Bahçeli: MHP olarak AKP-PKK mutabakatına göz açtırmamakta son derece kararlıyız

Bahçeli: MHP olarak AKP-PKK mutabakatına göz açtırmamakta son derece kararlıyız
ANKARA (CİHAN)- Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP heyetiyle Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın ortak açıklamasına sert tepki gösterdi. Bahçeli, "Bebek katilinin 10 maddelik ihanet metni şiir dinletisi gibi dinlenmiş, gösterime giren tiyatro oyunu gibi izlenmiştir. Düşe kalka vizyonda tutulan çözülme süreci 10 maddelik ihanet ilavesiyle yeniden derlenip toparlanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak AKP-PKK mutabakatına göz açtırmamakta son derece kararlıyız." dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında milletvekillerine hitap etti. "AKP'nin PKK'ya iltifat yağdırması ve ihya yarışına girmesi gönül gözünün kapandığına, siyasi basiret kanallarının tıkandığına açık delildir." diyen Bahçeli, şöyle devam etti: "İktidar partisi bölücülerin umut kapısı mevkiini kendisine yakıştırmıştır. AKP, PKK'ya yılışmış, onursuzca Kandil ve İmralı eşiklerine yüz sürmüştür. Bir yanda bulanık suda balık avlama merakıyla MHP'yle HDP'yi yan yana gösterme ayıbına soyunan Davutoğlu, diğer yanda HDP'nin nüfusuna kaşla göz arasında adını yazdırmıştır. AKP-PKK-HDP ve Dolmabahçe'deki sahneleri iyimserlikle karşılayıp PKK'yı taraf gören CHP saf saf, öbek öbek Türkiye'nin karşısına dizilmişlerdir. İmralı canisi sonunda saraylara kadar fiilen gelmiş, mesajlarını Başbakanlık ofisinde okutmuştur. Caninin teklif ve tehdit dolu sözlerine AKP taşıyıcı bedenlik yapmıştır. Hükümet teröristlere kucak açmış, kulak kabartmış, kumandayı uzatmış, kulvarı boşaltmıştır. Kumpas tüm yönleriyle deşifre olmuştur. Milletimizin içine yuvarlandığı tezgah vasat bulmuştur. İhanetin kravatlı kravatsız aktörleri sobelenmiştir. AKP-PKK koalisyonun karanlıkta kalan noktaları vuzuha ermiştir. Öyle ki, AKP-PKK müştereken Türkiye'yi kundaklamış ve kuşatmıştır. Bebek katilinin 10 maddelik ihanet metni şiir dinletisi gibi dinlenmiş, gösterime giren tiyatro oyunu gibi izlenmiştir. Düşe kalka vizyonda tutulan çözülme süreci 10 maddelik ihanet ilavesiyle yeniden derlenip toparlanmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak AKP-PKK mutabakatına göz açtırmamakta son derece kararlıyız. Yıkım projesine nasıl tepki gösterdiysek, çözülme sürecine nasıl direnmişsek, Oslo'dan İmralı ve Kandil'e uzanan hain pazarlıkları nasıl reddetmişsek, daha da fazlasını yapmaya, AKP-PKK'ya nefes aldırmamaya sonuna kadar hazırız. AKP'yle PKK; tekeri laçkalaşmış, her yeri sallanan, sürekli yalpalayan müzakere kağnısıyla daha fazla gidemeyecektir. Yok eğer giderse millet hepten kaybedecek, Türkiye'nin yerinde yeller esecektir."

"DOLMABAHÇE SARAYI METNİNE SICAK BAKMAMIZ KENDİMİZİ İNKAR OLACAKTIR"

