MANİSA (CİHAN)- Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, Meclis Genel Kurulu'ndan geçen iç güvenlik kanunu'nun aslında bir iç güvenlik değil içe kapanma, AKP iktidarının kendi güvenliğini koruma kanunu şeklinde düzenlendiğini söyledi. Bu kanunla Türkiye'nin demokrasinin geriye gittiğini, Türkiye'nin polis devleti haline getirildiğini iddia eden Arslan, polisin yargı yetkisine sahip denetimsiz bir güç haline getirilerek, toplumu koruma kollama görevinden ziyade, siyasi iktidarı koruma işlevi kazandığını kaydetti. Polisin, hiçbir izne gerek kalmadan vatandaşın en ücra, en mahrem yerlerine kadar arama yetkisi kazandığını savundu.
İç Güvenlik Kanunu'nun uzun süredir tartışıldığını hatırlatan Baro Başkanı Arslan, "Uzun süre de Meclis'te tartışıldı. Büyük olaylara sebep oldu ama gerçekten de bunlara sebep olmalıydı." dedi. Bu kanunun ferdî hak ve özgürlükleri kanun korumasından yoksun hale getirdiğini, iktidarın, polisin ve valinin insafına terkettiğini öne süren Ali Arslan, "Burada mülki amire ve polise tanınan hukuk dışı ve olağanüstü yetkilerle birlikte yaşam hakkı, kişi güvenliği, ifade özgürlüğü, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı, özel hayatın gizliliği ve buna buna bağlı bütün hak ve özgürlükler ortadan kaldırılmaktadır. Bütün anayasal güvenceler yok edilmekte, hâkim ve savcı devredışı bırakılmakta, polis yargı yetkisine sahip denetimsiz bir güç haline getirilerek, toplumu koruma kollama görevinden ziyade siyasi iktidarı koruma işlevi kazanmaktadır." diye konuştu. Kanunun yargının yetkilerini vali ve polise teslim ederek, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini yok ettiğini, Anayasa'ya tamamen aykırı olduğunu savunan Arslan, "Ayrıca bağımsız ve tarafsız yargı ilkesine, adil yargılanma ve savunma hakkı ilkesine, Türkiye'nin taraf olduğu ve Anayasa hükmünde olan uluslararası sözleşmelere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına, daha da ötesi kamusal akla ve vicdana tümüyle aykırıdır." dedi. Bu kanunla vatandaşların her an gözaltına alınabileceğini iddia ederek, "Bu konuda hiçbir engel ortada kalmıyor. Polis tarafından istendiği zaman, istendiği şekilde gözaltına alınması söz konusu. Hiçbir izne gerek kalmadan üst aramasına girebilirsiniz. En ücra, en mahrem yerlerinize kadar aranmanız söz konusu. Yine aracınızın detaylı bir şekilde, hiçbir izne gerek kalmaksızın, sizi durduran bir polis tarafından aranması söz konusu. Telefonların yine hiçbir izne gerek kalmadan dinlenmesi söz konusu. Hiçbir işleme gerek kalmadan telefonlarınız, hemen anında dinlenmeye geçilecek. Fişlemek çok kolaylaşıyor. Her an vurulabilirsiniz. 'Dur' ihtarına uymadığınız anda, polis sizi tehlikeli gördüğü anda, yakın şüpheli gördüğünde vurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaksınız. Aracınız, her türlü şekilde kolaylıkla izlenebilir. Valiler, savcıların yetkilerini kullanabilir hale geldi. Savcının haberi olmadan vali tarafından soruşturma açılabilir. Belediyeler tamamen valinin emrine geçiyor." şeklinde konuştu.
Bu düzenlemelerin Türkiye demokrasisini çok geriye götürdüğünü söyleyen Baro Başkanı Arslan, "Hak ve özgürlüklerimizi çok geriye götürüyor. Tabii ki bu yasa Meclis'ten çıktıktan sonraki süreçte, Cumhurbaşkanı'nın onayından geçtikten sonraki süreçte uygulanmaya başladığında yine bu yasanın iptali yönünde ve bu yasanın aleyhinde oluşturulacak kamuoyu ile ilgili çalışmalarımız olacak. Biz Manisa Barosu olarak, İç Güvenlik Kanunu'nu iktidarı güvence altına alma kanunu olarak görüyoruz. Bu anlamda tasvip etmiyor ve onaylamıyoruz." diye konuştu.
'CUMHURBAŞKANI'NA ÖRTÜLÜ ÖDENEK YETKİSİ VERİLEREK ANAYASA ORTADAN KALDIRILDI'
Cumhurbaşkanı'na örtülü ödenek ve istihbarat toplama yetkisi verilmesine de değinen Ali Arslan, "Türkiye'de halk oyu ile cumhurbaşkanı seçimi yapıldı fakat halk oyu ile seçilen Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinde herhangi bir değişiklik olmadı. Dünlerde Cumhurbaşkanı'nın yetkisi ne ise bugünlerde de aynı ama Meclis'te yapılan yasal düzenlemelerle birlikte Cumhurbaşkanı'nın yetkisinde olmayan birçok konuda kendisine yetki aktarımı yapıldığını ve bu anlamda yetkisinde olmayan işleri yapabilmesi için kendisine kaynak sağlandığını görmekteyiz. Tabii ki bu da hukuka uygun değil. Cumhurbaşkanı'nın istihbarat toplama, başka bu tür faaliyetlerde bulunma yetkisi yok Anayasamız'a göre ama ne yazık ki şu anda fiilen Anayasa ortadan kaldırılmış durumda ve fiilen uygulanmıyor. Bu anlamda önümüzdeki günlerde bunun büyük sakıncalarını göreceğimizi düşünüyorum." dedi. CİHAN