Avrupa Parlamentosu’nun yayımladığı son rapora göre, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım süreci, ülkenin stratejik önemi ve göç alanındaki iş birliğine rağmen, yaşanan demokratik gerileme nedeniyle askıya alınmış durumda.
2018’den bu yana durma noktasına gelen üyelik müzakerelerinin, mevcut koşullarda yeniden başlatılamayacağı vurgulanan rapor, Çarşamba günü Strazburg’da yapılan oylamada 367 kabul, 74 ret ve 188 çekimser oyla onaylandı.
Raporda Türkiye raportörü olan Sosyalist ve Demokratlar (S&D) grubundan İspanyol milletvekili Nacho Sánchez Amor, Euronews’e yaptığı açıklamada, “Katılım süreci donmuş durumda. Hiçbir ilerleme kaydedilmiyor,” dedi.
Euronews Türkçe'nin haberine göre İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması, hükümet karşıtı gösterilere yönelik baskılar ve devam eden insan hakları ihlalleri, raporda Türkiye’deki demokratik gerilemenin başlıca göstergeleri olarak öne çıktı.
“İmamoğlu’na yönelik gözaltılar ve tacizler, bu baskıcı eğilimin zirvesini oluşturuyor olabilir,” diyen Sánchez Amor, mevcut durumun kaygı verici olduğunu belirtti.
Stratejik ortaklık sürüyor
Buna rağmen raporda, Ankara'nın hâlâ AB için stratejik bir ortak ve NATO’nun kilit müttefiklerinden biri olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle Ukrayna, Karadeniz ve Orta Doğu’daki artan etkisiyle Türkiye’nin jeopolitik rolü öne çıkarılıyor.
Avrupa Parlamentosu’ndaki görüşmeler sırasında konuşan AB Genişleme Komiseri Marta Kos, Türkiye ile iklim değişikliği, enerji güvenliği ve ticaret gibi ortak stratejik çıkar alanlarında iş birliğinin derinleştirilmesi gerektiğini vurguladı.
“2016 tarihli AB - Türkiye Göç Mutabakatı hâlâ sonuç veriyor. Bu yıl, Türkiye’den AB’ye düzensiz geçişler geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 33 oranında azaldı,” dedi Kos.
Avrupa Parlamentosu üyeleri ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yalnızca Türkiye tarafından tanınan Kuzey Kıbrıs’taki bölgelere yaptığı son ziyareti de eleştirdi. Ada, 1974’teki operasyondan bu yana bölünmüş durumda ve Güney Kıbrıs AB’ye üye.
"Kapı tamamen kapanmış değil, ama siyasi irade yok"
Sánchez Amor, Türkiye’nin AB’ye katılım yolunun tamamen kapanmadığını belirtirken, “AB üyeliğine kestirme bir yol yok,” ifadelerini kullandı.
“Ülke ile mevcut iktidarı birbirinden ayırmak gerekiyor. Gerçek şu ki, AK Parti iktidarı altında demokratik değerlerde ilerleme sağlamak mümkün değil çünkü böyle bir siyasi irade yok,” dedi.
“Ancak Türkiye’de hâlâ canlı bir sivil toplum var. Gelecekte, farklı liderler ve farklı bir siyasi iklimle birlikte, Türkiye’nin AB üyeliği hedefiyle, yeniden Avrupa ile bütünleşmesi ihtimali hâlâ mevcut,” diye ekledi.
Avrupa Komisyonu’nun verilerine göre, Türkiye’nin 2024 yılında AB’nin Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ile uyum oranı yalnızca yüzde 5’e düşmüş durumda.
Türkiye'nin AB'ye katılım süreci
Türkiye'nin AB'ye katılım süreci 2018'den bu yana tıkanmış durumda.
AB-Türkiye ilişkilerindeki dönüm noktaları arasında 1963 Ankara Ortaklık Anlaşması, 1995 Gümrük Birliği ve 1999 AB katılım başvurusu yer alıyor.
Katılım müzakereleri 2005 yılında başladı, ancak 35 fasıldan sadece 16'sı müzakereye açıldı ve sadece "Bilim ve Araştırma" faslı geçici olarak kapatıldı. AB-Türkiye ilişkilerinde üst düzey diyaloglar yoluyla kaydedilen ilerlemeye rağmen, AB Konseyi Haziran 2018'de yeni fasılların açılmasını reddederek, katılım müzakerelerini dondurdu.