Bahçeli: Eşme'ye giderken, PKK terör örgütüyle temasın oldu mu?

Bahçeli: Eşme'ye giderken, PKK terör örgütüyle temasın oldu mu?
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Davutoğlu'na, Nevşehir'den "Eşme'ye giderken, PKK terör örgütüyle temasın oldu mu? Kuryeler gidip geldi mi? Bunlara cevap ver, bunları açıkla" diye sordu. Bahçeli, manevi emanetleri kamyonlara yükleyip kaçanların, gece yarısı vatanı bırakıp sıvışanların, Süleyman Şah'ın huzuruna çıkacak ne yüzü, ne de siyasi şerefi kaldığını da kaydetti.

Nevşehir Meydanı'nda coşkulu kalabalığa seslenen MHP Lideri Bahçeli, "8 Kasım 2014 tarihinde, '4.Uluslararası Hacı Bektaş Aşure Günü' etkinlikleri düzenlenmişti. Başbakan da bu etkinliğe katılmış, son derece talihsiz bir konuşma yapmıştı. Sözde Dersim katliamını modern bir Kerbela olarak tanımlamıştı. Ehl-i Beyt'in ruhunu sızlatmış, acıları deşmiş, husumetleri kanatmış, teröristleri Efendimizin emanetleriyle bir tutmuştu. Bu sakat yaklaşım, bu densiz ve cahilce bakış tüm inananların, samimi Müslümanların tepkisini çekmişti. Çok şükür Nevşehir bu sorumsuz, bu edepsiz açıklamaya itibar etmedi, dikkate dahi almadı." dedi.

Bahçeli, "7 Haziran seçimlerinde sandık başına gittiğinizde, geçmişte yapılanları gözünüzün önüne getirip AKP'ye dur diyecek misiniz? Kerbela olayıyla Dersim olaylarını bir tutanlara gidin' diyecek misiniz? Bizimle yürüyecek misiniz? Bizimle yürüyüşümüz, hainlerin korkulu rüyasıdır, yürüyüşümüz, yolsuzluğa bulaşanları silip süpürecektir' Bizimle yürümeye hazır mısınız" diye sordu.

'HÜKÜMET DAR GELİRLİYİ DUYMUYOR'

Türkiye'nin darda ve darboğazda olduğunu kaydeden Bahçeli, "Nevşehir ekonomik sorunlarla boğuşmaktadır. Nevşehir'in her hanesinde bir işsiz kardeşim vardır. Nevşehir'in her hanesinde bir mazlum kardeşim feryat etmektedir. Borçlarınız birikti, hüzünleriniz çoğaldı. Bankalar peşinizde, alacaklılar kuyruktadır. Tefeciler ensenizde, komisyoncular kapınızdadır. Çiftçimiz ektiğinin, diktiğinin ve ürettiğinin karşılığını alamamaktadır. Ekmeğimizi kendi unumuzdan yoğurmak istiyoruz, çok görüyorlar. Şekerimizi kendi pancarımızdan almak istiyoruz, önümüze geçiyorlar. Kumaşımızı kendi pamuğumuzdan dokumak istiyoruz, elimizi tutuyorlar. Hükümet iğneden ipliğe her şeyi ithal ediyor, buna da başarı diyor. Nevşehir'in ürettiği ne varsa para etmiyor, karın doyurmuyor. Tarlada 50 kuruş ile 1 liradan alıcı bulan patates pazarda ateş pahasına satılmaktadır. Şimdi de patatesin ithalatı hükümet tarafından gündeme alınmıştır. Samanı, fasulyeyi, eti, tohumu, gübreyi, yulafı, buğdayı ithal etmek yetmezmiş gibi sıraya patates girmiştir. AKP, kabahati stokçulara yüklemektedir. AKP, suçu spekülatörlerin üzerine atmaktadır. Aracıları, komisyoncuları, kabzımalları iştahlandıran, teşvik eden hükümet, gıda ürünlerindeki fahiş zam ve fiyat artışlarından yakayı kurtarmak için çırpınmaktadır. Dünyada gıda fiyatları bir yılda yüzde 20 gerilemiştir. Çelişkiye bakınız ki, Dünyada gıda ürünleri ucuzlarken, biz de artmaktadır. Bu nasıl bir sömürü çarkıdır? Türkiye'nin üzerinden kimler geçinmektedir?"

'ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNEN MİLYONLARCA İNSANIMIZ AÇLIK SINIRININ ALTINDA'

Vatan topraklarını bırakıp kaçanların yürüyüşlerini anlayamayacaklarını belirten Bahçeli, "Haçlılarla, BOP amaçlarıyla uygun adımda yürüyenler, bizim etrafımızda bulunamazlar. Yürüyüşümüz hainlerin korkulu rüyasıdır. Yürüyüşümüz terörle müzakere edenlerin kabusudur. Yürüyüşümüz yolsuzluğa bulaşanları, rüşvete saplananları, kul hakkı yiyenleri tepeleyecek, silip süpürecektir. Asgari ücretle geçinen milyonlarca insanımız açlık sınırının altındadır. Emeklilerimiz açlık sınırının altındadır. Memurlarımız, işçilerimiz, çiftçilerimiz inim inim inlemektedir. Kiralar belinizi büküyor. Pazarlardan, marketlerden, alışveriş merkezlerinden boş girip neredeyse boş çıkıyorsunuz" dedi.

AKP'nin vaat ve sözlerinin çöpte, ekonominin de krizin eşiğinde olduğunu ifade eden Bahçeli, "Bunlar olurken, sizler bu kadar fecaatle karşı karşıya bulunuyorken, uydu Başbakan ne yapıyor? Saraya kurulmuş Erdoğan neyle uğraşıyor? Nevşehirli işsizliğin çözülmesini, fukaralığın bitmesini isterken; Başbakan har vurup harman savurmaktadır. Nevşehirli 'Yeter artık, bu zorluklar ne zaman bitecek' diye seslenirken; buna karşılık uydu Başbakan saray namına ve hesabına başkanlık planları yapmaktadır. Hükümet cenahından Nevşehirlinin sesini duyan yoktur, taleplerini dinleyen görülmemektedir" diye konuştu.

VATAN TOPRAKLARINI NASIL BIRAKIP KAÇTIN?

Davutoğlu'nun geçtiğimiz günlerde, Şanlıurfa'ya gittikten sonra, kameralar eşliğinde Suriye'nin Eşme Köyü'ne geçerek aziz ceddimiz Süleyman Şah'ın ruhuna Fatiha okuduğunu söyleyen Bahçeli şöyle konuştu: "Başbakan Süleyman Şah'ın huzurunda divana durduğunu söylemiştir. Şanlıurfa'nın bundan sonra Süleyman Şah ile anılacağını, al bayrağımızın ebediyete kadar dalgalanacağını ifade etmiştir. Davutoğlu ne yapacağını şaşırmıştır. Davutoğlu kaybedeceğini gördükçe, bittiğini anladıkça çareler aramaktadır. Sayın Davutoğlu, madem Süleyman Şah'ın türbesini ziyaret edecektin, sınırlarımıza 38 kilometredeki eski yerini nasıl bir korkaklıkla terk ettin? Vatan topraklarını gece yarısı operasyonuyla nasıl bırakıp kaçtın? Elleri öpülesi ceddimiz Süleyman Şah'ın türbesini ve Saygı Karakolu'nu bombalarken aklın neredeydi, vicdanını kimlere teslim etmiştin? Vatanı satmak, vatandan vazgeçmek, topraklarımızdan geri çekilmek ne zaman, tarihin hangi devrinde zafer, başarı ve kutlanması gereken büyük bir olay şeklinde sunulmuştur? Suriye'nin Eşme Köyü'ne gittin gitmesine, peki kimleri devreye soktun, kimlerden izin ve icazet aldın? Bölgede PKK'lı teröristlerin hakimiyet kurmasından, türbenin yeni yerine çok yakın bir mesafede İmralı canisinin posterleri ve örgütün paçavralarının dalgalanmasından hiç mi rahatsız olmadın? Ecdadımızın maneviyatını ziyaret etmek maksadıyla gidecek idiysen, eski yerindeyken neden bunu aklına getirmedin? Seni korkutan nedir, esasen ve gerçekte kimlerin huzurunda divana duruyorsun? Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nda Türk bayrağını indiren Davutoğlu ve Erdoğan'dır. Şah-Fırat diyerek mat olan ve vatanımıza sırt dönen bu iki müflis şahsiyettir. Bunların yatacak yeri, sığınacak limanı kalmamıştır. Ecdat yadigarı topraklarımızı satan adam, şimdi türbe ziyaretinden nemalanmanın arayışındadır. Sayın Davutoğlu, alan aldı, satan sattı; bundan sonra sana düşen, sana kalan ömrün boyunca duyacağın vicdan azabıdır. Nevşehirli kardeşim, bu tezgaha, bu tertibe, bu kurnazlığa inanacak mısınız? Bir bakıma PKK'nın kortej ve kontrolünde, Eşme'ye giden Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ını haklı bulacak mısınız?

