Babacan: Türkiye hukuk devleti olmazsa ekonominin ilerlemesi zorlaşacak

Babacan: Türkiye hukuk devleti olmazsa ekonominin ilerlemesi zorlaşacak
Ekonomi eski Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Aydın iş dünyasıyla kahvaltıda buluştu. Türkiye gerçek manada hukuk devleti olmazsa ekonominin ilerlemesinin zor olduğunu belirten Babacan, "Yargı, ülkenin şiddetle reforma ihtiyacı olan bir alan. Niye? Çünkü eğer Türkiye Cumhuriyeti gerçek anlamda bir hukuk devleti olmazsa, Türkiye'nin ekonomisinin ilerlemesi zorlaşacak. Türkiye'nin, orta gelirli bir ülke olmaktan yüksek gelirli bir ülke seviyesine çıkması da mümkün olmayacak. Hukukun olmadığı ülkelerde yine zenginler oluşur ama ülke topyekûn zenginleşemez. Türkiye'nin topyekûn zenginleşmesi için mutlaka ve mutlaka gerçek anlamda bir hukuk devleti olmamız lazım. Bunun için de yargı reformu stratejimiz son derece önemli. Yargımızın tarafsız olması lazım, bağımsız çalışması lazım. Hakimlerimizin karar verirken evrensel hukuk ilkeleri, Anayasa, yasalar ve hür vicdanları doğrultusunda karar vermeleri lazım. Hiçbir yapının, adı paralel yapı olsun, ne olursa olsun, hiçbir dış gücün, dış etkinin yargı üzerinde hakim olmaması lazım, baskı kurmaması lazım. Mutlaka hukuk bazında ama evrensel hukuk standartlarında çalışan bir yargı olmalı. Yani insanlarımızın, 'Ben Türkiye Cumhuriyeti yargısına teslim olurum, oradan çıkacak karara da saygı duyarım, güveniyorum.' diyebilmesi lazım. İşte bu, en önemli reformlarımızdan bir tanesi. Eğer bunu gerçekleştiremezsek, zaten Türkiye'ye yurtdışından gelen yatırımlarla ilgili son birkaç yıldır zayıflık söz konusu. Son birkaç yıldır, kendi yatırımcılarımız özellikle sanayi yatırımları konusunda biraz daha tereddütlü davranıyor. Bu sorunlar çözülmezse, daha da büyürse Türkiye'nin ekonomik geleceğini karartacak kadar önemli, mesele bu." dedi.

Hasmahal'de AK Partililer, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasına seslenen Başbakan Yardımcısı Babacan, "Dünya ekonomisiyle ilgili son gelişmelere şöyle bir bakacak olursak, 2008-2009 krizi hala tam anlamıyla çözülmüş değil. Belki krizin en büyük ve en derin noktası geride kaldı ama hala normalleşme çabası olduğunu görüyoruz. Hele hele gelişmekte olan ülkelere baktığımızda son birkaç yıl, gelişmekte olan ülkelerin daha olumsuz etkilendiği bir dönem oldu. Rusya, bu yıl ekonomisi küçülen, daralan bir ülke. 150 milyar dolarlık sermaye kaçışının yaşandığı bir ülke. Yani gelişmekte olan ülkelerin geneliyle ilgili sıkıntılar var. Türkiye de o grupta, gelişmekte olan ülkeler grubunda. Türkiye, bir ateş çemberiyle sarılmış durumda adeta. Güneyimizde jeopolitik risklerin olduğu, kuzeyimizde büyük ekonomik risklerin olduğu bir ateş çemberi. Bütün bu zorluklara ve sıkıntılara rağmen Türkiye, geçen sene yüzde 2,9'luk bir büyüme oranını yakaladı. Bu yıl da inşallah yüzde 3 civarında bir büyüme yakalayacağız. Bütün bu sıkıntılara rağmen bakıyoruz, Türkiye'de otomobil satışları gayet iyi gidiyor. Konut satışlarında geçen seneye göre artış var. Beyaz eşya satışları da geçen senenin üzerinde seyrediyor. Çok şükür ekonomimizin çarkları dönüyor ama o arzu ettiğimiz o büyüme oranlarına ulaşmakta da güçlük çekiyoruz. Bütün bu tabloya baktığımızda, Türkiye'nin makroekonomik temel değerinin hala sağlam olduğunu görüyoruz. G20 ülkelerinden, en düşük bütçe açığına sahip birkaç ülkeden birisiyiz. Geçen yıl bütçemiz yüzde 1,10 açık verdi, bu yıl da yaklaşık 1,3 açık veriyor. Gelecek sene için Meclis'e gönderilen bütçenin açığı yüzde 0,7. Yüzde 1 bile değil, yani Türkiye'de mali disiplin var. Devletin gelir gider dengesi kurulmuş durumda." şeklinde konuştu.

