Babacan, basın mensuplarıyla yeni yasama yılını değerlendirdiği bir sohbet toplantısı düzenledi. Babacan ekonomi, yerel seçimler ve Anayasa dahil birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Ali Babacan, İsveç'in NATO üyeliği konusunda parlamentoda DEVA Partisi'nin 15 milletvekiliyle hangi yönde oy vereceğine ilişkin soru üzerine, buna o gün geldiğinde, Türkiye'nin güvenlik beklentisine nasıl yanıt verildiğine göre karar vereceklerini vurguladı.
Babacan, "Prensip olarak NATO’nun genişlemesine destek veriyoruz. Ancak müttefiklerin de haklı güvenlik kaygılarımızı dikkate almasını bekliyoruz. Meclis açılışı adeta bir demokrasi şöleni olması gerekirken sabah bir terör eylemiyle uyandık. İktidar, İsveç’in NATO üyeliği karşısında terörle mücadelede işbirliği, ABD’nin F-16 satışları ve Türkiye’nin AB süreciyle ilgili talepler ortaya koydu. Samimiyeti ölçecek imkan bizim elimizde yok, İsveç terörle mücadelemizde gerekenlerin ne kadarını yaptı bilmiyoruz. İstihbarat birimlerimiz ‘İsveç gerekeni yaptı’ derse, bu bizim için önemli bir husustur. F-16 meselesi çok önemli. F-35 projesinin dört ortağından biriyken, bu alanda 1.4 milyar dolarlık yatırım yapmışken bugün yalnız F-16’yla yetinmek çok üzücü. Bir an önce bu sorunu çözüp ilerlemek gerekiyor. İttifak ruhuna uygun bir şekilde bunların hemen verilmesi gerekiyor. Biz iktidarda olsaydık direkt F-35 isteriz" diye konuştu.
Babacan, dış politika açısından "Dışarıda düşman çok diyerek içeriyi konsolide edecek bir tutum sergilendi. Politika bile denilmiyor çünkü bu bir politika değil, sadece Erdoğan'ın şahsi tutumu. Yani bu S-400'lere 2,5 milyar dolar para verdiklerini kendileri açıkladılar. Kapalı kutuda duruyor. Kutunun kapağını açtığın anda ilave yaptırım riski var. Kaybet kaybet yani. Ahmet gidiyor, Mehmet geliyor ama Erdoğan değişmedi. Tüm bakanların metal yorgunluğu var, bir kişinin yok, nasıl oluyor?" yorumunda bulundu.
"Türkiye hukuk yoluna girmezse ekonomi çözülmez"Başbakan Yardımcılığı döneminde ekonomideki başarıyı tek başına ekonomi politikası ile değil AB'ye üyelik bakış açısıyla atılan hukuki adımlarla sağladıklarını söyleyen Babacan, 28 Mayıs sonrasında 100 günlük mevcut hükümet açısından ekonomide iyileşme olmasını şüpheli gördüğünü kaydetti. Mevcut hükümet açısından "dış politika ve dış güvenlik politikası alanlarında içim biraz daha rahat" diyen Babacan'ın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan yönetimine olumlu mesaj vermesi dikkat çekti.
"Türkiye gerçek bir hukuk devleti olma sürecine girmez ise ekonomi maalesef düzelmeyecek" diyen Babacan, ekonomide çözüm reçetesinde ilk şart olarak Merkez Bankası bağımsızlığını güvence altına almak ve bunun için "Merkez Bankası Başkanı beş yıllığına göreve getirilir" yasal düzenlemesi gerektiğini söyledi.
