Gazeteci Ayşenur Aslan, Türkiye'de hükümetin muhalif sesleri susturmak baskılarını artırdığını, ekonomik olarak da baskılar uyguladığını söyledi.
Dün Strasbourg'da düzenlenen tutuklu gazetecilerle dayanışma gecesine katılan Arslan, Koza-İpek Medya Grubu'na yapılan operasyonu şöyle değerlendirdi: "Cemaate mensup olabilirler. Ama hukuk devletinden söz ediyorsak dünyanın hiçbir yerinde cemaatin televizyon ve gazetelerine yapılanlar izah edilemez. Gittiler, bastılar, kapattılar, yayını durdurdular. Önce susturup ardından da el koydular."
Zaten sayıları bir avuç olan muhalif gazetelere olağanüstü baskılar yapıldığını ifade eden Arslan, "Cumhuriyet'e reklam engelleniyor, ulusal havayolu şirketi THY'ye alınmıyor." dedi.
"ÜLKEDE FİKRİ SOYKIRIM YAŞANIYOR"
2015'te mahkum olan gazeteci sayısının 10 kat arttığına dikkat çeken Arslan, gecen sene 348 gazetecinin işsiz kaldığını, bunların arasında Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Başkanı Kadri Gürsel'in de olduğunu söyledi. "Can ve Erdem'i diğer tutuklu gazetecilerden ayıran konu, doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın suç duyurusu ile başladı bu serüven. İddianamede şikayetçi olarak iki isim geçiyor. Erdoğan ve MİT müsteşarı. Sahiden iddianamede delil yok. Ülkede fikri soykırım, gazeteci soykırımı var." ifadelerini kullandı.
Ayşenur Arslan, MİT TIR'ları ile ilgili belgeleri daha önce yayınlayan Aydınlık gazetesine dava açılmadığına da dikkat geçti.
Ayşenur Arslan, Türkiye'de yeni söylem ve eylem biçimleri bulmak zorunda olduğunu da sözlerine ekledi. CİHAN