Ülke ekonomisi için eskiden bütçe açıkları ve kamu borcunun en önemli risk alanı olduğunu ancak bugün bu durumun ortadan kalktığını aktaran Ali Babacan, "Türkiye'nin üç tane sağlam temeli var; sağlam bir bütçe, finans sistemi ve enflasyon; yani para politikalarında belli bir istikrarın yakalanması. Türkiye'nin bu üç konuda temelleri sağlam ancak sıkıntılarımız da jeopolitik sorunlar, yani Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada meydana gelen güvenlik riskleri, Türkiye'nin kendi içinde son dönemde oluşan siyasi belirsizlik ve özellikle PKK terör örgütünün oluşturduğu riskler. Üç tane sağlam temelimiz var ama kısa vadeli diyebileceğimiz üç tane de önemli sorunumuz var. Önemli olan, önümüzdeki dönemde bu üç problemle alakalı yapmamız gereken konular. Bunlarla ilgili belirsizlikler azaldıkça Türkiye'nin ekonomisi, daha yüksek büyüme oranlarına ulaşacaktır. Türkiye'nin genel güven ortamı da kuşkusuz daha iyi bir noktaya doğru gidecektir. Eskiden siyasi bir belirsizlik olduğunda hemen başka güç odakları hareketlenirdi, hemen siyaset dışı çözümler aranmaya başlanırdı. Hemen böyle bir asker konusu, darbe konu fısıldanmaya başlardı; 'Siyaset çözüm üretmiyor, başka yerlerde çözüm arayalım.' Çok şükür artık o günün Türkiye'si bitti. Bugün Türkiye, çözüm arayacaksa yine siyaset içerisinde arayacak. Türkiye için diyorlardı ki, 'Türkiye Rusya'laşıyor.' Türkiye'nin Rusya'laşmadığı da son seçimde ortaya çıktı." dedi.

Terör konusuna da değinen Babacan, "Diyorlar ki ateşkesmiş, şuymuş buymuş. Böyle bir şey olmaz. Devletin her zaman silahlı gücü olur ama demokratik bir ülkede silahlı terör örgütü olamaz, öyle 'ateşkes' diyemez. Silahlar bırakılıncaya kadar, o silahlar betona gömülünceye kadar, bunlar şu ya da bu şekilde etkisiz hale getirilip ya da ülkemizi terkedene kadar bu mücadele önümüzdeki dönemde de devam edecek." diye konuştu.

Siyasi istikrarın, ekonomik istikrarın temeli olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Babacan, "Siyasi istikrar zemini güçlü olmayınca ülkede nasıl bir ekonomik program uygularsanız uygulayın, hattâ elinizde ne kadar doğal kaynak, ne kadar hazır para olursa olsun ekonomik istikrarı sağlamak güç olur. Özellikle iş dünyamızda şunu da ara ara duyuyoruz, hakim bir görüş değil ama, 'Acaba koalisyon daha mı iyi olur?' Bazen tek parti hükümetiyle böyle otoriterleşmeyi, keyfiliği, hukuksuzluğu birleştiren bir algı oluşturma çabası da var ama bu çabalar, bu algı doğru değil. Hem tek parti hükümeti olunması önemli, öte yandan da Meclis'te çoğunluğu sağlayan bir partinin veya hükümetin mutlaka çoğulcu bir hükümet, vatandaşların tümünü kapsayan, herkesi kucaklayan bir hükümet olması da o derece önemli." ifadelerini kullandı.

Ali Babacan'ın programına AK Parti Aydın İl Başkanı Ömer, sektör temsilcileri ve diğer partililer katıldı. Konuşmaların ardından program, basına kapalı olarak devam etti. CİHAN
24 Ekim 2015 14:09
DİĞER HABERLER