Atom bombasının babası olarak tanınan Oppenheimer, başarılı çalışmalar yapsa da hiçbir zaman Nobel kazanamadı, ama kendisi ile aynı projede yer alan tam 31 bilim insanı Nobel Ödülü aldı. İşte o isimler...
Atom bombasının babası oldu, tarihe iz bıraktı. Son günlerde adını taşıyan ve Amerikalı Prometheus: J. Robert Oppenheimer'ın Başarı ve Acı Dolu Öyküsü isimli kitaptan uyarlanan film ile yeniden gündeme gelen bilim insanı hayatıyla dikkat çekmeye devam ediyor.
İnişli çıkışlı bir kariyere sahip olan Oppenheimer özellikle de yaptığı çalışmalar sonunda bulduğu bombanın Japonya’da Hiroşima ve Nagazaki’de kullanılmasından sonra tepki çekti.
Hiroşima'ya atom bombası atıldı, 6 Ağustos 1945.
Sovyetler Birliği ile nükleer silahlanma yarışını önlemek amacıyla nükleer enerjinin uluslararası kontrolü için faaliyetlerinde bulunması, hidrojen bombasının geliştirilmesine karşı sergilediği tutumlar nedeniyle ABD hükûmeti ve askeri grupların tepkisiyle karşılaştı. Tüm bunlara ABD Komünist Partisi’ne bağlı kişi ve kuruluşlarla geçmişte kurduğu ilişkiler de eklenince 1954’teki bir güvenlik duruşmasının ardından güvenlik izni iptal edildi.
J. Robert Oppenheimer
Oysa Manhattan Projesi’nin mimarlarından biriydi. Ve bu projede yer alan kendisi hariç pek çok bilim insanı Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Oppenheimer ise hiçbir zaman Nobel Ödülü kazanamadı. Üstelik bilim insanı; 1946, 1951 ve 1967’de üç kez Nobel Fizik Ödülü’ne aday gösterildi.
Dinamitin mucidi Alfred Nobel’in vasiyeti ile insanlığa hizmet edenleri ödüllendirmek için verilen ödüllere Oppenheimer hiçbir zaman lâyık görülmedi.
MANHATTAN PROJESİ NEDİR?
Nolan’ın yönettiği Cillian Murphy’nin başrolü üstlendiği film tüm dünyada ilgiyle karşılandı.
Manhattan Projesi, İkinci Dünya Savaşı sırasında ilk nükleer silahları üretmek üzere oluşturulan bir araştırma ve geliştirme projesi.
New Mexico eyaletine bağlı Los Alamos’ta kurulan laboratuvarın yöneticisi ise Oppenheimer’dı.
Manhattan Projesi’nde pek çok bilim insanı yer aldı ve birçoğu da Oppenheimer’ın aksine Nobel Ödülü kazandı. İşte o isimler…
Niels Bohr (Nobel Fizik Ödülü – 1922)
Niels Bohr, kuantum mekaniği ve atomun yapısının anlaşılması üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Kopenhag doğumlu bir fizikçiydi.
1943’te Nazi işgali altındaki Danimarka’dan kaçtıktan sonra Bohr, Manhattan Projesi’nde danışmanlık yapmaya başladı. Bohr, ünü nedeniyle Nicholas Baker takma adıyla seyahat etti. Zamanını Londra, Washington, DC ve Los Alamos’ta geçirdi. Bilim insanlarının çoğu ona “Nick Amca” dedi.
James Franck (Nobel Fizik Ödülü – 1925)
James Franck, Gustav Ludwig Hertz ile 1925’te Nobel Fizik Ödülü’nü paylaştı. Niels Bohr’un atomik yapı teorisini destekleyen bir deney gerçekleştirdi.
Franck, Chicago Üniversitesi Metalurji Laboratuvarı’nda kimya bölümünün direktörü olarak görev yaptı. Ayrıca, Japonya’ya atılmadan önce uzak bir bölgede atom bombasının gücünün açıkça gösterilmesini öneren Franck Raporu’nun da yazarıydı.
