Ayyakkabı nasıl seçilmeli?

Ayyakkabı nasıl seçilmeli?
Kaldırımların sırdaşı, yükümüzü çeken ayakkabılar. ‘Çok şükür ayaklarımız var’ dedirten vefalı yol arkadaşları…
“İyi bir yatağınız, iyi bir ayakkabınız varsa gerisini dert etmeyin.” der büyüklerimiz. Çünkü insan ömrünün yarısı yatakta, geri kalan diğer yarısı da ayakkabının içinde geçer. İyi bir ayakkabıyı da ancak iyi bir usta yapar. 

Teknoloji geliştikçe ne o ayakkabılar kaldı, ne de o ustalar. Her şeye rağmen ayakta kalan ustalarsa, biliyor ki kendileriyle birlikte yok olup gidecek bu meslek. İlkokulda okurken ayakkabı tamirciliğine başlayan 58 yaşındaki Zarif Narin, teknolojinin gelişmesiyle birlikte ayakkabı yapmanın oldukça kolay, ancak tamiratının zor olduğunu söylüyor. Bu mesleğe başlama serüvenini anlatan Narin, İstanbul’a geliş hikayesini ise şöyle aktarıyor. “ İlk mesleğe Erzurum da ilkokulda okurken başladım. Hem okula gittim hem de ayakkabı ustasının yanında çıraklığa başladım. Orada molla usta diye bir usta vardı. Burada çıraklık yaptıktan belirli bir süre sonra eniştem in yanında çalışmaya başladım imalatta. O da İstanbul’a gidelim dedi. 16 yaşında geldik ve bir daha gitmedim burada kaldım, o günden beri İstanbul’dayım.” 

Ayakkabı tamirciliğinin büyük bir fedakarlık istediğini belirten Narin, Bu mesleği herkesin yapamayacağını ifade ediyor. “Bu mesleğe birçok insan büyük bir hevesle girer ama yapamaz ve hemen çıkar.” diyen Narin, konuşmasını şöyle sürdürüyor. “Biz de bir girdik çıkamadık, bu sektörden. Bir işi yaparken onu seveceksin, sevdiğin zaman herhangi bir problem yok. Bende bu işi severek yapıyorum. Sevmesem yapamam. Çünkü emek isteyen bir meslek bu.” 

Daha sonra mesleki sıkıntılardan da bahseden Narin, en çok ise ayakkabıyı tamire bırakıp ta yapıldıktan sonra almaya gelmeyen müşterilerinden mustarip olduğunu aktarıyor. 

Bu mesleğinde ölmeye yüz tuttuğunu belirten Narin, çırak yetişmediğini, özellikle genç neslin bu işi utanılacak bir meslek olarak görüp bu işi yapmak istemediğini vurguluyor. Ayakkabı tamircisi olmaktan hiçbir zaman utanmadığını dile getiren Narin, en çok ta bazı müşterilerinin bir taraftan bu mesleği küçümsemesi, bir taraftan da ayakkabılarını tamir için bırakmasına anlam veremediğini belirtiyor. Böyle müşterilerinin işini yapmadığını belirten Narin, tepkisini şöyle dile getiriyor. “Müşteri tamirciye ayakkabısını tamir ettirmeye geliyor, ben onun ayağına giydiği ayakkabıyı alıyorum, gerekirse elimi sokuyorum içine. O müşterinin bana daha çok saygı duyması gerekmez mi. Ama bu küçümsemeyi anladığım zaman bazen de yapmadığım bile oluyor.” 

Müşteri potansiyelinin daha çok bayanlar olduğunu anlatan Narin, erkeklerin az ayakkabılarının olduğunu bundan dolayı da parayı bayan müşterilerinden kazandığını anlatıyor. Gelen bayanlarında en çok topuklu ayakkabılar getirdiğine dikkat çek Narin, bazı müşterilerinin özel ayakkabı yaptırdığına da dikkat çekiyor. Daha sonra eşiyle nasıl evlendiğini de anlatan Narin, yaşadığı olayı şöyle anlatıyor. “Eşimle evlenmek için istemeye gittiğimizde kayınpeder mesleğin var mı diye sordu. Ayakkabı tamircisiyim deyince tamam dedi. En azından köşe başına bir tezgah açsa en azından evini geçindirir eşini aç bırakmaz dedi ve kızını verdi. Birçok ayakkabı tamircisinin imalatta çalıştığını belirten Narin, ayakkabı imalatında çalışan bir çok kişinin, emekli olunca ayakkabıcı olmanın hayalini kurduğunu söyledi. Bu mesleği çırak yetişmeden ayakta tutan en önemli unsurun da, imalatta çalışanların hayali olduğunu söyleyen Narin, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını bu mesleğinde ölüp gideceğine üzülüyor. 

CİHAN
02 Nisan 2016 11:14
DİĞER HABERLER