YSK'nın rejimi değiştiren 2017'deki referandumda aldığı “Mühürsüz pusula ve zarflar da geçerlidir” kararı, sandık güvenliği endişesini büyüten unsurların başında yer aldı. Eminağaoğlu, bu konuda YSK'yı bu konuda “derhal bir karar alıp açıklamaya” çağırdı. “14 Mayıs'ta mühürsüz oylar geçerli olamaz” dedi.

Ömer Faruk Eminağaoğlu, eşit yarış ilkesini zedeleyen diğer bir unsurun da partileri hedef alan saldırılar olduğunu belirtti. Bu konudaki endişeyi, “Bu saldırılar konusunda, İçişleri Bakanlığının iç güvenliği sağlamak bir yana, bakanın seçimde aday ve taraf olarak yer alması, kayıtsızlığını da ortaya çıkarıyor. Artan saldırılar propaganda ve siyasi faaliyet ortamının etkin kullanılmamasına yol açıyor. İktidarın sandıktan çıkma olasılığı azalmasıyla saldırıların artma olasılığı arasında paralellik bulunuyor” diye açıkladı.

Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu: İnsanlar tarihte olmadığı kadar sandık güvenliği endişesi taşıyor

Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu, vatandaşın seçim güvenliği konusundaki endişelerini bir bir sıraladı. Babüroğlu, “İnsanlar tarihte olmadığı kadar sandık güvenliği endişesi taşıyor. Eskiden üç bakan istifa ederdi, seçmenin parmağına çıkmayan boya sürülürdü, yabancı seçmen tartışması yoktu” diyerek eski seçimlerden örnekler verdi. “Türkiye seçim sürecinde ve insanlar tarihte olmadığı kadar sandık güvenliği endişesi taşıyor. Bu normal bir durum değil” diyen Babüroğlu geçmiş seçimleri şöyle kıyasladı:

– Eskiden seçim aşamasında; Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları istifa eder ve yerlerine tarafsız bakanlar atanırdı.

– Eskiden özellikle İçişleri, Dışişleri ve Savunma Bakanları iç politika tartışmalarına karışmazlardı.

– Eskiden Cumhurbaşkanı tarafsızdı, iç politikanın dışında kalır ve sigorta rolü oynardı.

– Eskiden oyunu kullanan seçmenin parmağına çıkmayan boya sürülürdü ki tekrar oy kullanmasın.

– Eskiden şehit kanıyla sulanan bu vatanda yabancı seçmen tartışması hiç yoktu.

– Ve eskiden seçim öncesi, liderler medeni bir şekilde birlikte TV'de tartışma programına katılır ve tarafsız sorularla vizyonlarını açıklarlardı. Performanslarını halk görürdü.