Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), MİT TIR'ları haberleri sebebiyle 92 gündür tutuklu bulunan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül' hakkında verdiği ‘hak ihlali' kararı hukuk ve iletişim hocalarından da tam not aldı. Mahkemenin, vermiş olduğu kararla gazeteciliğin suç sayılamayacağını tescillediği vurgulandı.
AYM'nin kararında basın özgürlüğü vurgusu yapılmasını çok önemli bulduğunu belirten DSP Genel Başkan Yardımcısı, hukuk profesörü Hikmet Sami Türk, basın özgürlüğünün, bir ülkede demokratik rejimden söz edilebilmesi için olmazsa olmaz bir unsur olduğunu söyledi. Mahkemenin büyük bir yanlışı düzelttiğini dile getiren Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri de “Dündar ve Gül'ün, gazetecilik yaptıkları için tutuklu kaldıklarını ispatlayan bir karar oldu.” dedi. Basın Konseyi eski genel sekreteri ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vedat Demir ise kararın, Türkiye'de ifade hürriyeti adına bir umut ışığı olduğunu vurguladı. Zaman'da yayınlanan AYM'nin özgürlükçü kararıyla ilgili görüşler şöyle:
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk: Basın özgürlüğü, bir ülkede demokratik rejimden söz edilebilmesi için olmazsa olmaz bir unsurdur. AYM'nin kararında basın özgürlüğünü vurgulaması çok önemli. Çünkü basın ve haber alma özgürlüğü demokrasinin gereğidir. Dilerim ki devam eden yargılamada da aynı doğrultuda bir karar verilir. Ayrıca bu süreçte AYM, bireysel başvuru yoluyla birçok kimseyi özgürlüğüne kavuşturdu. Can Dündar ve Erdem Gül belki bundan yararlanan ilk gazeteciler oldular.
UMARIM BERAAT GEREKÇESİ OLUR
Doç. Dr. Ceren Sözeri: Karar çok sevindirici. Basın ve ifade özgürlüğüne, Anayasa'nın 26. ve 28. maddelerine vurgu yapılması çok önemli. Karar, Dündar ve Gül'ün gazetecilikten yargılandığını ispat ediyor. Bu anlamıyla da emsal oluşturabilecek bir karar. Umarım beklediğimiz gibi çıkar ve diğer gazeteciler için de önce tahliye sonrasında beraat gerekçesi olur.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN UMUT IŞIĞI
Prof. Dr. Vedat Demir: Hukukun, iktidarın güdümüne girdiği, muhaliflere karşı baskı ve intikam aracı olarak kullanıldığı bir ortamda AYM'nin verdiği özgürlükçü karar çok büyük önem taşıyor. Fikir ve ifade hürriyetinin teminat altına alınmadığı bir ülkede demokrasiden bahsedilemez. Karar, Türkiye'de ifade özgürlüğü adına umut ışığı oldu. Karara uygun olarak diğer tutuklu gazetecilerin de serbest bırakılması hukuk önünde eşitlik prensibinin icabıdır.