Davutoğlu, Nevşehir'den soruyorum sana; Eşme'ye giderken, PKK terör örgütüyle temasın oldu mu? Kuryeler gidip geldi mi? Bunlara cevap ver, bunları açıkla. Manevi emanetleri kamyonlara yükleyip kaçanlar, gece yarısı vatanı bırakıp sıvışanlar, Süleyman Şah'ın huzuruna çıkacak ne yüzünüz, ne de siyasi şerefiniz kalmıştır. Siz, ziyaret edecekseniz Kandil'e gidin, Kürdistan'ı kurmak için tur atan ve az kaldı diyen Barzani'ye koşun, İmralı'da dolaşın, Türk düşmanlarının kollarına atılın. Sizin yeriniz Süleyman Şah değil, ecdada kılıç sallayan, ecdada kurşun sıkan, Mehmetçiğe top atan, Müslümanlara ölüm saçan rezillerdir. Size yakışacak budur, sizin layığınız da bunlardır. İşte Türkiye'yi böylesine çürümüş bir zihniyet yönetmektedir."

'TÜRK GEMİSİNE DÜZENLENEN SALDIRI NOTALARLA GEÇİŞTİRİLMİŞ'

Meydanda bulunanlara, "Bizimle yürü Nevşehir", "Bizimle Yürü Türkiye" diye seslenen Bahçeli sonrasında Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı makamını felç ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açık açık siyasete soyunduğunu kaydeden MHP Lideri, "Her gün meydan meydan dolaşmakta, Avrupa'ya gitmekte, durmadan başkanlık ve yeni Anayasa propagandası yapmaktadır. Devlet ve hükümet akıl tutulması yaşamaktadır. Akla hayale sığmayan yanlış ve gaflet dolu uygulamalar arkası arkasına sahnelenmektedir. Erdoğan, 17-25 Aralık faciasının hesabını verip yolsuzluk ve rüşvet iddialarından dolayı mahkeme önüne çıkmak yerine başkanlık için canını dişine takmaktadır. Yüce Kitabımız Kur'an siyasetin gündemindedir. Kabe, Kudüs, İmam Hatipler, başörtüsü ve Diyanet İşleri siyasetin konusudur. Nevşehirli'nin sorunlarından bahseden yoktur. Libya açıklarında Türk gemisine düzenlenen saldırı verilen notalarla geçiştirilmiş, sözde diplomatik girişimlerle durum idare edilmiştir. Libya'nın Tobruk Limanı'nın 13 mil açığında, yani uluslararası sularda gemimiz saldırıya uğramıştır. Uçaklarımız düşürülmüş, Mavi Marmara baskını yaşanmış, bu defa da bir Türk gemisine havadan ve karadan saldırı yapılmıştır. Bu ne kepazeliktir? Bu ne acziyettir? Önüne gelen Türkiye'ye bindirmekte, gücü yeten çemkirmektedir. Hükümet ise başka gündemlerin elinde, Cumhurbaşkanı ise başkanlık rüyasındadır.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANININ MAKAM ARACINI VERMESİ

Dün Rize'ye giden Erdoğan yine bildik ve malum tekrarlarını sıralamıştır. Erdoğan kutlu dinimizi şirret ve hayasız niyetlerine alet etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden atıp tutmaktadır. Bildiğiniz gibi, Diyanet İşleri Başkanı'na lüks ve pahalı bir otomobil alınmıştı. Bu konu çok tartışılmış, çok sorgulanmıştı. Artan kamuoyu baskısı yüzünden yüksek rakamlara alınan bu otomobilin satılmasına sonunda karar verilmiştir. Yani, gecikmeyle de olsa yanlıştan dönülmüştür. Ne var ki Erdoğan bundan rahatsız olmuştur. Rize'de diyor ki, 'Benim bilgim olsa, ben derdim ki, Mehmet Hocam ne yapıyorsun, niye satıyorsun? Senin bineceğin Mercedes'in fiyatı ne ya? Gazetelerin attığı manşetlere niye bakıyorsun?' Nevşehirli kardeşlerim duyun bu sözleri. Sizlere kuru ekmeği bile fazla bulanlar, piyasa fiyatı 1 milyon 6 bin 641 lira olan bir otomobilin alınmasına sıcak bakıyor, normal görüyor. Erdoğan da, ne var bunda, diyor. 17-25 Erdoğan'a sesleniyorum, sana göre devletin malı deniz, hırsızın ve haram yiyenlerin cebi derindir. Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı'na otomobil almak istiyorsa, buna da meraklıysa, bankalardaki milyarlarından küçük bir bölümünü buna ayırmasında hiçbir mahsur yoktur. Devlet kesesinden cömertlik yapmak kimsenin haddi değildir. İsrafa kaçmak kimsenin, hele ihlaslı bir şahsın hiç hakkı sayılamayacaktır. Erdoğan 1 trilyon 370 milyara kaçak ve karanlık saray yaptırdı, ne var bunda dedi. İtibar sözleriyle eleştirileri göğüsledi. Sizlerin alın terini sarayına gömdü. Sizlerin nafakasını villasına yığdı. Sizlerden aldı, havuzculara verdi. Sizlerin emeğini lüks uçaklara, helikopterlere, otomobillere harcadı.

