Dünya Bankası Kalkınma Ekonomisi Grubu Müdürü Andrew Burns, Avrupa'daki krizin muhtemelen gittikçe kötüleşeceğini ve çok daha ağır bir krize dönüşebileceğini belirterek, ''Özellikle gelişmekte olan ülkelerin buna hazırlıklı olmaları gerekiyor'' dedi.
Dünya Bankası tarafından hazırlanan ''Küresel Ekonomik Görünüm 2012 Kırılgan Dünyada Büyümeyi Yönetmek'' raporunun sunumu için Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nda (TEPAV) gerçekleştirilen toplantıda konuşan Burns, 2012'nin ilk 4 ayında neredeyse tüm dünyada ekonomik aktivitelerin çok güçlü olduğunu bildirdi.
Mayıs ayından itibaren ise bu güçlü aktivitelerin yönünün aşağıya doğru dönmeye başladığını belirten Burns, Avro Bölgesi'ndeki sıkıntıların devam ettiğini, bunun da büyümeyi olumsuz etkilediğini ifade etti.
Gelişmekte olan ülkelerin 2008-2009 küresel ekonomik krizinden toparlanarak çıktıklarını vurgulayan Burns, şunları kaydetti:
''Bu ülkeler, yapısal reformlara odaklanarak, orta ve uzun vadede sürdürülebilir büyümeyi yakalamayı hedeflemelidir. En temel öngörümüz değil ama Avrupa'daki kriz muhtemelen gittikçe kötüleşecek, çok daha ağır bir krize dönüşebilecek. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin buna hazırlıklı olmaları gerekiyor. 'Nasıl daha dengeli politikalar üretebiliriz? ve nasıl 2008-2009'da olduğu gibi tamponlar oluşturarak kendimizi koruyabiliriz?' Bunlara odaklanmalılar.''
Geçen yıl şirketlerin yatırım yapma konusunda daha istekli olduklarını, ancak özellikle bu yılın mayıs ayından itibaren bu isteğin kaybolmaya başladığını vurgulayan Burns, bunun da büyümenin yavaşlayacağını bir göstergesi olduğunu söyledi.
TÜRKİYE TOPARLANMIŞ ÜLKELER ARASINDA
Burns, bu yıl, geçen yılki gibi yüksek büyüme rakamlarının yakalanamayacağını savunarak, 2012'de gelişmekte olan ülkelerin yüzde 5,3, gelişmiş ülkelerin yüzde 1,4 büyüyeceğini, Avro Bölgesi'nin ise yüzde 0,3 oranında küçüleceğini tahmin ettiklerini bildirdi.
Türkiye'nin ise daha istikrarsız bir büyüme performansı sergilediğini dile getiren Burns, buna karşılık Türkiye'de önümüzdeki dönemde yine dünyaya göre güçlü büyümelerin olabileceğini kaydetti.
Andrew Burns, 2013-2014 yıllarında ise Doğu Asya, Pasifik ülkeleri, Latin Amerika'da Güney Asya ve sahra altı Afrika'da az bir büyümenin olacağını, Avrupa'da ve Orta Asya'da ise krizden çok fazla etkilendikleri için toparlanmaların da daha hızlı olacağını ifade etti.
Türkiye'nin ise ''toparlanmış'' ülkeler arasında gösterilebileceğini dile getiren Burns, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da da siyasi krizlerin sona ermesi halinde ciddi sıçrayışların yaşanabileceğini belirtti.
Önümüzdeki dönemde özellikle kısa vadeli borç oranı yüksek olan ülkelerin istikrarsızlığının daha fazla olacağını belirten Burns, işçi dövizlerine bağımlı olan ülkelerin ve turizm ülkelerinin de yaşanacak bir krizde en büyük riski taşıyacak ülkeler olduğunu vurguladı.
Burns, yeni bir ekonomik kriz yaşanırsa gelişmekte olan ülkelerin bundan, gelişmekte olan ülkelerden daha fazla etkileneceğini vurgulayarak, ''Böyle bir kriz kesinlikle daha zor olacak. Çünkü tüm ülkelerin ellerindeki zırhları artık daha az. 2007-2008'de ülkelerin krizle mücadele etmek için ellerinde daha fazla zırh vardı'' diye konuştu.
YAPISAL REFORM GEREKLİ
Dünya Bankası Türkiye Baş Ekonomisti Marina Wes de bu yıl Türkiye'nin yüzde 3 civarında büyüyeceğini beklediklerini bildirdi.
Son iki yıldaki çok yüksek büyümelerin, yüksek cari açığa neden olduğunu ve bunun sürdürülebilir olmadığını vurgulayan Wes, şöyle konuştu:
''Cari açık çok büyük ama bunun en yüksek noktaya ulaştığını, önümüzdeki aylarda düşeceğini tahmin ediyoruz. Bazı alanlarda ise halen endişeliyiz. Türkiye'nin yenilenen bir yapısal reforma ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. İşletme maliyetlerini düşürecek, işgücü piyasasının esnekliğinin geliştirecek çalışmalara ihtiyaç var. Türkiye'nin iç tasarruf oranlarının artırılması gerektiğini de düşünüyoruz. Bu alanlarda gerçekleştirilecek reformlar, Türkiye'nin orta vadedeki büyüme hedeflerini yakalamasına da yardımcı olacaktır.''
ŞUANKİ RİSK KÜRESEL LİKİDİTE BOLLUĞU
TEPAV İstikrar Enstitüsü Direktörü Süreyya Serdengeçti de son 5-6 yıl incelendiğinde küresel krizde toparlanmanın çok uzun sürdüğünün ön plana çıktığını söyledi.
Söz konusu krizde çok fazla ''iniş ve çıkış'' yaşandığını da dile getiren Serdengeçti, ''İşte bu boyut, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri çok fazla etkiliyor. Şu anda bir risk daha karşımıza çıkıyor, o da küresel likidite bolluğu. Normalde bunu olumlu değerlendiririz ama şu anda bu bolluk, çok büyük ve istikrarsız sermaye akışlarına neden oluyor'' dedi.