Aydın Doğan'ın borcu hiç bitmeyecek...

Medyadaki bazı AKP yandaşları racon kesmeye devam ediyor..
Erdoğan'ın açıklamalarına rağmen Medyadaki AKP yandaşları racon kesmeye devam ediyor.. En son TGRT'deki bir programda Cem Küçük ve Fuat Uğur Doğan Holdingi dolayısıyla Aydın Doğan'ı hedef alan açıklamar yaptı.  Doğan Holding kısa açıklamsında  Cem Küçük ve Fuat Uğur'u mahkemeye vereceğini açıklasa da bir sonuç çıkacağından pek te emin değil... 


Ekonomist Semih Ardıç TR724.com'da kaleme aldığı yazıda Medyasını AKP ve Erdoğan'ın emrine veren medya patronlarının halini kaleme aldı.. 


Aydın Doğan, medya grubunu Saray’ın emrine vermesine rağmen başının üzerinde Demokles’in kılıcı mütemadiyen sallanıyor. Muhabirinden yazarına onlarca gazeteciyi işten attı, yayınlarda Saray ve hükûmeti rahatsız etmek şöyle dursun iktidar yanlısı gazete ve televizyonları aratmayacak bir teslimiyeti izhar etti. Moda tabirle o da ‘havuza daldı’.

Hürriyet gazetesi ile Akşam, Akit, Milliyet, Güneş, Habertürk, Sabah, Star, Takvim, Türkiye ve Vatan gazeteleri arasında fark kalmadı. Kanal D’den İrfan Değirmenci’nin referandumda ‘hayır’ diyeceği için nasıl kovulduğunu duymayan kalmadı. CNN Türk, isim hakkını kullandığı CNN International ile logo haricinde hiç bir benzerliğe sahip değil.

Objektiflik, tarafsızlık ve çok seslilik CNN Türk’ün kapısından içeri giremiyor. Unutmuş olabilir. Ahmet Hakan’ı öldüresiye dövenler serbest bırakıldı. Abdurrahim Boynukalın, Hürriyet’in cam çerçevesini indirmenin mükafatını milletvekilliği ve Gençlik Bakanlığı’nda yardımcılık koltukları ile aldı. Doğan Grubu da izzetle ölmeyi değil cellatına gülümsemeyi tercih etti.

MAFYAYA HAS METOTLARA MUHATAP OLSA DA SES ÇIKARMIYOR

Hadd-i zatında Aydın Doğan ne kadar didinirse didinsin iktidar sahiplerine yaranamıyor. Bazen imalı bazen doğrudan mesajlarla ayağını denk alması isteniyor. Hukuk dipsiz kuyuya atılırken çok matah bir iş yapılıyormuş gibi Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri, Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’a mutlak destek verdiği ve Darbe Tiyatrosu’nun medya ayağında gönüllü vazife yaptığı için mafyaya has metotlara muhatap olduğunda sesini çıkaramıyor. Birlikte inşa ettiler bu rejimi.

‘Mal canın yongası’ diyebilirsiniz. Her açıdan teslimiyetin bunun gibi muhtelif sebepleri olmakla beraber, Doğan’a bakan veçhesi ile mevcut tablo Erdoğan ve mabeynin elinde kullanışlı bir aparata dönüşüyor. Durduk yere diş gösterilmiyor Aydın Bey’e.

ŞANTAJ ARŞİVİNDE MUHAFAZA EDİLEN DOSYALAR

Maziden peşine takılan hâdiselerden yakasını kurtaramıyor. Mesut Yılmaz gibi devrin başbakanları ile kurduğu imtiyazlı münasebetlerin kendisine ve ailesine sağladığı servetin hesabının görüleceğini hissettiği anda telaşa kapılıyor. Hukuk cari olsa kim ne diyorsa gider, mahkemede ispat eder ve mevzu kapanırdı. Varsa cezasını çekerdi, yoksa aklanırdı.