'AKP HIRSIZLIĞA BATTI, ERDOĞAN YOLDAN ÇIKTI'

Döndü 'Ne var ya bunda' dedi. Çok şey var Sayın Erdoğan, çok şey var. Aksaray'ın hakkı var, kul hakkı var, mazlum hakkı var, yetim payı var, gariplerin ve biçarelerin hissesi var. Ve Türk milletinin tamamının alacağı var. Erdoğan 'ne var ya bunda' derken, ayakkabı kutularına yağmur gibi haram yağdı. Yatak odalarına haram şantiyeleri kuruldu. Bakanları rüşvetçilerin eline düştü. AKP hırsızlığa battı, Erdoğan yoldan çıktı. Haramın sınırlarını biz kullar çizemeyiz. Neyin haram olduğunu, neyin helal kılındığını Rabbimiz bizlere emretmiştir. Rüşvet haramdır, hırsızlık haramdır, hakkı olmayanı gasp etmek haram kere haramdır. Erdoğan başkanlık piyangosu sana vurmayacak, çünkü sen haramla sözleştin, haramla yollarını kesiştirdin. Türk milleti bu vefasızlara, millet kesesinden geçinen soygunculara prim vermez, artık destek göstermez. Nevşehirli kardeşim, siz yoksulsunuz; ama onlar saraylarda yaşıyor. Nevşehirli kardeşim siz muhtaç ve sefalet içindesiniz; ama onlar sefahat içinde yüzüyor, keyif sürüyor. Gemi filoları onlara, yaya kalmak size düşüyor. Haksızlık yapmak onlara, buna razı olmak size öğütleniyor" diye konuştu.

'TÜRK MİLLETİ PROJELERİMİZİ HEYECANLA KARŞILADI'

3 Mayıs'ta açıkladıkları, Seçim Beyannamelerini Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek adıyla ilan ettiklerini kaydeden Bahçeli, "Ne mutlu bizlere ki, Türk milleti söz ve hedeflerimizi heyecanla karşılamıştır. Beş ana projemizle milletimizin tüm sıkıntılarını çözmek için yola koyulduk. Kararlıca diyorum ki, yoksullukla savaşacağız, yolsuzlukla ve terörle mücadele edeceğiz. Devlet ve yönetim reformuyla çürümenin önüne geçeceğiz. Ahlak ve kalitenin tesisiyle çöküşü engelleyeceğiz. Üreten Ekonomi Programımızla sanayinin, işadamlarımızın, aç ve açıkta kalan milyonlarca masum vatandaşımızın sorunlarını gidereceğiz. Ekonomi büyüyecek, insanımız refah ve zenginliğe ulaşacaktır. Türkiye, MHP iktidarıyla, milli varlığına, tarihi misyonuna sahip çıkarak bugün içinde bulunduğu ataletten kurtulacaktır. Ülkemizi 2023'de bölgesel güç ve küresel aktör, 2053'te de küresel güç mertebesine çıkaracağız. Hedeflerimiz büyük, ülkülerimiz berrak ve herkesi kapsamaktadır. Kaynaklarını hesaplayarak açıkladığımız plan ve projelerimiz bir yönüyle iktidar programıdır. Emekli kardeşim biliyorum, sıkıntıdasın, geçinemiyorsun. Zor hayat şartlarına mahkumsun. Hatta karnını doyurmakta güçlük çekiyorsun. Emeklilerimize sesleniyorum, Mart ayında 1400, Eylül ayında 1400 lira olmak üzere yılda toplam 2800 lira Emekli Destek Ödeneği almak için bizimle yürüyün. Mazlumlar, mağdurlar, kimsesizler, yetimler, darda kalanlar; davetim sizlere, gelin bizimle yürüyün. Emeklilerimizin banka promosyonu alabilmeleri, esnafın emekli aylığından kesilen sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması için kararlı adımlarla yürüyoruz. Şahit olun, takip edin, sözümüz sözdür: Emekli aylıkları arasındaki eşitsizliği gidereceğiz, emekli aylığı hesabındaki refah payını mutlaka yükselteceğiz" dedi. CİHAN
12 Mayıs 2015 15:05
DİĞER HABERLER