Gazeteci Cüneyt Arat Fethullah Gülen Hocaefendi'ye kendi köşesinden mektup yazdı.
“17-25 Aralık'ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra bizleri paralelci ilan ettiler.” diyen Arat, yapılan zulümler karşısında susmayacağını belirtti.
İşte Cüneyt Arat’ın Rota haberde yer alan yazısı
“Pek muhterem hocam: 14 yaşıma kadar hayata negatif bakan sevgiden nasibini alamayan huysuz bir çocuktum.
14 yaşıma girdiğimde engelli olmak isimli vaazınızı dinleyince göz yaşlarımı tutamadım.
Vaazınızda Allah'ın çok sevdiği kullarını imtihana tabi tuttuğunu söylediniz.
Sizin sohbetiniz gönül dünyamı aydınlatarak engellilere hizmetkar olmama vesile oldu.
Yine 14 yaşımda bir etkinlikte konuşma yaparak eğitimin yanında siyasete adımımı attım.
Engellilere engelsiz yaşam sunmak için var gücümle çalıştım.
Siyasi parti liderlerini ve protokol üyelerini makamlarında ziyaret ederek engellilere ses olup yüreklerine tercüman oldum.
Hizmeti, hoş görüyü ve yardımlaşma duygusunu sizden öğrendim.
Türk okullarına gidip öğretmenlik yapan vatan hasretiyle kavrulan eğitim neferlerini tanıdım.
Kimse Yok Mu derneğinin engellilerin, yoksulların ve kimsesizlerin kimsesi olup çaresizlerin çaresiz olduğunu kalben gördüm.
Birbirinden anlamlı vaazlarınızla hayatıma yön verdim.
Lise öğrenimimden sonra 1 yıl boyunca Ankara'da öğrenci evlerinde kaldım.
Hizmete sevdalanmış öğrenciler görme engelli olduğumu bana asla hissettirmediler.
Hastalandığım zamanlarda kendi elleriyle çorbalar yapıp sabahlara kadar başımda beklediler.
Tek hayalim sizi kalben görüp elinizi sıkmaktır.
17-25 Aralık'ta yapılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra bizleri paralelci ilan ettiler.
Eli kalem tutan Özgür gazetecilere "Fetö damgası vurup" zindanlara attılar.
Yurt yapan, Okullar inşa eden hayır severleri sözde Fethullahçı terör örgütü üyesi diye yaftalayıp mallarına ve mülklerine çöktüler.
Biz inanmışları vatan haini ilan edip hakaretler ve küfürler edip olmadık iftiralar attılar.
"Fethullah Gülen alim müsvettesidir" dediler.
Fethullah Gülen'in evladı yoktur deyip acımasız sözler sarfettiler...
Hizmeti ve İslamiyeti kirli emellerine alet ettiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şahsıma davalar açarak beni susturmaya çalıştı.
Bürokrat ve siyasetçiler beni paralelcilikle itham ederek randevu vermemekteler.
PKK yurtlar yakarken hizmet düşmanları da yurtlar yıkmaktalar.
14 Aralık medyaya nefret operasyonlarından sonra Özgür gazetecileri, kahraman polisleri, onurlu hakim ve savcıları ceza evlerine attılar.
Bizlere sürekli zulümler ederek hizmet yolundan döndürmeye çalışmaktalar.
Bizi hak yolundan ayıramayacaklarını hesap edememekteler.
Alemin güleceği lafları söylediler.
Elhamdülillah alnımız açık, dimdikiz. Yüreğimizde şüphe, endişe yok.
Vatanımıza ve devletimize sevdalıyız.
Hükümet, 19 tv ve radyo kanallarını uydu platformlarından düşürerek vatandaşların bilgi edinme özgürlüklerini kısıtladılar.
Bu güne kadar ailemizi ve sevenlerimizin yüzlerini eğdirecek yanlış hiç bir eylemde bulunmadık.
Suçumuz hizmet gönüllüsü olmaksa varsın bizleri terörist ilan etsinler.
Kur'an üzerinden siyasi rantlar sağlayanlar elbette riyakarlık içerisindedirler.
İnanmışların hizmete duydukları aşkı bitiremeyecekler.
Yaptıkları hukuksuzluklar son bulunca yargılanıp layık oldukları cezaya çarptırılacaktırlar.
Zalimlere ve bedbahtlara asla boyun eymeyeceğiz.
Hizmet ile doğduk, hizmet ile öleceğiz.
İnsanlara hizmetkâr olmaktan dolayı pişman değiliz.
Zulümler karşısında susan dilsiz şeytan olmayacağız.
Size hürmet ve muhabbetlerimi sunarım...
Allah sizi başımızdan eksik etmesin hocam.”