Oak Ridge, Tennessee’deki küçük evler. Manhattan Projesi’nin Clinton Engineering Works çalışanları için…
Arthur Compton (Nobel Fizik Ödülü – 1927)
Compton etkisi veya Compton saçılması ile tanınır. Compton, etkiyi 1922’de X-ışını fotonlarıyla yaptığı bir deney sırasında keşfetti ve bu da ödülü kazanmasını sağladı.
Compton, Chicago Met Lab’ın proje direktörüydü ve daha sonra bomba üzerinde çalışma süresi ve bilim ile dinin birbirini etkileme yolları hakkında bir kitap yazdı.
Harold Urey (Nobel Kimya Ödülü – 1934)
Harold Urey, bir hidrojen izotopunu çıkarmak için 1932’de sıvı hidrojeni damıttı. Savaş sırasında Urey, uranyum-235’i uranyum-238’den ayırmak için gazlı difüzyon yönteminin oluşturulmasına katkıda bulundu.
James Chadwick (Nobel Fizik Ödülü – 1935)
1932’de James Chadwick, atom çekirdeğinin protonlara ek olarak nötron adı verilen diğer yüksüz parçacıkları da içerdiğini gösterdi.
Chadwick, Manhattan Projesi’nde önemli bir konumda yer aldı. Hem Amerikan hem de İngiliz planlarına ve projeyle ilgili bilgilere eşsiz bir erişimi vardı. Washington, DC’ye taşınmadan önce kısa bir süre Los Alamos’ta yaşadı.
General Leslie Groves ve Manhattan Projesi başkanlığını yapmış Amerikalı fizikçi ve üniversite profesörü Robert Oppenheimer.
Enrico Fermi (Nobel Fizik Ödülü – 1938)
1930’larda Enrico Fermi, Chicago Üniversitesi’nde deneysel bir reaktör yığını inşa etti. Dünyanın ilk kontrollü, kendi kendini idame ettiren nükleer reaksiyonu oldu. Daha sonra Los Alamos’a gitti ve atmosferin tutuşup tutuşmayacağına dair şaka yollu iddialara girdiği Trinity Testi’nde yer aldı.
Ernest Lawrence (Nobel Fizik Ödülü – 1939)
Lawrence hem Oak Ridge’de hem de Berkeley’de vakit geçirdi ve ayrıca Trinity Testine tanık oldu. Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı’nın her ikisi de onun adını alır.
Isidor Isaac Rabi (Nobel Fizik Ödülü – 1944)
Oppenheimer’ın müdür yardımcısı pozisyonu teklifini geri çevirmesine rağmen, Rabi yine de projede yer aldı. Savaş araştırmalarının çoğu radarla ilgili olsa da Trinity Testi de dahil olmak üzere Los Alamos’ta zaman geçirdi.
Şimdiye kadar yapılmış ilk büyük ölçekli nükleer reaktör olan Reaktör B ile 100-B alanının havadan görünümü. Manhattan Projesi’nin Hanford Bölgesi, ikinci atom bombası için Plütonyum-239’u üretti.
Hermann Müller (Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü – 1946)
1943 ile 1944 yılları arasında Muller, Manhattan Projesi’nde radyasyonun etkilerini inceleyen deneylerde danışmanlık yapan sivil bir danışmandı.
Edwin McMillan (Nobel Kimya Ödülü – 1951)
Edwin McMillan, Glenn Seaborg ile uranyum bombardımanı yaparak yeni elementler yaratma çalışmaları ile Nobel Ödülü’nü kazandı.
Los Alamos’ta McMillan, iç patlama araştırması üzerine çalıştı. Karısı Elsie McMillan, New Mexico’da geçirdikleri zamanın ayrıntılarını içeren “Atom ve Havva” adlı bir kitap yazdı.
Glenn Seaborg (Nobel Kimya Ödülü – 1951)
Seaborg, Chicago Üniversitesi Metalurji Laboratuvarı’nda uranyumdan plütonyumun nasıl çıkarılacağını bulmak için çalıştı. 1961’den 1971’e kadar Atom Enerjisi Komisyonu başkanı olarak görev yaptı.
Felix Bloch (Nobel Fizik Ödülü – 1952)
Hans Bethe ile hem teorik problemler hem de patlama üzerine çalışan Bloch, Los Alamos’ta çok yönlü bir figürdü. Ancak daha az militarize bir kültürü tercih ederek Harvard Üniversitesi’nde radar üzerinde çalışmak için ayrıldı.
