Anayasa Mahkemesi, cezaevinde olan Can Atalay'ın bireysel başvurusunu bugün karara bağlayacak. Raportör, "Can Atalay’ın hakları ihlal edildi" şeklinde rapor hazırladı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi davasında aldığı 18 yıl hapis cezası kesinleşen TİP Hatay Milletvekili
Can Atalay'ın bireysel başvurusunu bugün (12 Ekim) görüşecek.
Görüşmede milletvekili yasama dokunulmazlığına istisna getiren Anayasa'nın 14. maddesini eleştiren AYM'nin Ömer Faruk Gergerlioğlu kararındaki bu içtihadını sürdürüp sürdürmeyeceği belli olacak. Toplantı öncesinde başvuruya ilişkin çalışmasını tamamlayan AYM raportörü de raporunda, Can Atalay'ın haklarının ihlal edildiği yönünde görüş bildirdi.
Yargıtay durma kararı vermedi
Can Atalay, cezaevinde tutuklu bulunurken 14 Mayıs seçimlerinde TİP'ten Hatay milletvekili seçildi. Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay'ın yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye edilmesi talebini reddetti. Daire, 28 Eylül 2023 tarihinde Osman Kavala, Can Atalay, Mine Özerden, Çiğdem Mader, Tayfun Kahraman'ın cezasını da onadı.
Yasama dokunulmazlığı tartışmasına kim ne diyor?
Peki, Can Atalay'ın davasında da gündeme gelen yasama dokunulmazlığı tartışmasına yargı organları nasıl bakıyor?
Yasama dokunulmazlığı, Anayasa'nın 83. Maddesinin ikinci fıkrasında, "Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis'in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14'üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya, Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır" şeklinde düzenlendi.
Bu maddede yasama dokunulmazlığına getirilen istisna ise "Anayasa'nın 14. Maddesindeki durumlar" ifadesiyle yer aldı. Yani bu maddeye göre, seçilmeden önce Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında bir suç işleyen kişi, daha sonra milletvekili seçilse de yasama dokunulmazlığından faydalanamıyordu. "Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması" başlıklı maddede, bu hükmün ayrıntısı şöyle yer alıyordu:
"Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir."
Gergerlioğlu davası neydi
Gergerlioğlu, Kocaeli'nde terör örgütü propagandası yapmak suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası almış, karar kesinleşmeden HDP'den milletvekili seçilmişti. Ancak Yargıtay 14. Ceza Dairesi, milletvekili olmasına karşın Gergerlioğlu'nun yargılamasını durdurmamış ve cezasını onamıştı. Kararda, Anayasa'nın 14. Maddesi kapsamında suç işleyenlerin Anayasa'nın 83. maddesindeki yasama dokunulmazlığından yararlanamayacağı savunulmuştu. Kesinleşen kararın 17 Mart 2021'de TBMM Genel Kurulu'nda okunmasıyla da Gergerlioğlu'nun milletvekilliği düşmüş ve HDP'li vekil cezaevine konulmuştu.
Gergerlioğlu AYM kararıyla Meclis'e döndü
Ancak Anayasa Mahkemesi, 1 Temmuz 2021 tarihinde başvuruyu görüşerek Gergerlioğlu'nun seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, kararın bir örneğinin de mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması ile yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Mahkeme, AYM'nin kararına uyarak yargılamada durma kararı verdi ve böylece Gergerlioğlu yeniden Meclis'e milletvekili olarak döndü.
Yargıtay AYM içtihadına uymadı
Ancak Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay kararında Anayasa Mahkemesi'nin bu içtihadına uymadı. Can Atalay'ın, bir plan dâhilinde yürütülen kalkışma hareketinin başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında faaliyetlerinin bulunduğu savunulan kararda, Atalay'ın Gezi Parkı eylemleri sürecinde yaptığı paylaşımlar ve eylem çağrıları ile şiddet olaylarının tırmanmasına neden olan Taksim Dayanışması'nı yöneten ve yönlendiren kişilerden olduğu savunuldu.
Sanığın dosya kapsamındaki eylemlerinin, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu kapsamında kaldığı belirtilen kararda, bu suçun Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında yer alması ve soruşturmasına seçimden önce başlanmış olması dikkate alındığında, Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca yasama dokunulmazlığından faydalanamayacağı kaydedildi.
Kararda ayrıca Yargıtay tarafından devletin birliği ve ülke bütünlüğü aleyhine veya Anayasa'nın öngördüğü siyasal düzeni değiştirmeye yönelik suçların, Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında kabul edildiği ifade edildi.
Peki şimdi ne olacak?
15 üyeli Anayasa Mahkemesi, yarın Can Atalay'ın başvurusunu görüşecek. AYM raportörü, AYM'nin daha önce Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Leyla Güven kararlarını anımsatarak, Can Atalay'a yönelik ihlal görüşü hazırladı. AYM, toplantı sonunda ihlal kararı vermesi durumunda yerel mahkemeden şunları isteyebilir:
"Yeniden yargılama işlemlerine başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması ve ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması, başvurucunun hükümlü statüsünün sona erdirilmesi, yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi."
Bu durumda ise AYM kararına ilişkin TBMM Başkanlık Tezkeresi'nin TBMM Genel Kurulu'nda okunmasıyla birlikte Can Atalay yeniden milletvekili sıfatı kazanacak.