Araştırma: Türkiye'de Allah inancı yüzde 94; dindarlar laiklerden daha özgür

Türkiye’de gençler arasında deizmin arttığı yönünde son yıllarda ciddi bir tartışma yaşanıyor. Kendisini dindar olarak tanımlayan kişilerin kamusal alanda görünürlükleri AK Parti iktidarında hızla arttı. Ancak halkın eskiye göre daha dindar olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu. “Sayılarla Türkiye'de İnanç ve Dindarlık" raporu bu alanda kapsamlı bulgular sunuyor. Ancak henüz ilki olduğu için önceki yıllara kıyas imkânı bulunmuyor. Araştırmaya göre Türkiye’de Allah’a inananların oranı yüzde 94.

Araştırma Marmara Üniversitesi’nden Dr. Zübeyir Nişancı yürütücülüğünde, Ibn Haldun Üniversitesi’nden Dr. Önder Küçükural danışmanlığında ve Uluslararası İslami Düşünce Enstitüsü’nden (IIIT) Muhammed H. Alboğa koordinatörlüğünde gerçekleşti. IIIT ve Mahya Yayıncılık’ın yayımladığı rapora Marmara Üniversitesi’nin internet sitesinden de erişilebiliyor. 2 bin 453 kişinin katıldığı araştırmada “rassal, sosyodemografik ve sosyoekonomik olarak orantısal temsilini sağlamak için tabakalı örneklem ve sistematik örneklem yöntemlerinden oluşan karma örneklem metodu” kullanıldı.

Araştırmadan öne çıkan başlıklar şöyle:

Allah’a inananların oranı yüzde 94
Araştırmaya göre Türkiye’de Allah’a inananların oranı yüzde 94,3. Bunlar iki kesimden oluşuyor. “Allah’ın var olduğunu biliyorum ve bu konuda hiçbir şüphem yok” diyenlerin oranı yüzde 85,7 çıkarken “Bazı şüphelerim olmakla birlikte Allah’a inandığımı hissediyorum” diyenlerin oranı yüzde 8,6 oldu.



Allah inancı olmayanlar ise yüzde 5,7 çıktı.




Allah’a inanmayanların oranı gençlerde ve eğitimli kesimde daha yüksek
Araştırmaya göre Allah’a inanmayanların oranı yaş ve eğitim seviyesine göre değişiyor. Allah’a inanmayanların oranı genç yaşlarda daha yüksek. 18-24 yaş grubundakilerin yüzde 11’i Allah’a inanmıyor. Bu oran 25-34 yaşında grubunda ise yüzde 6.
Araştırma Allah’a inanmayanların oranının eğitim arttıkça yükseldiğini gösteriyor. Yüksek lisans veya doktora mezunlarının yüzde 18’i Allah’a inanmıyor. Üniversite mezunlarında bu oran yüzde 7; lise ve ortaokul mezunlarında ise yüzde 3. Üniversite öğrencilerinin yüzde 13’ü de Allah’a inanmıyor.


İstanbul’da 10 kişiden 1’i Allah’a inanmıyor
Allah’a inanmayanların en yüksek olduğu bölge ise yüzde 11 ile Ege. Bu oran İstanbul’da yüzde 10. Batı Marmara’da Allah’a inanmayanların oranı yüzde 9; Akdeniz’de ise yüzde 7.

Dindarlık gençlerde ve eğitimli kesimde düşüyor
Araştırmada dinin kişilerin hayatındaki önemini anlamak için katılımcılara genel olarak kendilerini ne kadar dindar gördükleri de soruldu. Bu bağlamda, katılımcılardan “hiç dindar değilim”, “dindar değilim”, “ne dindarım ne değilim”, “dindarım” ve “çok dindarım” ifadelerinden kendileri için en uygun olanı seçmeleri istendi. “Çok dindarım” ve “Dindarım” diyenler grafiklerde “dindarım” olarak gösteriliyor. Dindar olmayanlar için de aynı hesaplama kullanıldı.


Buna göre Türkiye’de halkın yüzde 62’si kendisini dindar olarak görüyor. “Ne dindarım ne değilim” diyenlerin oranı yüzde 24 olurken “dindar değilim” diyenler yüzde 14 çıktı.

Araştırmaya göre yaş düştükçe dindar olmayanların oranı da yükseliyor. 45-64 yaş grubunda dindar olmayanların oranı yüzde 12 iken; bu oran 18-24 yaş grubunda yüzde 19.

Eğitim seviyesi arttıkça dindarlık seviyesi de düşüyor. Ortaokul mezunlarında kendini dindar olarak görmeyenlerin oranı yüzde 7; lise mezunlarında yüzde 10 iken bu oran üniversite mezunlarında yüzde 22’ye kadar çıkıyor.


Namaz kılmayanlar daha yüksek
Araştırmaya göre “sık sık” veya “her zaman” namaz kılanların oranı yüzde 39. “Ara sıra” diyenler ise yüzde 20. “Nadiren” veya “hiçbir zaman” diyenler ise yüzde 41. Buna göre namaz kılmayanların oranı kılanların oranından çok az farkla daha yüksek.

Allah inancı ve dindarlıkta olduğu gibi gençlerde ve eğitim seviyesi yüksek kişilerde namaz kılma oranı daha düşük. 18-24 yaş grubundakilerin yüzde 55’i ya namaz kılmıyor veya nadiren kılıyor.

