Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'le ilgili kararı için "Kabul etmiyorum, saygı da duymuyorum." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini değerlendiren Antalya Barosu Başkanı Alper Tunga Bacanlı, "Bu kararlar emsal karar niteliğindedir. Mesela siz de burada bir gazetecilik faaliyeti sebebiyle, farklı isnatlarla tutuklanırsanız ve hakkınızda davalar açılırsa AYM'nin bu emsal kararı gereği mahkemelerin sizi de tutuklamaması, tutuklandıysanız tahliye etmesi gerekir. AYM bir ölçü koymuş." dedi.
Türkiye'nin en büyük dördüncü barosunun başında bulunan Alper Tunga Bacanlı, beğenmese de beğense de herkesin AYM'nin kararına saygı duymak zorunda olduğunu söyledi. Yüksek mahkemenin 'son derece isabetli' bir karar verdiğini kaydeden Bacanlı, yerel mahkemelerin de AYM'nin kararına uymamak gibi 'bir lüksü' olmadığının altını çizdi. Bacanlı, kararın tanınmaması ya da direnilmesi yönündeki ifadeler için, "Bunlar gayr-ı hukuki laflar. Politik ve siyasi amaçla söylemiş laflar." dedi.
AYM'ye bireysel başvuru hakkının, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde AK Parti iktidarı tarafından verildiğini hatırlatan Bacanlı, "O zaman AYM'ye vermiş olduğunuz bireysel başvuru hakkını kaldırın, AYM'nin böyle bir yetkisi olmasın. Kişiler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitsin. Ülke de yüzbinlerce lira tazminat ödesin. Bu asla kabul edilemez. Hoşumuza gitse de gitmese de ki ben olumlu olduğunu ifade ediyorum, bu karara saygı göstermek zorundayız. Bugün bu mahkemenin kararına saygı duymazsanız, yarın o mahkemenin adaletine muhtaç olmayacağınızın garantisi yok." ifadesini kullandı.
"Bu kararlar emsal karar niteliğindedir. Mesela siz de burada bir gazetecilik faaliyeti sebebiyle, farklı isnatlarla tutuklanırsanız ve hakkınızda davalar açılırsa AYM'nin bu emsal kararı gereği mahkemelerin sizi de tutuklamaması, tutuklandıysanız tahliye etmesi gerekir." diyerek, AYM'nin 'bir ölçü' koyduğuna işaret eden Bacanlı, yüksek mahkemenin kararıyla işini yapan gazetecilere 'devlet sırrını ortaya çıkarma, casusluk yapma' ithamında bulunulmasını kabul etmediğini ve bunları gazetecilik faaliyeti içinde gördüğünü kaydetti. Bacanlı, "Demek ki AYM ne diyor? Gazetecilik faaliyeti içinde yapılan yayınlar bu tip bir suçlamaya konu edilemez. AYM'nin bu ve benzeri konularda verdiği kararlarlar emsal niteliğindedir. Yani her mahkeme, önüne gelen her somut olayda, bu olayın AYM'ye taşınmasını ve sadece o olaya özgü karar verilmesini beklememelidir. Sadece bunun için söylemiyorum. AYM'nin ortaya koyduğu özellikle tutukluluk meselesine ilişkin ilkeleri bütün mahkemeler gözardı etmemelidir, gözönüne almalıdır. Sadece AYM değil, AİHM'nin de ortaya koyduğu, kişi hak ve özgürlükleri temelinde birçok esas var. Bu esaslara uygun olarak yargıçlar hareket etmelidir." diye konuştu.
Alper Tunga Bacanlı, kararla ilgili değerlendirme yaparken şu noktaya vurgu yaptı: "Adil olmak yetmiyor, aynı zamanda adil görünmek zorundasınınz. Siyasilerin ortaya koymuş oldukları, çok üst makamda bulunanların ortaya komuş olduğu tavırlar neticesinde başlayan işlemler artık tarafsız olmaktan çıkıyor. En azından kamuoyu nezdinde adil görünmüyor. Ülkemizin Cumhurbaşkanı bir takım şahıslara karşı siyasi söylemlerde bulunup, bunun akabinde kısa süre sonra savcılar harekete geçip, bu işler dava konusu yapılıp, o insanlar içeri atıldığında, artık bu dosyaların esası konuşulmuyor. Çünkü tarafsız görünmüyor. Temel sıkıntımız bu."
Cihan CİHAN