Avrupa Parlamentosu'ndan çok sert Türkiye raporu hazırlığı

Avrupa Parlamentosu'ndan çok sert Türkiye raporu hazırlığı
Zaman ve Hidayet Karaca olaylarını kınayan AP, Türkiye raporunda da bu konuya bir paragraf ayırıyor.

Zaman’a yapılan baskın ve Hidayet Karaca’nın tutuklanmasını kınayan AP, Türkiye raporunda da bu konuya bir paragraf ayırıyor. AP Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen taslak raporda, mahkeme süreçlerinin en hızlı şekilde neticelendirilmesi ve davalarda uluslararası hukuk standartlarına uyulması isteniyor.

Avrupa Parlamentosu, önümüzdeki hafta onaylanması beklenen yıllık Türkiye raporunu sertleştirdi. Hollandalı Sosyal Demokrat Kati Piri tarafından kaleme alınan rapor taslağı önceki gün AP Dış İlişkiler Komitesi’nde tartışılarak kabul edildi. Siyasi grupların üzerinde uzlaştığı değişiklik önergeleri ile raporun tonu büyük oranda sertleştirildi. Raporun AP Genel Kurulu’nda nihai oylamasının önümüzdeki hafta yapılması bekleniyor. Taslakta en fazla kullanılan kelimelerden biri ‘endişe’.

Uzlaşılan maddelerden ‘katılım’ kelimesinin çıkarıldığı dikkat çekerken, AP milletvekillerinin özellikle basın hürriyeti konusunda son derece sert bir tavır aldıkları görüldü. AKP iktidarı yolsuzlukla mücadele, yargı bağımsızlığı, basın ve ifade hürriyeti, IŞİD’le mücadele, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), polis tutuklamaları, Türk Ceza Kanunu ve polis şiddeti gibi birçok alanda eleştirilirken, Kürt meselesindeki açılımlar ile Suriyeli mülteciler konularında takdir edildi. Taslak, Türkiye’nin Gezi süreci ile başlayan ve 17 Aralık’la hızlanan süreçte demokratik değerlerde önemli geriye gidişler yaşandığını tespit ediyor. AP katılım öncesi mali yardımların temel demokratik değerlere saygıdan geçtiğinin altını çiziyor.

HUKUK VE ADALET ÇAĞRISI

AP, 14 Aralık’ta Zaman’a yapılan baskın ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın tutuklanmasının peşini bırakmıyor. 15 Ocak 2015’te baskınları ‘kınayan’ acil bir karar alan AP, yıllık raporunda da konunun takipçisi olduğunun altını çiziyor. 14 Aralık baskınına bir paragraf ayıran taslak, ‘14 Aralık 2014’te medya mensupları ile gazetecilerin gözaltına alınmasını ve kurumlara yapılan polis baskınlarını kınar’ ifadesini kullanıyor. ‘Hür ve çoğulcu basın’ ile ‘yargı bağımsızlığının’ demokrasinin ‘temel ilkesi’ olduğu belirtilen taslakta; sanıklara isnat edilen iddialarla ilgili net ve şeffaf bilgi sağlanması; sanıkların kendilerine karşı kullanılan delillere ulaşımının temini; davaların hukuk çerçevesinde sürdürülerek iddiaların geciktirilmeden ve makul şüphenin ötesinde delillendirilmesi çağrısı yapılıyor. Rapor, isim vermeden başta Hidayet Karaca ve Zaman Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı olmak üzere basın mensuplarına yönelik davalarda mahkeme süreçlerinin en hızlı şekilde neticelendirilmesi ve davalarda uluslararası hukuk standartlarına uyulması talebini gündeme getiriyor.

Basın hürriyetine ayrılan paragrafta ise iktidarın basına yönelik sindirme tavrı, sosyal medyanın yasaklanması ‘kınanıyor’. İfade ve basın hürriyeti ihlallerinin 17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonlarından sonra arttığını kaydeden taslak, AB Ankara Büyükelçiliği’nin gazeteci davalarını takip etmesini talep ediyor. AP, çok sayıda gazetecinin işini kaybettiğini, oto-sansürün çok yaygınlaştığını, gazetecilere sürekli gözdağı verildiğini tespit ediyor.

YOLSUZLUK SORUŞTURULMADI; DERİN TEESSÜF

17 Aralık yolsuzluk operasyonlarına da geniş bir paragraf ayıran AP raporu, Türkiye’nin 2014 Yolsuzluk Algısı İndeksi’nde 64. sırada yer aldığını, yolsuzluğun arttığına yönelik algıda hızlı bir yükseliş gözlendiğine dikkat çekerek, Aralık 2013’te hükümetin 4 bakanının da aralarında bulunduğu yolsuzluk iddialarına iktidarın ve TBMM’nin tepkisine ‘derinden teessüf’ ediyor. ‘Çok ciddi yolsuzluk iddialarının’ takip edilmediği tespiti yapan rapor, yolsuzluk davalarını takip eden gazetecilere yönelik başlatılan davalarla ilgili endişelerini de gündeme getiriyor. İç güvenlik paketi ile ilgili çok endişeli olduğunu vurgulayan AP, Gezi Parkı olaylarında yaşanan polis şiddetine ilişkin soruşturmaların da sonuçsuz kaldığını hatırlatıyor.

YARGI BAĞIMSIZLIĞINDA ENDİŞE

HSYK’nın yapısını değiştiren düzenlemelerden ‘endişesini’ ifade eden AP, düzenlemelerin hemen ardından çok sayıda hakim ve savcının görevden alındığı ya da yerinin değiştirildiğini vurguluyor. Taslak çok sayıda polis memurunun da tutuklandığını, ihraç edildiğini ya da görev yerinin değiştirildiği tespitinin ardından ‘yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı, etkinliği; kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinde ‘ciddi ve meşru endişelerin’ ortaya çıktığını belirtiyor. Raporun dilinin sertleştirilmesinde Hıristiyan Demokratlar, Liberaller ve Yeşiller Grubu’nun mutabık kaldığı belirtiliyor.

ZAMAN

13 Mayıs 2015 07:15
DİĞER HABERLER