İki yıl önce Almanya‘nın Hanau kentinde düzenlenen ırkçı saldırının yıl dönümünde üst düzey hükümet temsilcilerinin katılımıyla kurbanlar dün mezarı başında anılırken, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser aşırı sağ ile mücadeleye mümkün olduğunca erken başlanması gerektiğini savundu.

Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine konuşan Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi Bakan Faeser, çocuk yuvalarından itibaren bu konuda eğitime ve aydınlatma çalışmalarına başlanması gerektiğine işaret ederek, "Çocuklar ve gençler ayrımcı ideolojilere ilgi duymayacak şekilde güçlendirilmek zorundadır" dedi.

Federal İçişleri Bakanı Faeser, "Bizim, kimin Almanya'ya gelen hangi aileye mensup olduğunun, ten renginin, neye inandığının ve kimi sevdiğinin önemli olmadığını ortaya koyan bir demokrasi eğitimine ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

İki yıl önce 19 Şubat akşamı Hessen Eyaleti’ne bağlı Hanau kentinde, 43 yaşında bir ırkçı Alman, on dakika içinde dördü Türkiye kökenli dokuz kişiyi katletmişti. Hanau’daki bu ırkçı saldırıda, Sedat Gürbüz, Gökhan Gültekin, Ferhat Unvar, Fatih Saraçoğlu, Vili Viorel Paun, Kaloyan Velkov, Hamza Kurtovic, Said Nesar Hashemi ve Mercedes Kierpacz hayatını kaybetti.


Kurban yakınlarının, olayın tam anlamıyla aydınlatılması çağrısı ve hükümete yönelik tepkileri de sürüyor. Katili ilk olay yerinden ikincisine giderken izleyen Vili Viorel Paun'un polisin acil hattını dört kez aramasına rağmen telefona kimsenin çıkmayışı ve bir nargile kafedeki acil çıkış kapısının neden kilitli olduğu, psikolojik hasta olduğu söylenen katilin neden bir silah ruhsatına sahip olduğu gibi pek çok soru hala cevaplanmış değil.

Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser, eleştirilen emniyet güçlerini savunarak, Emniyet birimlerinde büyük çoğunluğun başarılı şekilde görev yaptığını vurguladı. Söz konusu ırkçı saldırının polis için de sarsıcı bir olay olduğuna işaret eden Bakan, böylesi durumlarda hatalar yapılabileceğini ifade etti.
Bütün bunlara rağmen önemli ve belirleyici olanın yaşananlardan ders çıkarıp, kurban yakınları ve mağdurlar ile diyaog kurmak olduğunu ve bu konuda maalesef az adım atıldığını kabul eden Faeser, ailelerle konuştuğunda, onların nasıl bir bürokrasi ile karşılaştıklarını anladığını ve bunun karşısında sarsıldığını belirtti.