Avrupa Konseyi, Türk hakim ve savcıları eğitmek ve Türk adalet sisteminin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uygun kararlar almasını sağlamak için yürüttüğü projelere geçtiğimiz 4 yılda 10 milyon Euro’dan fazla para harcadı. Yüzlerce yargı mensubunun insan hakları konusunda eğitildiği programlara rağmen, Türk yargısı skandal kararlara imza atmaya devam ediyor. Avrupa Konseyi yetkilileri ise istenilen sonuçların elde edilememesinden dolayı Türk otoritelerinden bıkmış durumda.
Strazburg’da bulunan ve Türkiye’nin de 1949’dan beri üye olduğu Avrupa Konseyi, başta Türk hakim ve savcılar olmak üzere Türk adalet sistemi çalışanlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) uygun kararlar alması için yurtiçinde ve yurtdışında milyonlarca Euro’ya mâl olan eğitim programları düzenliyor. Yüzlerce yargı mensubunun eğitildiği programlara 2018’den bu yana 10 milyon Euro’nun üzerinde bir bütçe ayrılırken, Türk yargısı insan haklarıyla bağdaşmayan skandal kararlar almaya son süratle devam ediyor.
Türk yargısı, Avrupa insan hakları standartlarını hiçe sayarak hamile kadınları tutuklayıp ceza evine gönderiyor; yaşlıları, ileri derece kanser hastalarını, felçli hastaları hapishanelerde tutmakta bir sakınca görmüyor.
Cezaevlerinden kötü muamele ve işkence iddiaları gün aşırı gelmeye devam ederken, Türk otoriteleri sessizliğini koruyor. Barolar ise işkence raporlarını yayınlamaya korkuyor. Çok yakın zamanda bir gıda deposuna düzenlenen operasyon varılan noktanın vahametini gösteriyor. Bartın Cumhuriyet Savcısı, yakınları cezaevinde olan veya KHK ile işlerini kaybeden ailelere yardımda bulunan kişileri terörizme yardımdan gözaltına aldırdı.
Kötü muamelenin yasaklanması ve cezasızlıkla mücadele konusunda 20 hakim ve savcıya eğitim verildi. (18-19 Ocak 2019, Ankara)
Avrupa Konseyi’nin en fazla emek verdiği ve bütçe ayırdığı ülkelerin başında gelen Türkiye, harcanan milyonlarca Euro paraya ve düzenlenen onlarca eğitim programına rağmen adalet sisteminin merkezine insan hakları standartlarını oturtmaktan oldukça uzak. Bu da “Türk adalet sisteminin insan hakları perspektifinde geliştirilmesi için yürütülen programlar boşuna mı?” sorusunu gündeme getiriyor. Avrupa Konseyi yetkilileri ise Türkiye’nin adı geçtiğinde bıkkınlıklarını dile getirmekten çekinmiyor.
Her şey insan hakları merkezli bir yargı sistemi için ama…Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Hukukun Üstünlüğü Genel Müdürlüğü’nün İnsan Hakları departmanı, Türkiye’de 2018’den bu yana 4 çaplı eğitim programı gerçekleştirdi. Yürütülen projelerin amacı temel olarak Türk hakim ve savcılarının dahil oldukları davalarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamında insan hakları prensiplerine uygun hareket etmelerini sağlamak olarak belirlendi. Bu 4 proje için ise 10 milyon 590 bin Euro’luk bütçe ayrıldı.
Avrupa Konseyi beklentilerle yüzlerce yargı mensubunu eğitse de başta Adalet Bakanlığı olmak üzere Türk otoritelerinin insan haklarına uyma konusundaki isteksizliği ile yargının bağımsızlığını yitirmiş olması istenilen sonuçların alınmasına engel oluyor. Dolayısıyla, düzenlenen eğitim programları katılan hakim ve savcılar için birer “etkinlik” veya “gezi” olmaktan öteye geçemiyor.
85 hakim ve savcıya kararların gerekçelendirilmesi ve özgürlük ve güvenlik hakkı eğitimi. (11-12 Mayıs, Ankara)
Avrupa Konseyi yetkilileri ise bu koşullar altında hemen olmasa bile orta ve uzun vadede düzenlenen eğitim programlarının meyvesini vereceği kanaatinde.
Programlardan beklentiler neler?Avrupa Konseyi, düzenlenen programlardan elde edilmesi beklenen sonuçlardan bazılarını şöyle sıralıyor:
- Türk yargısının ve diğer mercilerin ceza adaletini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarına uygun olarak yerine getirme konusundaki kurumsal kapasitesinin güçlendirilmesi,
- Türk hukukçuların Avrupa insan haklarını ceza adaleti alanında uygulamak için bilgi ve becerileri geliştirilmesi,
- Hakim ve savcılar ile diğer tarafların kötü muameleye karşı etkin soruşturma konusundaki farkındalıklarının ve bilgilerinin artırılması,
- Türk makamları ve ilgili tarafların, özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğü ile ilgili İnsan Hakları Eylem Planı’nın sonuçlarının daha iyi uygulanması.