Artık bir günah tek kalmıyor

Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz yeni yazısını 'Atık bir günah tek kalmıyor' başlığıyla yayınladı. Yazıda 15 Temmuz sonrasında yaşanan güzel bir olaya da yer yer verdi.
         Hutbe-i Şâmiye’de  bizi kurtaracak Beşinci Çare için Üstad Bediüzzaman şu tesbitlerde bulunuyor: Şer’î İslamî meşveretten aldığım ders budur: Şu zamanda bir adamın bir günahı bir kalmıyor. Bazen büyür, sirâyet eder, yüz olur. Bir tek hasene de bir kalmıyor. Belki bazen binler dereceye yükselebiliyor. Bunun sırr-ı hikmeti şudur:

         “Hürriyet-i şeriyye ile meşveret-i meşrua, hakikî milliyetimizin hâkimiyetini gösterdi. Hakikî milliyetimizin hâkimiyetini gösterdi. Hakikî milliyetimizin esası, ruhu ise İslâmiyet'tir. Ve Hilâfet-i  Osmaniye ve Türk Ordusunun o milliyete bayraktarlığı itibariyle o İslamiyet milliyetinin sadefi ve kalesi hükmünde Arap ve Türk hakiki iki kardeş, o kudsî kalenin nöbettarıdırlar.

         “İşte, bu kudsî milliyetin râbıtasıyla, umum ehl-i İslam bir tek AŞİRET  hükmüne geçiyor. Aşiretin efradı gibi İslâm tâifeleri de birbirine İslâmî kardeşlikle bağlı ve alâkadar olur. Birbirine mânen, lâzım olsa maddeten de yardım eder. Güya bütün İslam tâifeleri nurânî bir silsile ile bağlıdır.

         “Nasıl ki, bir aşiretin bir ferdi cinayet işlese, o aşiretin bütün efradı, o aşiretin düşmanı olan başka aşiretin nazarında müttehem olur. Güya her bir ferd o cinayeti işlemiş gibi, o düşman  aşiret onlara düşman olur. O tek cinayet, binlerce cinayet hükmüne geçer. Eğer o aşiretin bir ferdi o aşiretin mahiyetine temas eden medar-ı iftihar bir iyilik yapsa, o aşiretin bütün efradı onunla iftihar eder. Güya her bir adam, aşirette o iyiliği yapmış gibi iftihar eder.

         “İşte bu mezkûr hakikat içindir ki, bu zamanda, bilhassa 40-50 sene sonra seyyie (kötülük) fenalık sadece işleyenin üstünde kalmaz. Belki milyonlar İslâmî nüfusun hukuklarına tecavüz  olur. Kırk-elli sene sonra çok misalleri görülecek.

         “Ey bu sözlerimi dinleyen bu Emevî Camiindeki kardeşler ve kırk-elli sene sonra Âlem-i İslâm Camiindeki Müslüman Kardeşlerim! ‘Biz zarar vermiyoruz, fakat menfaat vermeye iktidarımız yok, onun için mazuruz.’  diye böyle özür beyan etmeyiz. Bu özrünüz kabul değil. Tembelliğiniz ve ‘Neme lâzım’ deyip çalışmamanız ve “İttihad-ı İslam’ ile İslâmî hakikî milliyet ile gayrete gelmeyişiniz, sizler için gayet büyük bir zarar ve bir haksızlıktır.

         “İşte seyyie, fenalık böyle binlere çıktığı gibi… Bu zamanda hasene yani İslâmiyet'in kudsiyetine temas eden iyilik yalnız işleyene münhasır kalmaz. Belki o hasene milyonlar ehl-i imâna mânen fayda verebilir. Manevî ve maddi hayatın râbıtasına kuvvet verebilir. Onun için ‘Neme lâzım’ deyip kendini tenbellik döşeğine atmak zamanı değil!..

         Hz. Ali Efendimizin dediği gibi, Müslümanlar din kardeşimiz, diğer insanlar da insan kardeşimiz. Hizmet olarak bizim özel vazifemiz de İNSANLIK  KALESİNİN  TAMİRİ…

         Hizmet, elinden geldiği kadar başta Müslüman kardeşleri için gayret gösterirken, bütün insan kardeşleri için de elinden geleni yapmaya çalıştı. Eğitim hizmetlerinin dışında, İslamî grup ve cemaatlerle  olan gayretlerde Amerika’daki Afrika kökenli Amerikan Müslümanlarla olan münasebetlerden bahsetmek istiyorum.