Dünyada saldırı amacıyla kullanılan ilk atom bombası ‘Little Boy’… 6 Ağustos 1945 sabahı ABD tarafından, Japonya’nın Hiroşima şehrine atılmıştır. Hiroşima şehrinin 550 mt. üzerinde patlatılan nükleer bomba,
Edward Purcell (Nobel Fizik Ödülü – 1952)
Savaş sırasında çoğunlukla MIT Rad Laboratuvarı’nda mikrodalga radyasyon araştırmasıyla ilgilenen Purcell, Trinity Test bombası için bazı çalışmalara da yardımcı oldu.
Emilio Segre (Nobel Fizik Ödülü – 1959)
Los Alamos’taki radyoaktivite grubunun başkanı olarak Segrè, Trinity test bombası patladıktan sonra fisyon ürünlerinin radyoaktivitesini ve gama radyasyonunu ölçtü.
Owen Chamberlain (Nobel Fizik Ödülü – 1959)
2. Dünya Savaşı sırasında California Üniversitesi, Berkeley’de yüksek lisans okulunda olan Chamberlain, Manhattan Projesi’ne katıldı ve Segrè altında çalıştı. 1980’lerde bombalamalar için özür dilemek üzere Hiroşima’daki Barış Anıtı Parkı’nı ziyaret etti.
Willard Libby (Nobel Kimya Ödülü – 1960)
Libby, Columbia Üniversitesi’nde atom bombası için gerekli olan uranyumdan izotopları ayırmak için gazlı difüzyon yöntemini geliştirdi. 1950’lerde, Nobel ödüllü arkadaşı Linus Pauling’in nükleer silah denemelerinin yasaklanması çağrısında bulunan dilekçesine karşı çıktı. Savaştan sonra Manhattan Projesi’nde de çalışan bir fizikçi olan Leona Woods Marshall Libby ile evlendi.
Eugene Wigner (Nobel Fizik Ödülü – 1963)
Wigner, Leo Szilard’ın Einstein tarafından imzalanan ve Başkan Franklin D. Roosevelt’i uranyum araştırmalarına yatırım yapmaya çağıran 1939 tarihli mektubuna katkı sağladı. Wigner, Chicago Met Lab’da uranyumun plütonyuma dönüştürülmesi için üretim nükleer reaktörleri tasarlayarak çalıştı.
Maria Goeppert Mayer (Nobel Fizik Ödülü – 1963)
Edward Teller’a hidrojen bombası araştırmasında yardımcı olmak için Los Alamos laboratuvarına katıldı. Goeppert Mayer, kariyerinin büyük bir bölümünde kocasıyla aynı üniversitede çalışmasına izin vermeyen adam kayırmacılık kuralları tarafından engellendi, ancak 1960 yılında 58 yaşındayken San Diego’daki California Üniversitesi’nde profesör oldu.
Richard Feynman (Nobel Fizik Ödülü – 1965)
24 yaşındaki Fenynman, Los Alamos’a geldiğinde doktorasını daha yeni tamamlamıştı. Hans Bethe’nin teorik bölümünde çalıştı. Herkesin gözlerini korumak için taktığı kara gözlüklerden kaçınan Feynman, camın ultraviyole ışığı filtrelemesine güvenerek Trinity bombasının bir kamyonun ön camının arkasından patlamasını izledi.
Oppenheimer filminden bir kare…
Julian Schwinger (Nobel Fizik Ödülü – 1965)
Chicago Met Lab’da kısa bir süre çalıştıktan sonra Schwinger, MIT’deki Radyasyon Laboratuvarı’nda radara odaklandı.
Robert Mulliken (Nobel Kimya Ödülü – 1966)
Mulliken, Chicago Üniversitesi Met Laboratuvarı’nda yöneticiydi ve Szilard Dilekçesi’ni imzaladı. Moleküler yörünge teorisine katkılarından dolayı “Bay Molekül” olarak biliniyordu.