Bahçeli, HDP heyetiyle Başbakan Yardımcısı Akdoğan'ın birlikte açıkladığı 10 maddelik metne sıcak bakmalarının 'en başta kendilerini inkar, milleti hiçe saymak olacağını' vurguladı. Bahçeli, açıklanan 10 madde ile ilgili itirazlarını şöyle sıraladı:
- Öcalan canisi örgütünü silahlı mücadeleyi bırakma temelinde, stratejik ve tarihi kararı vermek için bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet etmektedir. Benzer bir açıklamayı 21 Mart 2013 tarihinde de yaptığı, silahların susmasını, fikirlerin konuşmasını lafta istediği akıllardadır. PKK silahtan vazgeçmemiş, tetikten elini çekmemiştir. Sınır dışına çıktı çıkıyor denilen teröristlerin, yalnızca yaşlı ve hastalıklı olanları vatan topraklarını terk etmişlerdir. O tarihlerde gerek Erdoğan, gerekse de diğer AKP'liler bundan sızlanmışlar, farklı zeminlerde eleştirmişler, millete söyledikleri yalanlarını bizzat tekzip etmek durumunda kalmışlardır. Diyeceğim odur ki, PKK'nın silah bırakma çağrısı zaman kazanmaya dönük bir manevradır ve kandırmacadan ibarettir. Silah bırakan varsa o da AKP Hükümeti'dir. Silahları gömen, indiren, kılıfına sokan varsa o da Türk devletidir. PKK'nın silah bırakacağını, silahla yollarını ayıracağını ummak ve beklemek ahmaklık ve gaflettir. Bilakis Kandil'den ve HDP'nin çok konuşan Eşbaşkanından silahlarla yolların ayrılacağına dair en ufak teselli edici söz işitilmemiştir. Bu Eşbaşkan, Hükümet'in uygulamalarını hala umut verici görmemekte, Kandil'den gelen haberler AKP'yi açığa düşürmektedir. Kamuoyuna yansıyan 7 aşamalı silah bırakma etapları da psikolojik ve algı operasyonudur. Kiralık terör örgütü PKK, bu zamana kadar silahlı eylemleriyle gelmiş, kan akıtarak, can alarak ve AKP'yi esir ederek dişini geçirmiştir. Öldürmekte ustalaşan, kırmakta, dökmekte, yakmakta ve yok etmekte markalaşan malum terör örgütü, Türkiye'yi bölmeden veya devletin kahrıyla karşılaşmadan silahı kenara koymayacaktır. Bu nedenle PKK'nın silahlara veda etmesi hayaldir, Türk milletini aldatmaya dönük yalan, uydurma ve temelsiz bir propagandadır.

- PKK'nın olağanüstü kongreyle silah bırakmasını istemek; siyasallaşma ve meşrulaşma çabalarına sinsi bir ilavedir. AKP buna göz yummuş veya açıktan destek olmuştur. Kongreler demokratik zeminlerdir. Ortak akıl ve karar mekanizmaları kongrelerle tesis edilmektedir. Bir terör örgütünden ve katiller oluşumundan kongre toplamasını istemek, buna da çanak tutmak ancak ve ancak münafık ve mel'un zihniyetlerin işidir. Terör örgütünün sözde kongre toplamasını beklemek yerine, teröristleri saklandıkları inlerde arayıp, bulup çıkararak adalete teslim etmek ve bu eksende cesaret göstermek Hükümet'in milli ve tarihi bir sorumluluğudur. Ne var ki, ecdadımızın türbesini bile koruyamayan, sözüm ona asgari zaruretlere sığınarak vatan topraklarını bırakıp kaçan Davutoğlu ve Hükümeti'nin bunun yapması asla mümkün değildir.

KURNAZCA KALEME ALINAN İFADELER PKK'NIN SÖZDE ZAFER KAZANDIĞININ, SİLAH VASITASIYLA SİYASAL "EMELLERİNE ULAŞMA SINIRINA GELDİĞİNİN DOLAMBAÇLI YOLLARLA DUYURUSUDUR"

- Caninin mesajı, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanı olarak takdim ve servis edilmiştir. Kurnazca kaleme alınan ifadeler PKK'nın sözde zafer kazandığının, silah vasıtasıyla siyasal emellerine ulaşma sınırına geldiğinin dolambaçlı yollarla duyurusudur. İllegal ve yasa dışı terör örgütünün, hiçbir şey olmamış ve yaşanmamış gibi birden bire siyasal mücadele safhasına geçme teşebbüs ve zorlaması Türkiye'nin yenildiği anlamına gelecektir. Demokrasiyi katleden, siyasete kurşun sıkan, bebekleri öldüren bir terör örgütünü siyasete dahil etme hazırlığı en az şehit haberi almak kadar felakettir, fecaattir.

