33 askerin şehit edildiği olayı aydınlatmaya çalışırken görev yeri değiştirilen dönemin 8. Kolordu Askerî Savcısı emekli Albay İnayet Taş, askerlerin göz göre göre katledildiği düşüncesinde.
- Davanın karakutusu, olayın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen kamuoyunun tatmin olmadığını söyledi.
- "Komutanlığın hiçbir emirine uyulmadığını tespit ettim."
- Emekli Albay Taş: "33 er olayı askerî yargının utanç abidesidir."
PKK tarafından 20 yıl önce 24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl-Elazığ karayolunda şehit edilen 33 erle ilgili yargı sürecinde verilen tartışmalı kararlar ve gelişmeler hâlâ aydınlatılamadı. Katliama yönelik ilk soruşturmayı başlatan dönemin 8. Kolordu Askerî Savcısı emekli Hâkim Albay İnayet Taş, olayın üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen kamuoyunun tatmin olmadığını vurguluyor. 33 er dosyasının karakutusu olarak bilinen Askerî Savcı Taş, saldırıyı ve o dönem yaşananları tekrar hatırlamamak için Elazığ ve Bingöl’e bile gidemediğini aktarıyor.
Zaman gazetesine konuşan Askerî Savcı Taş yaşananları şu şekilde anlatıyor:
“8. Kolordu askerî savcısı olmadan önce 17 yıl askerî hâkim olarak görev yaptım. Bu sebeple hazırladığım iddianameler mahkeme kararı olacak kadar detaylı ve anlaşılır olurdu. 33 askerîn şehit olduğu olayla ilgili ilk bilgiye Kolordu Komutanı Korgeneral Ramazan Özşahin ile orduevinde karşılaştığımızda ulaştım. Bana olayla ilgili sözlü soruşturma emri verdi. Daha sonra ise bu emri yazılı olarak gönderdi. Ben de kendisine karşılaştığımız zaman, o gece güvenlik tedbirlerinin sağlanamayacağı gerekçesiyle sabahleyin olay yerine gidebileceğimizi söyledim. Ertesi sabah Kolordu Komutanı Özşahin ve Mehmet Fikri Karadağ (Ergenekon davası sanığı) ile birlikte birkaç kişiyle olay yerine gittik. Olayla ilgili tüm incelemeleri yapıp delilleri toplayarak soruşturmaya başladım. Bingöl ve Elazığ Jandarma Alay komutanlıklarına gelen istihbarat raporlarında PKK’nın yakın zamanda yol keseceği ve eylem yapacağı bildiriliyordu. Ayrıca muhtemel eylemlerin Bingöl ve Elazığ karayolunda gerçekleşeceği ifade ediliyordu.
Alınan istihbaratların gerektiği şekilde değerlendirilmediğini tespit ettik. Ayrıca terhis olan ve izne giden askerlerin sevkiyatıyla ilgili yayınlanan emirlere bölgedeki sorumlu komutanlar tarafından uyulmadığı ortaya çıktı. Dağıtıma giden askerlerin birliklere topluca gündüz saatlerinde sevk edilmesi, kritik bölgelerde konvoyun ön, arka ve ortasında müstakil hareket edecek araçlara bindirilmiş emniyet timlerinin olması gerekiyordu. Dağıtımda kullanılan otobüs ve şoförlerin birlik komutanları tarafından güvenilir ve tanınmış olmasına dikkat edilmesi gerekiyordu. Ayrıca yayınlanan emirde bir helikopterin de konvoya kep görevi yapacak şekilde havadan destek vermesi suretiyle görevlendirilmesi yazıyordu. Söz konusu komutanlık tarafından yayınlanan emrin hiçbir maddesine uyulmadığını tespit ettim. Askerî Ceza Kanunu’nun 89/1 maddesine göre ‘Büyük zararlar veren emre itaatsizlikte ısrar’ suçundan bölgede görevli komutanlar hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtım.”
HAZIRLADIĞIM İDDİANAMENİN ARKASINDAYIM
İddianameyi hazırladıktan sonra 8. Kolordu Askerî Mahkemesi’nde olayda sorumluluğu olduğunu tespit ettiği subay ve askerler hakkında dava açtığını anlatan İnayet Taş, “Soruşturma ve mahkeme sürecinde baskı gördüm. Ulusal bir gazetede bölgedeki sorumlu komutanlar hakkında dava açmadan önce idari soruşturma açıldığı yönünde haberler çıktı. Bu haberle üzerimde bir baskı kurulmaya çalışıldı. Fakat hiçbirine itibar etmedim. 33 er olayının 1 veya 2 duruşmasına katıldıktan sonra 8. Kolordu Askerî Savcılığı görevimden sağlık sorunlarımdan dolayı ayrıldım. Daha sonra mahkeme sanıklar hakkında memuriyet görevini ihmal suçundan ceza verdi. Ardından Askerî Yargıtay, mahkemenin kararını bozarak dosyayı geri gönderdi. Mahkemede Yargıtay’ın kararına uydu ve sanıklar hakkında beraat verdi.” diyor. Sanıkların ‘Büyük zararlar veren emre itaatsizlikte ısrar’ suçunu işlediğini delillerle kanıtlamasına rağmen beraat ettirildiklerine dikkat çeken Taş, “Bugün de o gün hazırladığım iddianamenin arkasındayım. Bu sebeple 33 er olayı askerî yargının utanç abidesidir.” değerlendirmesinde bulunuyor.