         Şu anda yaklaşık 40 milyon civarında bir nüfusa sahipler. Bunlardan yaklaşık 10 milyonu Müslüman… Bunların içinden de 3,5 milyonu Warisüddin Muhammed cemaatinden. Newark ise büyük çoğunlukla onlardan… 1992’de ilk geldiğimizde orada büyük bir binanın ikinci katında Cuma namazı kılmıştık. İmam ve Hatib’in talim ve tecvidi çok güzeldi. Meğer bu onbir kat ve her katı bin metre kare olan güzel bina satın alınmış ve Suriyeli hocalara teslim edilip “Burada yaşayan topluma hizmet etmeniz için satın alındı. Onlarla müşterek kullanın. Cami olarak, Kur’an Kursu ve okul olarak kullanabilirsiniz. Alt katları zaten gelir getiren değerli dükkanlar. Buyurun hizmet edin!” denilmiş. İkinci katı erkekler  için  mescit yapılmış. Dördüncü katı da hanımlar için mescit yapılmış.

         Şefkat Vakfımız kurulduktan sonra o büyük binanın üçüncü katı da bu vakfa kiralanmıştı. Hapishanelerde vaizlik yapan Abdullatif isminde bir zat vardı. İnternette Risale-i Nurları tanımış, Üstad’a hayran Newarklı bu vaiz, kendisi bizim vakfı ve arkadaşları bulmuştu. Ve bir daha da ayrılmamıştı. O toplumun insanı olduğu için çok iyi tanıyordu. Onun için her meselelerini onunla istişare ediyorlardı. Muhammed Ali Clay’ın vefatının yıldönümünde Şefkat Vakfının binasında onun onuruna bir yemek verilmişti. Onu bütün Müslümanlar severdi. Duyan herkes gelmişti. Arkası geldi. 16 yaşından itibaren Mısır’da okumuş, hafız ve İslam ilimleri tahsili yapmış Emir isminde bir genç de vakıfta çalışıyordu. Warisüddin Muhammed 2008’de vefat etmişti. Onun babasına layık kızı Leyla Muhammed, bu vakfa gelmiş, Emir’in Kur’anını dinlemiş ve “Annem acaba bizden de güzel Kur’an okuyan bir hafız çıkar mı ki, dünya  gözümle görür müyüm” dediği için, Emir’i hasta olan validemin yanına götürmüşlerdi. Dünyalar onun olmuştu. Sonra Prof. Dr. Hamid, Prof. Dr. Yâsin ve Leyla Muhammed dahil bir grupla Bosna ve Türkiye gezisine gideceklerdi. Vakfın başındaki arkadaşı da davet etmişlerdi. 2015’deki bu gezi onlar için Hizmet-i tanımalarına vesile oldu. Onların 15 günde bir neşrettikleri gazetelerinde, bu iki profesör, Bosna’da Burç Üniversitemizde yaptıkları konuşmalar dahil iki defa Hizmeti tanıtıcı yazılar çıktı. 15 Temmuz komplosundan sonra  onların Baş imamları ve 9 imamları ile beraber M. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ziyaretine geldi. “Ben 30 sene önce İncirlik’te Amerikan ordusunda görevli iken 28 beyaz Amerikalının Müslümanlığı tanımasına vesile olmuştum. Adana Müftülüğünden sertifika aldık. 29 kişi olarak bize özel yemekler çıkmaya başladı. Bu durum o zaman Zaman Gazetesinde haber oldu. Şimdi Türkiye’den gelip sizler hakkında menfi konuşanları dinlemiyoruz bile…”  dedi. Daha sonra Teksas İmamları İmam Faruk, Leyla Muhammed  ile yine 2016’da Hocaefendinin ziyaretine gelmişlerdi. Ayrılırken bir mektup bıraktı. Sonra bunun Hocaefendinin 2004-2005’te oturum problemi olunca Amerikalı idarecilere “Bu zata oturum verilmelidir” mealinde yazdığı mektubun fotokopisi olduğu anlaşıldı. Şimdi iki Hizmet arasında çok güzel diyaloglar, samimi münasebetler devam ediyor.  2023 Kasım ayı sonunda Warisüddin Muhammed’in eşi Leyla Muhammed’in annesi vefat etmişti. Hocaefendinin taziye mektubu Cenaze Merasiminde okundu. Cenab-ı Hak bu güzel beraberlikleri devam ettirsin.
17 Eylül 2024 10:30
DİĞER HABERLER