Hans Bethe (Nobel Fizik Ödülü – 1967)
Oppenheimer, Bethe’yi Los Alamos’un iç patlama, kritik kütle ve inisiyasyon gibi karmaşık sorunları çözmekten sorumlu teorik bölümünün başına geçmesi için işe aldı. 1990’lar boyunca ve 2000’lerin başında Bethe, Manhattan Projesi’nin hala yaşayan en kıdemli üyelerinden biriydi ve konumunu dünyanın her yerindeki bilim insanlarını yeni kitle imha silahlarının geliştirilmesini ve üretilmesini durdurmaya çağırmak için kullandı.
Luis Alvarez (Nobel Fizik Ödülü – 1968)
Radar araştırmasından Manhattan Projesi’ne geçen Alvarez, hem Chicago hem de Los Alamos’ta çeşitli alanlarda çalıştı. Bayo Canyon’da bir dizi iç patlama testiyle şok dalgalarının etkilerini inceledi. Ayrıca 1980’de Alvarez ve oğlu jeolog Walter Alvarez, tortul katmanlarda alışılmadık derecede yüksek iridyum seviyeleri keşfettikten sonra Dünya’ya bir asteroidin çarptığını ve bunun da dinozorların yok olmasına neden olduğunu öne sürdüler.
James Rainwater (Nobel Fizik Ödülü – 1975)
Rainwater, deneysel fizikçi Chien-Shiung Wu ile birlikte SAM laboratuvarının siklotronunu kullanan bir Columbia Üniversitesi lisansüstü öğrencisiydi. Tezinin gizliliği kaldırıldığı 1946 yılına kadar doktorasını almak için beklemek zorunda kaldı.
Aage Bohr (Nobel Fizik Ödülü – 1975)
Babası Niels Bohr’un asistanı olarak çalışan Aage Bohr, Manhattan Projesi’nin bazı üyeleri için tercümanlık yapmada da etkili oldu.
Val Fitch (Nobel Fizik Ödülü – 1980)
Fitch, Ordunun Özel Mühendis Müfrezesi’ne alındığında henüz 21 yaşındaydı. Trinity test patlatma ekibinin bir üyesi oldu ve zamanlama aparatının tasarımına yardım etti.
Jerome Karle (Nobel Kimya Ödülü – 1985)
Plütonyum kimyasını araştıran Karle, savaş sona erdiğinde X-ışını kristalografi çalışmalarına Washington, DC’deki ABD Deniz Araştırma Laboratuvarı’nda devam etti.
Norman Ramsey (Nobel Fizik Ödülü – 1989)
1943’te Los Alamos laboratuvarına katılan Ramsey, bombayı hedefine ulaştırmanın yollarını araştırdı ve B-29’un onu dahili olarak taşıyabilecek tek ABD uçağı olduğunu fark etti. Ayrıca Tinian Adası’ndaki bombaların montajına da yardım etti.
Joseph Rotblat (Nobel Barış Ödülü – 1995)
Los Alamos’ta James Chadwick ile kısa bir süre çalıştıktan sonra Rotblat, 1944’ün sonlarında Manhattan Projesi’nden ayrıldı. Daha sonra bunun ahlaki nedenlerle olduğunu çünkü Almanların o sırada nükleer silah yapma kabiliyetinin olmadığını söyledi. 1955’te Russell-Einstein Manifestosu’nu imzaladı. Filozof Bertrand Russell tarafından yazılan ve ölümünden kısa bir süre önce Enstinen tarafından da imzalanan belge, hidrojen bombalarıyla yapılacak bir savaşın insan ırkının sonunu getirebileceği uyarısında bulunuyor.
Frederick Reines (Nobel Fizik Ödülü – 1995)
Reines fizik doktorasını 1944’te aldı. Feynman onu Los Alamos’taki teorik bölümdeki grubuna aldı. Savaştan sonra Reines, nötrino araştırmasını yürüttüğü dönem de dahil olmak üzere birkaç yıl Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’nda kaldı.
Roy Glauber (Nobel Fizik Ödülü – 2005)
Glauber, 18 yaşında hâlâ Harvard’da öğrenciyken Manhattan Projesi’ne katılan en genç bilim insanlarından biri oldu. Feynman’la birlikte bombanın kritik kütle hesaplamaları üzerinde çalıştı. Glauber doktora derecesini aldıktan sonra, Oppenheimer ona Institute for Advanced Study’de bir pozisyon teklif etti.