Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşmanın 4. celsesi öncesi açıklamalarda bulundu. Ateş, "Büyük bir güce sahip bu karanlığın konuşsam da konuşmasam da beni ve herkesi öldürebileceğine ikna oldum. Bu yüzden bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum. Ölürsem de benimle gitmesini istemiyorum." dedi.
Gerçek Gündem'de yer alan habere göre eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın ilk duruşmasının 4. celsesi bugün.
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, duruşma öncesi açıklamalarda bulundu.
Ayşe Ateş, şunları söyledi:
Duruşma salonunda yaşananları günlerdir sessizce izliyorum. Avukatımız dışarıya atılıyor, izleyenler salondan kovuluyor. Mahkeme heyetinin mükellefiyeti buradaki müştekileri, sanıkları, tanıkları tek tek dinlemek, anlatılanları kayda geçirmek, beyanlardan yola çıkarmak soruşturmanın genişletilip genişletilmeyeceğine karar vermek. Fakat gidişat hiç öyle değil. Kovuşturmanın genişletilmemesi için bir irade gösteriliyor. Soru sormamız engelleniyor. Ne sorsak 'dosyayla ilgisi yok' deniliyor. Nasıl yok, niye yok? İfadem orada, açın bakın.
"TUTUKLU ŞAHISLARIN İFADELERİNİ SABIRLA DİNLEDİK"Tutuklu şahsın bir iki saat hayat hikayesini anlatmasını dinledik, biri mermi dedi, öbürü alttan girdi üstten çıktı dedi, ayak dedi, bacak dedi, diğeri unuttum dedi, şifremi unuttum dedi, diğeri ise şifremi vermek istemiyorum dedi. Devlete iftira atıldı, daha önceki savcılar hedef tahtasına konuldu. Mahkeme heyetini etki altına almak için yoğun bir çaba sarf edildi. Sabırla dinledik. Bir yandan da mevcut savcı hakkında belirli bir kesim tarafından sosyal medyada 'bu nasıl iddianame, savcı ne yapmak istiyor' diye yazılıp çizilmeye başlandı.
Diğeri ise ne dedi biliyor musunuz? Tüm raporlar ortada olmasına rağmen 'Sinan Ateş'i ben öldürmedim, yanındaki Selman öldürdü' dedi. Sayın başkan da bunu dinledi. Hatta dosyadaki hiçbir belge ve bulguyla uyuşmayan katil beyanlarını kanun kabul edip sosyal medyada aklama mahkemeleri kuranlar oldu.
"AKLI OLAN HERKES SİNAN'I KİMİN, NASIL ÖLDÜRDÜĞÜNÜ KAMERA KAYDINDA GÖRDÜ"Vicdanı bir kenara bırakıyoruz. Aklı olan herkes izlediğinde Sinan'ı kimin, nasıl öldürdüğünü gördüğü kamera kaydı mevcutken, biz 3 gündür bu zırvaları dinledik. Peki, kamera kaydında ne var? İzlemeyenler, anlamayanlar için bir daha anlatıyorum. Kiralık katil arabanın arkasından çıkıyor, silahını Sinan'ın vücuduna doğrultup üst kısmına doğru ateş ediyor. Sinan ne ayağından vurulan insanın refleksini veriyor ne de başka bir hamlede bulunuyor. Sadece bilinci kapalı bir şekilde yere düşüyor ve hareketsiz kalıyor. Yere düşen bir insan eğer ayağından vurulduysa bir refleks vermez mi? Hiçbir tepki göstermez mi? Bu akıl ve mantık dışı ifadelerle saçma sapan zırvaları bize 3 gündür dinletiyorlar. Sinan düşerken kiralık katil Eray Özyağcı, Selman'ı da vuruyor. Selman can havliyle kaçıyor ve kaçarken eli silahına gidiyor. Elini beline atıyor. Bunlar kamera kaydında çok net görünüyor. Kiralık katil devam ediyor. Sinan'a tekrar ateş ediyor. Sinan'ı etkisiz hale getirip kaçıyor. Selman geri döndüğünde ise Sinan'ın cansız bedeniyle karşılaşıyor ve dizlerinin üstüne çöküyor.
