Avusturya'da seçimleri aşırı sağcı FPÖ kazandı

Avusturya'da dün yapılan genel seçimlerden aşırı sağcı Özgürlük Partisi birinci çıktı. Koalisyon sürecinin sancılı geçmesi bekleniyor.
Avusturya'da Pazar günü yapılan genel seçimlerden aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ) birinci çıktı. Böylece İslam ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı görüşleriyle bilinen parti, ilk kez genel seçimlerde ülkenin en büyük siyasi gücü haline geldi.

DW Türkçe'nin haberine göre Özgürlük Partisi, parlamentonun alt kanadı Ulusal Konsey için yapılan seçimlerde oy oranını güçlü bir şekilde artırarak resmi olmayan geçici sonuçlara göre yüzde 28,8 oy aldı. Partinin oy oranı 2019'daki seçimlerde yüzde 16,2 olmuştu.

İktidardaki muhafazakar Avusturya Halk Partisi (OVP), yüzde 26,3 oy oranıyla tarihi bir yenilgi almasına rağmen hükümet kuruluş sürecinde kilit rol oynayacak. Parti Sebastian Kurz döneminde 2019'da yüzde 37,5 oya ulaşmıştı.

Sosyal demokrat SPÖ ise yüzde 21,1 oy oranıyla üçüncü sırada yer aldı. Parti lideri Andreas Babler, seçim sonrasında yaptığı açıklamada, FPÖ'ye karşı bir ittifak kurmak için görüşmelere açık olduğu mesajını verdi.

Yüzde 9,2 oy alan liberal NEOS partisinin de üçlü bir koalisyon kurulması durumunda koalisyonda yer alması olası.

Şu an iktidardaki ÖVP'nin küçük koalisyon ortağı olan Yeşiller'in oy oranı ise yüzde 13,9'dan yüzde 8,2'ye geriledi.

Hükümet kurma süreci sancılı geçebilir
Seçimlerin ardından taraftarlara hitap eden FPÖ lideri Herbert Kickl, "Tarih yazdık" dedi. FPÖ'nün iktidara hazır olduğunu belirten Kickl, tüm partilerle görüşmeler yürütmek istediğini, "ellerinin herkese açık olduğunu" belirtti.

Ancak partinin hükümet kurabilmesi için koalisyon ortaklarına ihtiyacı var ve diğer partilerin FPÖ ile ortaklığa sıcak bakmamaları nedeniyle hükümet kurma sürecinin sancılı geçmesi bekleniyor.

ÖVP, FPÖ ile koalisyona kapıyı tam kapatmamasına rağmen, parti lideri Kickl ile iş birliğine yanaşmıyor. Ancak Hollanda örneğinde olduğu gibi Kickl'ın kendini hükümet dışında tutması da muhtemel görülmüyor. Hollanda'da 2023 sonbaharındaki seçimleri kazanan aşırı sağcı Geert Wilders, kendisine yönelik boykotlar nedeniyle hükümet kurulmasının önünü açabilmek için kenara çekilmişti.

Gözler Cumhurbaşkanı'nda
Daha önce FPÖ'nün olası seçim zaferine karşı endişelerini ifade eden Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen'in hükümeti kurma görevini FPÖ'ye verip vermeyeceği de kesin değil.

Bellen bu konuyu açıkta bırakarak önümüzdeki haftalarda Ulusal Konsey'de temsil edilen tüm siyasi partiler ile görüşmeler yürüteceğini ve ne tür çoğunluklara ulaşılabileceğini istişare edeceğini kaydetti.

"Şu an çözümler ve uzlaşılara varmak gerekiyor" diyen Cumhurbaşkanı, hükümetin kuruluşunda liberal demokrasinin temellerine riayet edilmesine önem vereceğini vurgulayarak bu temel ilkeler arasında hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, insan ve azınlık hakları, medyanın bağımsızlığı ve AB üyeliğini saydı.

Avusturya'da şimdiye kadar geleneksel olarak cumhurbaşkanları, hükümeti kurma görevini hep seçimlerden çıkan en güçlü partiye vermişti. Ancak Anayasa'da yazılı bu tür bir kural da bulunmuyor.

Kampanyalarda iltica ve siyasal İslam öne çıkmıştı
FPÖ'nün seçim kampanyalarının odak noktalarından biri, iltica politikaları olmuştu. Hükümetin iltica politikalarını sert bir şekilde eleştiren FPÖ, "Avusturya'yı bir "kale" haline getirmek, ilticayı kat'i bir şekilde durdurmak ve siyasal İslam'ı yasaklamak gibi vaatlerle dikkat çekti.

Seçim sonuçlarıyla, Avrupa'da aşırı sağın seçim zaferlerine Avusturya da eklenmiş oldu. Macaristan'da Başbakan Viktor Orban liderliğindeki Fidesz partisi uzun yıllardır iktidarda yer alırken İtalya'da 2022'de Giorgia Meloni''nin İtalya'nın Kardeşleri partisi, Hollanda'da 2023'te Özgürlük Partisi iktidara gelmiş, Almanya'da da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) eyalet seçimlerinde önemli başarılar kazanmıştı.
30 Eylül 2024 09:37
DİĞER HABERLER