Babacan, "Kural tanımayan bir yönetim başlı başına bir öngörülebilirlik sorunu oluşturuyor. Merkez Bankası şimdi ayda bir faiz artırıyor. Sadece faiz artırmak enflasyon sorununu çözmez. 'Gelecek ay da artıracağım' diyor ama acaba öyle mi? Cumhurbaşkanını bu sabrı nereye kadar sürecek, bunu hiç kimse bilmiyor. Kanunda Merkez Bankası bağımsızlığını garantiye alan bir madde olacak ki, o zaman söylenene inanalım. Şimdi Merkez Bankası arka kapıdan döviz satmaya devam ediyor. 2001’den 2015’e kadar Merkez Bankası 8 milyar dolar döviz satışı yaptı. 2019’dan bu yana, hani ‘128 milyar dolar’ diyorduk ya, 4 yılda 250 milyar doları geçti. Döviz kuru piyasada kendi dengesini bularak oluşmuş bir kur mudur? Yoksa Merkez Bankası arka kapıdan döviz satarak mı kuru burada tutmaktadır? Bunu bilmek bu milletin hakkı" dedi. Bu noktada Babacan ekonomi reçetesinde ikinci şartını "Arka kapıdan değil dövize müdahale şeffaf olmalı ve Merkez Bankası ile Hazine arasındaki protokol iptal edilmeli" diye açıkladı.
Devamında Babacan, ekonomide iyileşme için gerekli başlıkları; "Hukuk devleti ilkesiyle yapısal reformlar hayata geçirilmeli, TÜİK'in verilerinin hükümetten bağımsızlığı sağlanmalı, BDDK'nın finansal düzenlemeler konusunda somut adımlar atılmalı ve AB süreci üyelik standartları çerçevesinde yürütülmeli" şeklinde sıraladı.
"Anayasa'ya 'istemezukçu' değil ama samimiyet testiyle yaklaşacağız"DEVA Genel Başkanı Babacan, TBMM'de gündeme taşınacak yeni Anayasa hazırlığı ile ilgili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üçüncü kez seçildiğini vurgulayarak, Erdoğan'a bir kez daha seçilme hakkı tanıyacak bir ek madde gibi düzenlemeyi kabul etmeyeceklerini açıkladı. Babacan, "İlke olarak bir kişinin bu kadar uzun süre görevde kalmasının son derece yanlış olduğunu düşünüyoruz. Artık bu ülkede değişim zamanı geldi" dedi
Babacan, AKP'nin yıllardır hukuk alanında samimiyet testini geçemediği ve artık muhafazakar kesim için değil seküler hayat tarzı için endişe duyulduğuyla ilgili sorulara, "Şu da bir gerçek ki evet, mevcut Anayasa’ya uymuyorlar, 'Yeni Anayasa olsa ne, olmasa ne' denebilir. Bunu Meclis'te bir komisyon eliyle yapalım derlerse biz buna katkı veririz. Bu bizim demokratik sorumluluğumuz, o yüzden peşin hükümlü bir şey söylemek istemiyorum.Tam demokrasi, şeffaflık, denge kontrolü. Bunlar çok çok önemli. Bu konularda gerçekten mevcut durumdan daha ileriye götürecek, samimi bir adım olursa, onu biz iyi niyetle değerlendiririz. Bir de şu var, samimiyeti görmemiz lazım. Gerçekten samimi mi yoksa bu bir siyasi oyun mu? Ülkenin gündemini işgal ederek enflasyon, hayat pahalılığı, fakirleşme gibi diğer sorunların üstü mü örtülüyor? Bunu görmemiz lazım" şeklinde yanıt verdi.
Babacan, "Biz muhafazakar kesimin haklarının kaybıyla ilgili konularda ne kadar hassas isek, kendini seküler olarak tanımlayan vatandaşlarımızın hayat tarzına müdahaleyi de bir o kadar tehlikeli görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Ali Babacan, "Sistemin adından ziyade kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı gibi başlıklara odaklanıyoruz. Bunların en güçlü biçimde dillendirildiği sistem ise bugün parlamenter sistem" dedi.
DEVA Partisi yerel seçimlerde ne yapacak?Ali Babacan, "Yerel seçimlerde 50+1 gerekmiyor ki. Yerel seçimde dinamikler çok farklı, tamamen adaylara bağlı" diyerek, DEVA Partisi teşkilatında ittifak ile değil parti adaylarıyla seçime girme talebi olduğunu söyledi.
Babacan, "Türkiye genelinde kendi ismimiz ve kendi adaylarımızla seçime girme kararı aldık. Tüm teşkilatlarımız adaylarla ilgili çalışmalarına ivedilikle başladı. Komisyonlar kuruyoruz, adaylarla konuşacaklar, sohbet edecekler. Dışarıdan isimler önerilirse onlarla görüşmeler olacak" dedi.