Ramazan’da oruç tutanların oranı ise namaz kılanların oranına çok daha yüksek. Halkın yüzde 75’i “sık sık” veya “her zaman” oruç tuttuğunu bildirdi. Yüzde 9 “ara sıra” derken yüzde 16 ise “nadiren” veya “hiçbir zaman” yanıtını verdi.

Başörtüsü takanların oranı kaç?
Araştırmada kadın katılımcılara gündelik hayatlarında herhangi bir şekilde başörtüsü takıp takmadıkları da soruldu. Sorunun bu şekilde yönlendirilmesindeki amaç ise Türkiye’de başını düzenli olarak örten kadınlara ek olarak evde veya dışarıda başlarını düzensiz olarak örten kadınların da toplam nüfus içerisindeki oranını tespit etmek.

Kadınların yüzde 73’ü düzensiz de olsa başörtüsü taktığını bildirirken yüzde 27’si başörtüsü takmadığını söyledi.

Ancak kadınların yüzde 48’i dışarıya çıkarken başörtüsünü “her zaman” veya “sık sık” taktığını kaydetti. Ara sıra diyenlerin oranı yüzde 6 olurken “nadiren” veya “hiçbir zaman” diyenlerin oranı yüzde 47 oldu.

Yine genç ve eğitimli kesimde başörtüsü takma oranı daha düşük çıktı.

Laik bir ülkede din rahatlıkla yaşanabilir: Yüzde 73
Araştırmaya katılanların yüzde 73’ü “Laik bir ülkede dinin rahatlıkla yaşanabileceğini düşünüyorum” ifadesine “katılıyorum” veya “kesinlikle katılıyorum” yanıtını verdi. Sadece yüzde 13’lük bir kesim “katılmıyorum” veya “hiç katılmıyorum” dedi.


Öte yandan laiklikle ilgili sorulara gelen yanıtlar Türkiye’de İslami düşüncenin yaygınlığı sorusunu gündeme getirdi. “Anayasadaki hiçbir madde Kur’an ile çelişmemelidir” ifadesine katılanların oranı yüzde 47 çıkarken buna katılmayanlar yüzde 33 oldu.

“Devletin dini bir kimliği olması gerektiğini düşünüyorum” ifadesine katılanların oranı ise yüzde 38’de kaldı. Katılımcıların yüzde 47’si bu ifadeye katılmadı.

Mahalle baskısı var mı?
“Mahalle baskısı” Türkiye’de sık kullanılan kavramlardan. Bu kavramın kullanıldığı durumlardan birisi de şöyle: Farklı içsel veya dış baskılar neticesinde birey veya belirli grupların kendileri özgür hissetmemeleri.

Araştırmadaki iki soru bu konuda önemli bulgular içeriyor. “Türkiye’de dindar Müslümanlar ibadetlerini özgürce yapabiliyorlar” ifadesine “katılıyorum” veya “kesinlikle katılıyorum” diyenlerin oranı yüzde 83 çıktı. Buna katılmayanların oranı ise sadece yüzde 7.

Ancak “Türkiye’de laik insanlar hayatlarını özgürce yaşayabiliyorlar.” İfadesine katılmayanların oranı yüzde 22 çıkarken katılanların oranı yüzde 64 oldu. Bu sonuç laik insanların, dindar Müslümanlarla kıyaslandığında özgürce yaşama seviyesinin daha düşük olduğunu gösteriyor.

Dindarlık ve laiklik kimlik derecesi eşit: yüzde 52
Araştırma kimlik kategorilerine yakınlık ve insanların kendilerini nasıl tanımladıkları konusunda önemli bulgular içeriyor. Katılımcılara grafikte yer alan kimlikler verilerek kendilerine “1=en uzak” ve “5=en yakın” olacak şekilde derecelendirmeleri istendi. Sonuçlarda “1 ve 2” uzak; “4 ve 5” ise yakın olarak gösterildi.

Buna göre halkın yüzde 80’i kendini Müslüman olarak tanımladı. İkinci sırada yüzde 55 ile milliyetçilik geliyor.


“İslamcı” ve “Atatürkçü” kimliklerinin ikisinde de “yakın” oranı yüzde 53 çıktı. Benzer şekilde “Dindar” ve “Laik” kimliklerinin ikisinde de bu oran yüzde 52 oldu.

Sünni kimliğinin yüzde 50 ile bunların altında kalması dikkat çekti.

“Daha dindar” olmak isteyenlerin oranı yüzde 70

Öte yandan araştırmada “şimdi olduğumdan daha dindar olmak isterdim” diyenlerin oranı yüzde 70 çıkarken, buna katılmayanların oranı yüzde 21 oldu.

TV ve internetten din öğrenilmiyor
Dini bilgi edinme yolları ve kaynaklarına bakıldığında TV programlarının ve internetin payının oldukça düşük çıkması dikkat çekti. TV programlarının dini bilgi edinmede etkili olduğunu söyleyenler sadece yüzde 5; internetin etkili olduğunu diyenler ise yüzde 10 çıktı.

Deizm nedir?
Türk Dil Kurumu’nda deizm şöyle tanımlanıyor: “Tanrı'yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, evreni bir Tanrı'nın yarattığına inanmakla beraber yaratıcının evrene hiçbir müdahalesi olmadığını ve olmayacağını savunan, vahyi reddeden görüş.”
31 Mart 2023 12:30
DİĞER HABERLER