Gelin görün ki tıpkı bugün olduğu gibi Türkiye’de devletin muvakkat sahipleri, hukukun tabii seyrinde işleyişi yerine netameli mühim kimselere ait dosyaları şantaj arşivinde tutuyor. Aydın Doğan’ın da uykularını kaçıran bazı dosyalar da o arşivde muhafaza ediliyor. Hal-i hazırda iktidar lüzumlu gördüğü vakitlerde her birini sopa olarak kullanılıyor.

POAŞ VE KÂĞIT DOSYALARI PEŞİNİ BIRAKMIYOR

Şantaj arşivinde neler mi var? Mesela Petrol Ofisi’nin (POAŞ) özelleştirildiği 1999’dan itibaren Doğan Grubu ile İş Bankası arasında tesis edilen bazı işlemlerde bazı usûlsüzlükler yapıldığına dair Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) murakıplarının hazırladığı raporlar hayli yer kaplıyor.

Kredinin tahsisatından zarar eden şirketin kârlı şirketle birleştirilmesinden akaryakıt kaçakçılığına kadar onlarca iddia var POAŞ dosyasında. Bu dosya bir senedir İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde muhakeme ediliyor. Aydın Doğan, kızı Hanzade Doğan Boyner ve İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince’nin aralarında bulunduğu sanıklar hakkında 23 sene hapis cezası talep ediliyor.

Diğer dosyaya gelince… Doğan ailesi POAŞ’ta olduğu gibi bu dosyada da vergi kaçırmakla itham ediliyor. İthamlar bununla mahdut değil. ‘Kâğıt ithalatı vasıtası ile küçük yatırımcıyı zarara uğratmak’ ithamı da var. SPK raporuna göre hisseleri Borsa İstanbul’da işlem gören Hürriyet Gazetesi’nin kâğıt ithalatı, Doğan’ın damadı Mehmet Ali Yalçındağ’ın dış ticaret şirketi üzerinden piyasanın çok fevkinde fiyatlarla yapılmış. Bu yüzden de Hürriyet hissesi alan küçük yatırımcı zarara uğratılmış.

ERDOĞAN, DOĞAN’IN AÇIĞINI İSTİSMAR EDİYOR

Her iki dosyanın teferruatında yakın tarihi aydınlatacak tapeler, rüşvet pazarlıkları olduğu söyleniyor. Diğer dosyalar hiç açılmasa bile Doğan’ın sadece bu iki davadan ceza almadan yakayı kurtaramayacağını bilen Erdoğan’ın adaletin geç de olsa tecelli etmesi gibi bir derdi yok. Doğan’ın açığını tek adamlığını perçinlemek için kullanıyor. Hizmet Hareketi’ne mensup on binlerce kişiye çektirdiği acıların fazla duyulmaması, bahaneyle 965 şirkete el konulduğunun bilinmemesi için Doğan Medya’dan daha fazla kıvraklık bekliyor.

Daha ziyade mafyaya yakışan şantaj ikliminin kalıcı hale gelmesinde en az Doğan kadar Turgay Ciner’in, Ferit Şahenk’in, Nihat Özdemir’in, Ahmet Çalık’ın, Ethem Sancak’ın, Fettah Tamince’nin, Ahmet Albayrak’ın, Mücahid Ören’in ve Erdoğan Demirören’in de pay sahibi olduğunun altını çiziyorum.

VATANDAŞIN MAĞDURİYETİ KİMİN UMURUNDA

Teslimiyetçi medya patronları, kendilerine verilen rolü unuttuğunda Saray muhataplarına anlayacakları lisanla hatırlatmada bulunuyor. Bazen Erdoğan kürsüden bizzat kendisi dile getiriyor, racon kesiyor. Bazen de medyadaki kalemşorlarını ve televizyonlarda tuttuğu kadrolu yorumcuları harekete geçiriyor.

