Arda Turan: Isınırken Kur'an dinliyorum

İspanya'nın Barcelona takımında top koşturan milli futbolcu Arda Turan, "Isınmam 18 dakika sürüyor. Kalça ve bel hareketleri yapıyorum. O esnada Kur'an dinliyorum. İyi geliyor." dedi.

Milli futbolcu Arda Turan, Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuştu. Kendisinin pek bilinmeyen yönlerini paylaşan Arda Turan, çocukluğunun geçtiği Bayrampaşa'yı unutamadığını ve semtinden kopmadığını anlattı. Küçüklüğünde maçlara giderken cebine harçlık koyan komşusunun masrafı 100 bin lirayı bulan göz ameliyatını yaptırdığını kaydeden milli oyuncu, çevresinde ihtiyacı olan herkesin yardımına koştuğunu aktardı. Kendisini geliştirmek için çok çalıştığını dile getiren Turan, antrenman ve maçlardan fırsat buldukça gezdiğini ifade etti.

İşte Arda Turan'ın Ayşe Arman'a verdiği röportajdan kesitler:

- Barcelona gibi bir takımda, bütün dünyanın hayran olduğu futbolcularla oynamak nasıl bir şey?

- Müthiş! Hayalimdi. Yalan yok. Hep, "Keşke bir gün Barcelona'da oynayabilsem, o takımın bir parçası olabilsem!" demiştim. Chelsea değil, Manchester değil, Barcelona... Allah'a çok şükür, neyin hayalini kurduysam gerçek oldu. Ama tabii bu başarı gökten zembille inmedi. Çalıştım, emek verdim. Şu anda da dünyanın en iyi takımlarından birinde oynamanın keyfini sürüyorum.

"TEVEKKÜLE İNANAN BİR İNSANIM"

- Nasıl oluyor da, kafayı yemiyorsun?

- Ben tevekküle inanan bir insanım. İnançlarım gereği, her şeyin Allah'tan geldiğine inanıyorum. Bu duygu da beni kafayı yemekten koruyor. Bir de gerçekçiyim. Evet, futbolda gelebileceğim en üst noktaya geldim. Ama bir gün bu rüya bitecek. Buna hazırlıklıyım. Şu anda futbolculuğumda elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Üzerinde Arda formasıyla top oynayan bir küçüğü görmenin verdiği manevi tatmin, anlatılır gibi değil. Doğru bir rol model olmak istiyorum.

- Kibirli davranırsan annen ayar çeker, öyle mi?

- Kızar diyelim. Aileme saygım büyük, onları utandıracak bir şey yapmam.

- Peki bu, nasıl bir stres, nasıl bir baskı? Ne kadar büyük yani?

-Valla benim açımdan kalması en zor yer Atletico Madrid'di. Bugün daha az baskı var. Yarın öbür gün Barcelona'dan ayrılsam, kariyerimi en üst seviyede bırakmış olacağım. Başardım yani. Artık kimseye bir şey ispatlamak zorunda değilim.

- Yaşadığın hayatı ve stresi başkaları kaldırabilir mi?

- Elbette! Ben nasıl yaptıysam, başka gençler de yapabilir. Ay'dan gelmedim! Türk insanı bu yetenekte ama doğru yönlendirmek gerekiyor. Mesela Galatasaray'da oynarken bana yapmadıklarını bırakmadılar. İzin günümde istediğim yerde, istediğim kişiyle gezemeyecek miyim? Türkiye'de böyle saçma kısıtlamalar var. 21 yaşında bazı fikirlerini söylediğinde, "Çok konuşuyor! Her şeyi biliyor! Ukala!" oluyor. Başarmanı istemiyor, saygı duymuyorlar. Avrupa'da doğru bir şey söylüyorsan, insanlar sana saygı duyuyor.

"BEN DE HATA YAPTIM"

- Öyle bir anlattın ki, sanki senin hiç hatan yoktu...

- Olmaz mı? 18 yaşında cebinde 500 bin doları olan, evini, Porsche'sini almış, bir anda şöhretin tepesine çıkmış bir çocuktan ne bekleyebilirsiniz? Tabii ki hata yapacak. Ben de yaptım. Ama kötü niyetli değildim. Heyecanlıydım, çömezdim ve sonradan görmeydim. E bunlar da normal.

- Sonradan görme olduğunu çok az insan itiraf edebilir...

- Bizde yalan yok!

- Herkes senin için, "Müthiş bir futbol zekâsı var!" diyor...

