Evli ve iki çocuk annesi olan 43 yaşındaki M.K., bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce evlerinin önündeki bahçeyi temizledikten bir hafta sonra vücudunun ısırıldığını hissetti. Karınca ya da sinek olabileceğini düşünerek banyo yapıp kıyafetlerini değiştiren M.K.’nin vücudundaki ısırılma hissi bir türlü geçmedi. Dr. Aşkım Tüfekçi Çukurova Devlet Hastanesi’ne giden M.K.’ye doktor uyuz teşhisi koydu. Doktor ilaç verip bir hafta sonra geçmezse yine gelmesini istedi. Ancak M.K. ilaçları kullanmasına rağmen rahatsızlığından kurtulamadı.
M.K. vücudu ısırıldığında o bölgeyi kaşıdığında sinek larvalarının çıktığını fark etti. Bunu bir kabın içine koyup sakladığında larvanın siyah sineğe dönüştüğünü gördü. M.K. bunun üzerine bir cildiye doktoruna giderek larvaları ve sineği gösterdi ancak doktora bunların vücudundan çıktığına inandıramadı. Doktor larvaların da deri parçası olduğunu ya da ip olduğunu söyleyerek kadını ruh sağlığı hastanesine yönlendirdi.
Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne giden M.K. bir çare bulamayınca başka bir doktor tarafından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne yönlendirildi. Burada yapılan incelemede kadına "miyaz" yani sinek hastalığı teşhisi konuldu. Ancak tedavi yönünde bir adım atılamazken, bu hastalığın atlarda görüldüğü belirtildi.
Bunun üzerine M.K. veteriner hekime giderek sinekten kurtulmak umuduyla hayvan ilaçları kullandı. Ancak kaşıntı ve çıkan sinek larvalarından bir türlü kurtulamadı. Doktorlardan çare bulamayan kadın ısırılma yüzünden günde 1 saat uykuyla ayakta durup sürekli banyo yapmaya başladı. Vücudundaki ısırılmadan kurtulmak için karbonat, kireç, mazot, benzin, yanık yağ ve çam ağacı tozuyla bile banyo yaptı ancak, hala vücudunun kaşınmasına neden olan rahatsızlıktan kurtulamadı.
"TIKIR, TIKIR HER YERİMİ ISIRIYORLAR"
M.K. sineklerin her yerini ısırdığını ifade ederek, "Bana kimse inanmıyor. 1.5 yıl önce bahçeyi temizledim ondan sonra hayatım karardı. Ben bundan kurtulmak istiyorum. Ama doktorlar bana deli muamelesi yapıyor. Ben deli değilim" diyerek gözyaşlarına boğuldu.
Sineklerin vücudunu sürekli ısırdığına dikkat çeken M.K. şöyle devam etti:
"Isırılan bölgeyi ovalıyorum o zaman larva olarak çıkıyor sinekler. Tabi ovaladığım için canlı çıkamıyorlar. Zaten larva döneminde oldukları için sineğe benzemiyorlar. Ama yıkandığımda saç diplerime tutunuyorlar, o yüzden saçlarımı sürekli sıfıra vurduruyorum. Duş aldığım zaman süzüyorum onu sırf doktorlara gittiğim zaman bunları götüreyim diye. Ama doktorlar buna da inanmıyor. ’Bunlar ne, götür senin akıl sağlığın bozuk ruh sağlığına git’ diyorlar.
Balcalı Hastanesi’nde teşhisi kondu. Bu sadece atlarda görülüyormuş. Her tarafımı ısırıyorlar böyle duramıyorum işte. Sürekli banyo yapıyorum, sürekli alkol kullanıyorum. Artık buzla yıkanıyorum. Ben çocuklarımla ilgilenemiyorum, 1.5 aydır Arap sabunu, çam terebentiyle yıkanıyorum bunu de veteriner hekim söyledi bize. Karbonat ile yıkanıyorum, karbonat çok çıkartıyor, ama 4 saat rahat edebiliyorum ama sonra yine içimde tıkır, tıkır, sesler gelmeye başlıyor, beni ısırıyorlar.
Leğenin içine karbonatı koyuyorum suyla birlikte üzerime döküyorum. Ben hayvansı ilaçları kullanıyorum çünkü, bu hayvanlarda görülen bir hastalık. Ben kireç kaynattım kirecin üzerine yattım, her tarafım yandı. Kara yağ sürdüm, benzinle, mazotla yıkandım. Bir ilaç kullandım çatır çatır yandım, sadece içimdeki sinek ölsün diye ama yine ölmedi. Tıkır, tıkır içimdeler. Ne olur beni kurtarın."
MİYAZ NEDİR?
Miyaz (myiasis) terimi ilk defa 1840 yılında Hope tarafından özellikle bazı sinek (Diptera) larvalarının insanlarda yol açtığı hastalığı tanımlamak için kullanıldı. ‘Miyaz’a sinek hastalığı manası verilebilir. İlk zamanlar yer solucanları üzerinde, at sineği larvalarının yapmış olduğu tahribata da miyaz denmişse de, daha sonraları bu hastalıkta bazı sinek larvalarının normal gelişmelerinin kısmen veya tamamen omurgalı bir hayvan vücudunda geçmesi ve burada patolojik bir yaraya sebep olması şartı arandı.