İhlas Finans’ın 450 milyon dolar borcunu 16 senedir binlerce mudiye ödemeyen Mücahid Ören’in gazetesi Türkiye’de Doğan Grubu’nu hedef gösteren yazılar dikkat çekiyor. Yücel Koç’un ağır hakaretlerle dolu yazısının mürekkebi kurumadan Cem Küçük aynı minvalde satırlarla Aydın Doğan’a ‘haddini bil’ mesajı verdi.

AYDIN DOĞAN’A YENİ BİR DAVA MI AÇILACAK?

Küçük’ün, “Aydın Doğan’ı zıplatan bir olay var ki, işte o henüz yargıya intikal etmedi.” ifadesi kirliliğin geldiği noktayı ele veriyor. Madem böyle bir suç var savcılar niye dava açmıyor? Doğan’ın ya da avukatlarının haberinin olmadığı bir kovuşturma safahatından Küçük’ün nasıl haberi olabiliyor?

Üstelik bunlardan haberdar olduğunun anlaşılması için şu teferruatı bile paylaşıyor: “O olay Aydın Doğan’ın Hürriyet’in İzmir’deki arsasını 7,5 milyon dolara satıp bunu KAP’a 5,5 milyon dolar olarak bildirmesi ve geri kalan 2 milyon doları da bir iş adamından Samsonite Bavul ile Kıbrıs’ta bir kumarhanede açıktan teslim alması olayıdır. Bu olayda iki ayrı suç işlenmiştir. Birincisi açıkça devletten vergi kaçırılmıştır. İkincisi halka açık bir şirketin hissedarları dolandırılmıştır. Bu mevcut hukukumuza göre doğrudan kayyum sebebidir ve tutuklama gerektiren katalog suçtur.”

HÜRRİYET, TMSF’YE GEÇER!

Ekranlardan gazetecileri, işadamlarını hedef olarak gösteren Küçük olacakları da yazmış: “Hürriyet Gazetecilik halka açık bir şirkettir ve kanunda çok açıkça yazmaktadır ki, hissedarlar dolandırıldığı an o şirkete kayyum atanır ve TMSF’ye geçer.

O konuda bazı resmî belgeleri de yakında yayınlayacağım. Ayrıca o şirketin o suç olan imzayı atan yönetim kurulu da belli. Kısacası DEVLET karar verdiği an Hürriyet gazetesine kayyum atanması ve Doğan Holding’in Boydak Holding hâline gelişi bir dakikalık iştir. Sadece 1 dakika… Öte yandan adaletin geciktirilmesi de asla doğru değildir. Çünkü adalet, DEVLET kavramının temelidir.” Devleti büyük harflerle yazmış ki Doğan işin ciddiyetini idrak etsin.

Ne tarafını düzelteceksiniz bu rezaletin. Hukuk gitmiş, ihkak-ı hak tecessüm etmiş. Arkası kuvvetli olan dediğini yaptırıyor. Kimse de bu türedilere ‘artık yeter’ diyemiyor.

ORTA YOL BULURLAR

Akın İpek’in, “Hodri meydan! Tek kuruş kara para bulsunlar, hepsini onlara bağışlayacağım.” sözlerindeki istiğna haline bir bakın, bir de Cem Küçük’ün tehditlerine tek kelime ile cevap veremeyen Aydın Doğan’a bakın.

Doğan’dan bir Akın İpek bir Hacı Boydak çıkmayacağına göre bundan gayrı cesur yürekli bir çıkış beklemek hayal olur. Mafyanın tabiri ile bir orta yol bulup anlaşılırlar. Saray’ın yolladığı ‘acilen yapılacak işler’ tamimi harfiyen yerine getirilir.

Birbirlerinin gıyabında sövüp sayarlar, yüz yüze geldiklerinde sahte gülücük dağıtırlar. Bu sefer orta yolun ne olacağını üç vakte kalmaz ibretle seyrederiz… Aydın Doğan o mesajı aldı ve kendisi, ailesi ve medyası hakkında gereğini yapacaktır, kimsenin tereddüdü olmasın.
31 Ağustos 2017 12:04
DİĞER HABERLER