daha fazla demokratikleşme yerine, aksine otoriterleşmeye doğru gittiği izlenimi veren birçok husus var."
Erdoğan'a hakaret gerekçesiyle dava açılmasının da tam bir paranoya örneği olduğunun altını çizen Gomes, bunun insanları susturamayacağını ekledi ve şunları kaydetti;
''İNSANLARA ZULMEDEBİLİRSİNİZ AMA SUSTURAMAZSINIZ''
"Bugünün dünyasında, evet belki insanlara zulmedebilirsiniz, baskı uygulayabilirsiniz ama susturamazsınız. Bugün mevcut olan çeşitli ağlarla, dünyanın diğer yerlerinde olduğu gibi Türkiye'de de insanlar bilinçli ve seslerini duyurmak için yollar bulacaklardır."
Ana Gomes, AKP'nin 'paralel devlet' tezinin de bir komplo olduğuna dikkat çekerek devam konuşmasına şöyle devam etti;
"GERÇEKTEN BİR PARALEL DEVLET VARSA..."
Bakın ben 40 yıl önce bir diktatörlük rejimi altında yaşadım. Diktatörlerin komplo teorilerine nasıl ihtiyaç duyduklarını bilirim. Bu belki de izahatın bir parçasıdır. Bilmiyorum. Fakat şunu söylüyorum: eğer gerçekten bir paralel devlet varsa, demokrasinin alemet-i farikası olan hukukun üstünlüğü ilkesiyle araştırılır, gerçekten mevcutsa ortaya çıkarılır, söküp atılır ve sorumlular da cezalandırılır. Ama bu, herkesi "yıkıcı terörist" ya da başka bir şeyle yaftalayarak, fişleyerek yapılmaz.
"TÜRK YETKİLİLERİ, KOPENHAG KRİTERLERİ'NE UYUMLU BİR ŞEKİLDE DAVRANMIYOR"
Tüm bu komplo teorileri demokratik toplum için sağlıklı değil. türk yetkilileri, kopenhag kriterleri'ne uyumlu bir şekilde davranmıyor. bunun çok rahatsız edici bir durum olduğunu söylemek zorundayım. çünkü bir taraftan türkiye'ye ihtiyacımız var -özellikle de terörle mücadelede-. fakat öte taraftan da ikircikli bir tavır, yuvarlak konuşma görüyoruz.
SAMANYOLUHABER