"DURUŞMADA CANİLERİN BİZE YAŞATTIKLARINI ANLATACAĞIM"Bugünkü duruşmada vereceğim ifadede sanıkların yaptığı gibi katillerden karton kahraman çıkarma hikâyelerini değil, Sinan hayattayken yaşadıklarımızı, Sinan’ın bana anlattıklarını, canilerin bize yaşattıklarını anlatacağım. Hem de hiçbir ismi pas geçmeden. Tıpkı ilk gün hastanede savcıya verdiğim ifadede yaptığım gibi. O günden sonra yakın arkadaşlarım bana “Ayşe, bu isimleri söyleme. Seni de yaşatmazlar. Sen, Sinan’ın sana söylediği alt kademedeki isimleri ver. Diğerlerini devlet ortaya çıkarır.” dediler. Ölmekten, öldürülmekten, çocuklarımı bir de annesiz bırakmaktan korktum.
"BİLDİĞİM HİÇBİR ŞEYİN SIR KALMASINI İSTEMİYORUM"Bugün ölümü göze almadım. Burada, sosyal medyada ve TV ekranlarında ortaya konulan tabloyu gördükten sonra yargıda, emniyette, medyada, sosyal medyada, yeraltı dünyasında bu kadar güce sahip bu karanlığın konuşsam da konuşmasam da beni öldüreceğine ikna oldum. Bu yüzden bildiğim hiçbir şeyin sır kalmasını istemiyorum. Müdafiler duruşmada bu siyasi cinayetin Pensilvanya’da kurgulandığını, senaryosunu da Mustafa Özcan isimli şahsın yazdığını iddia ettiler. İddiaya göre ben de onlara hizmet ediyormuşum. Bu; MHP ve Ülkü Ocaklarına karşı yapılan bir kumpas girişimiymiş.
Böyle arsızlık, böyle kurnazlık tarih boyunca görülmemiştir.
Sinan Ateş’e ölmeden önce Ülkü Ocakları ve MHP yöneticileri tarafından sosyal medya üzerinden yöneltilen tehditler, edilen hakaretler, atılan iftiralar orada dururken arkadaşları aynı odaklar tarafından saldırılara maruz kalmışken deliller de aynı merkezi işaret ederken kocamın katilini nerede arasaydım?
"CAMBAZA BAKMAYACAĞIZ, KATİLLERDEN GÖZÜMÜZÜ AYIRMAYACAĞIZ"Sinan’ı CHP’liler mi tehdit etti, arkadaşlarına DEVA Partililer mi saldırdı, dostlarına İYİ Partililer mi elçi gönderdi, ofisinin önüne Zafer Partililer mi bir araba adam yolladı? Şimdi müdafiler diyorlar ki senaryoyu Mustafa Özcan yazıyor. Yok Pensilvanya, yok bilmem ne! Bu ne cüret, bu ne aymazlık, bu ne kurnazlık? Hiç heveslenmesinler, hiç sevinmesinler. Cambaza bakmayacağımızı, katillerden gözümüzü ayırmayacağımızı da bilsinler.
"CEZASIZ KALAN HER SUÇ FAİLİNİ AZGINLAŞTIRIR"Buradan bütün siyasetçilere, sanatçılara, iş insanlarına, esnaflara, emeklilere, ev hanımlarına; bu aziz milletin her bir ferdine seslenmek istiyorum:
Gözünüzü bu davadan ayırmayın. Çünkü Türkiye’nin göbeğinde güpegündüz işlenen bu siyasi cinayetin üzeri örtülür, bu dosya karartılırsa namlunun size, bir yakınınıza, çocuğunuza dönmemesi için ortada bir sebep kalmaz. Unutulmamalıdır ki hesap sorulmayan her cürüm yeni zulümlere davetiye çıkarır. Cezasız kalan her suç, failini azgınlaştırır. Son olarak şunu da ifade etmek istiyorum:
Eğer bugün Sayın Başkan, ifademi böler, bunların duruşmayla ilgisi yok derse ifademi siz değerli basın mensupları önünde aziz milletimize seslenerek vereceğim.