- Onu bilmem, bildiğim şu: Kuvvetli yanlarımı da, eksik yanlarımı da görebiliyorum.

- Bunu nasıl öğrendin?

- İzleyerek. 'Görsel antrenman' yaparım. Futbolcuların çoğu çok fazla maç izlemez. Ben izlerim. Mesela, 30 metreden kaleye şut atmam. Çünkü iyi şut atamadığımı biliyorum. Hiçbir zaman rakibin sağından atıp, solundan geçmeye çalışmam. Çünkü süratime o kadar güvenmiyorum. Hep topu kaybetmemek üzere kısa çalımlar ve paslar atarım. İyi de, ben kapağı yurtdışına atıp başarılara imza attıktan sonra halk kahramanı ilan edildim! Galatasaray'dayken haylaz, yaramaz çocuktum... Biz futbolculara, 'Ya işte kıyafeti şöyle!' diyoruz. Sana ne kıyafetinden! Sen yaptığı işe baksana! Bu çocuk kim bilir nereden gelmiş? Eleştirmeyi, yargılamayı keseceksin. Ona zaman vereceksin. Bir de bazı şeyleri öğreteceksin. Altyapılara, genç milli takımlara İngilizce eğitimi şart mesela. Psikolojik eğitim şart. Davranış bilgisi eğitimi şart. Profesyonel anlamda bir yere geldiği zaman, nasıl konuşacak, nasıl giyinecek, nasıl davranacak?

"FUTBOLU BIRAKINCA FEDERASYON BAŞKANI OLABİLİRİM"

- "Futbolu bırakacağım" dediğin bir yaş var mı?

- Hayalim üst seviyedeyken bırakmak. Fiziken tam düşmeden. O da 35'ler filan.

- Ondan sonrası peki?

- Zaman gösterecek. Belki federasyon başkanlığı, belki kulüp başkanlığı, belki de Galatasaray'a sportif direktörlük. Zamanı gelince bakacağız.

- Türkiye'ye dönmek istiyorsun yani...

- Elbette! Bu birikimle mutlaka ülkeme dönmem gerekiyor. Türk futbol tarihinin özel oyuncularından biri olarak algılanıyorsam, o zaman bu işin yöneticilik kısmında da genç oyuncuların yetişmesi için uğraşmalıyım diye düşünüyorum.

"UMREYE GİTTİĞİMİ KİMSE BİLMEZ"

- Sahaya çıkarken ritüellerin var mı?

- Isınmam 18 dakika sürüyor. Kalça ve bel hareketleri yapıyorum. O esnada Kur'an dinliyorum. İyi geliyor.

- Dinle ilişkin ne zaman başladı?

- Küçüklüğümde. Dedemle alakalı. Kendi içimde yaşarım. Benim umreye gittiğimi de kimse bilmez. İki-üç sene önce...

- Bizim kitabımızda, hepimizin hesabı Allah'la. Kalplerdekini en iyi Allah bilir. Hiçbir kul, hiçbir kulu yargılayamaz. Ne ben seni yargılayabilirim ne sen beni. Ama İslam dini yanlış anlatıldığı için bizler pek çok sıkıntı yaşıyoruz. Benim evime, beş vakit namaz kılan da geliyor, ateist olan da, sabah-akşam şarap içen de... Hepimiz aynı sofrada buluşuyoruz, hepsinin de başımın üzerinde yeri var. İbadetimi de, sevaplarımı da, günahlarımı da kimse bilemez. Eğer bir gün Kemal Kılıçdaroğlu, bu ülkenin başbakanı olur ve soyunma odasına gelirse, Erdoğan'a gösterdiğim saygıyı ona da gösteririm. Benim için herkes aynı. Ben hayatta kimseye biat etmedim.
İnşallah bu karanlık günleri atlatacağız, her şey iyi olacak!

"36 TANE SAAATİM VAR"

- Kendini nasıl ödüllendiriyorsun?

- Saat alıyorum. 36 tane saatim var. Güzel saatler. Onlar benim oyuncaklarım.

- Bu kadar büyük paralar, insanı delirtmez mi, şaşırtmaz mı?

- Allah şaşırtmasın! Erken olması avantaj oldu. 24 yaşında kendimin, ailemin ve hatta sülalemin hayatının sonuna kadar yetecek parayı kazanmıştım! Para nedir ki, elimizin kiri, Allah sağlık versin! Bankada ne kadar param var bilmem." CİHAN
21 Şubat 2016 11:24
DİĞER HABERLER