Avrupalı Liberallerin lideri Graham Watson, Başbakan Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ne karşı kullandığı ‘haşhaşi, hain’ gibi ifadelerin nefret söylemi olduğunu belirtti.
- 'Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasındaki gelişmeler Brüksel’de derin endişe takip ediliyor.'
- 'THY uçaklarında Zaman gazetesinin dağıtımının durdurulması saçmalık.'
- 'Erdoğan Brüksel’de AB Liderleri tarafından açık şekilde uyarıldı."
- Türkiye Kopenhag kriterlerine yaklaşmak yerine uzaklaşıyor. Bu Erdoğan'a açık bir şekilde söylendi.'
Graham Watson, “Basına, barışçıl protestoculara ve siyasi muhaliflere karşı saldırılar Türkiye’nin Brüksel’deki dostlarını çok endişelendiriyor.” dedi.
Avrupa Liberal Demokrat ve Reform Partisi Başkanı Graham Watson, AK Parti’nin reform heyecanından eser kalmadığını, 17 Aralık’tan sonraki gelişmelerin de Brüksel’de derin endişe ile takip edildiğini söyledi. 2004-2009 arasında Avrupa Parlamentosu (AP) Liberal Grup başkanlığı yapan ve hâlâ AP milletvekili olan Watson, Erdoğan’ın yolsuzluk operasyonunun arkasında uluslararası güçler ile Hizmet Hareketi olduğu yönündeki tezlerinin inandırıcı olmadığını vurguladı. Hareketin, Erdoğan’ın kullandığı ağır ifadeleri hak etmediğini, bu tarz sözlerin kullanılmasını akıllıca bulmadığını ifade etti.
Samanyolu Haber’de yayınlanan Avrupa Masası programına misafir olan Watson, ‘haşhaşi, hain’ gibi nefret söylemi içeren ifadelerin insanları şiddet eylemlerine sevk edebileceği uyarısı yaptı. Today’s Zaman’ın THY uçaklarında dağıtımının durdurulması ve dağıtılan Zaman adedinin azaltılmasını ‘saçmalık’ şeklinde değerlendiren Watson, kitlelerin bu gazetelere karşı kışkırtılmasını da ‘nefret söylemi’ olarak niteledi.
"ERDOĞAN AÇIK ŞEKİLDE UYARILDI"
Erdoğan’ın Brüksel’de salı günü görüştüğü Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve AP Başkanı Martin Schulz tarafından “açık şekilde uyarıldığını” belirten Watson, “Başbakan bu uyarıları görüştüğü bütün muhataplarından duydu. Kendisine, Türkiye’nin AB’ye girmek için yerine getirmesi gereken Kopenhag kriterlerine yaklaştığı değil, tam tersine bu kriterleri karşılamaktan uzaklaştığına dair endişeler olduğu son derece açık bir şekilde söylendi.” dedi.
"YETKİLİLERİ GÖREVDEN ALIRSANIZ SİZE ÇOK AZ KİŞİ İTİBAR EDER"
Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ne ‘komplocu’ isnadı konusunda da İngiliz Liberal, “Böyle bir komplonun var olduğunu göstermek istiyorsa bunu yapmanın en iyi yolu daha fazla şeffaflık. Şu an yaptığı ise hükümette hiçbir şekilde yolsuzluk olmadığını, bakanlarının ya da bakanların ailelerinden hiç kimsenin yanlış bir şey yapmadığını ve bütün bunların sadece hükümete karşı bir komplo olduğunu söylemek. O zaman bunun delilini görelim. Kusura bakmayın ama bakanlarınıza veya bakanlarınızın ailelerine karşı bu suçlamaları yönelten yetkilileri görevden uzaklaştırırsanız yaptıklarınıza çok az kişi itibar eder.” şeklinde konuştu. Avrupa için Liberaller ve Demokratlar İttifakı (ALDE) Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff da Erdoğan’ın yolsuzlukla alakalı açıklamalarının kendisini ikna etmediğini açıklamıştı.
Kitlesel görevden almalara ilişkin de konuşan Watson, “Erdoğan kendi çevresindeki insanlara suçlamalar yöneltildiğinde masumiyet karinesinden bahsediyor. Aynı masumiyet karinesinin işlerini yapan Türk yetkililere de uygulanması gerekir. Memurların büyük çoğunluğu yolsuzluğa bulaşmamış, hükümete karşı herhangi bir komplonun parçası olmayan, yerine getirmek için maaş aldıkları işleri yapmaya çalışan insanlar.” dedi. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu ve takip eden benzer nitelikli soruşturmalar sonrasında binlerce polisin yanı sıra pek çok hakim ve savcının da görev yerleri değiştirilmişti. Sıra dışı bu tayinler sonrasında soruşturmalar akim kalmıştı.