BU APAÇIK BİR ŞEKİLDE PKK'NIN SİLAHLI VE SİLAHSIZ MİLİTANLARININ SİYASET YAPABİLMESİNE DÖNÜK TUZAKTIR

- 10 maddelik ihanet metninde demokratik siyasetin tanım ve içeriğinden bahsedilmektedir. Bu apaçık bir şekilde PKK'nın silahlı ve silahsız militanlarının siyaset yapabilmesine dönük tuzaktır. Hayalet ve hamakat Başbakan ise demokratik siyasetin önü açılacak diyerek sevincini gizleyememiş, doğal olarak PKK'nın oltasına sazan gibi takılmıştır. Demokratik siyaset kavramı PKK ağzıdır ve AKP'nin üslubuna tutunmuştur. AKP'nin, PKK'lıları siyaset alanına taşıma tutkusu bölücülüğü aklama ve temize çıkarma arayışıdır ki, bu da ancak PKK'ya sedir, kanlı planlara payanda olmuş ruhsuzlara has bir tutum olacaktır.

"AKP-PKK ORTAKLIĞI, ÜNİTER MİLLİ DEVLETE VADE BİÇMİŞTİR"

-İmralı canisinin muğlak ifadelerle tanzim ettiği ihanet metninde demokratik çözümün yerel ve ulusal boyutlarıyla ilgili değerlendirmesi tamamen özerkliğin inşasına dönük bir projedir. AKP-PKK ortaklığı, üniter milli devlete vade biçmiştir. AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na uygun olarak Türkiye'nin rejim ve idari yapısı hedefe konmuştur. Erdoğan'ın, geçen hafta valilere 7 Haziran'dan sonra yetkilerinin arttırılacağını söylemesi bu çerçevede ele alınmalıdır. Görünen köyün kılavuz istemeyeceği bilinen bir gerçektir. AKP-PKK bölücü yapılanması, Türkiye Cumhuriyeti'ni masaya yatırmış, iblisten aldıkları taktiklerle, küresel güçlerden aldıkları talimatlarla cerrahi operasyona başlamışlardır. Ve nitekim Türk milleti AKP ile PKK ikizinin adı konulmamış soğuk savaş yöntemleriyle ve bölücü salvolarıyla sıkışmış, ölümcül darbeyi almasına da ramak kalmıştır.

-İmralı canavarı özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvencelerinden dem vurmaktadır. Sorarım sizlere, Türkiye'de özgür, eşit olmayan vatandaş mı vardır?
Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvencelerinden maksat; tamı tamamına Anayasa'nın 66.maddesindeki Türk vatandaşlığı tanımının enkaza çevrilmesi manasına gelecektir. AKP, buna da yetmez ama evet diyecek kadar fikren kokmuş, dibe çökmüştür.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konudaki görüşümüz nettir. Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes bizim için Türk'tür ve milletimizin yeri dolmayacak ferdidir. Anayasa'dan vatandaşlık tanımını tümden çıkarmak veya etnik temelde marjinal tanımları yerleştirmek vebaldir, suçtur ve soysuzluğun damgası olacaktır.

-Terörist başının ihanet metninde yer verdiği demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına yönelik başlıklar kısmı; yasa ve ahlak dışı bölücü organizasyonların sivil toplum örgütü sayılmasını amaçlamaktadır.

-İmralı canisinin çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutlarıyla, sürecin sözde demokrasi, güvenlik ilişkisi, kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınmasını dayatması tam bir karartma ve akıl tutulmasıdır. Koruculuğun kaldırılması amacıyla AKP-PKK ilkesel çerçevede uzlaşmışlardır. Boşaltılan köylerle ilgili beklentilerin karşılanması hususunda fikir birliği kurulduğu anlaşılmaktadır. Ve AKP, PKK'nın kanlı borsasına varını yoğunu yatırmıştır. Günlerdir Meclis gündemini işgal eden, tartışma ve kavgalara neden olan İç Güvenlik Paketi HDP ve PKK'nın istek ve tenkitleri kapsamında tekrar ele alınacaktır. HDP rest çekmiş, AKP pert olmuş, uysallaşmıştır. HDP parlamış, AKP pısmış, kaçacak delik aramıştır. Şu acziyet ve rezalete bakınız ki, PKK İç Güvenlik Paketi'ne vize vermeyince AKP geri adım atmak durumunda kalmış, anlaşma yolunu tercih etmiştir. Bizi günlerce HDP'yle aynı karede gösterme izansızlığından özel bir zevk duyan Davutoğlu, şimdi nasılsın, ne durumdasın, nereye saklandın? HDP'nin kapısında dilencilik yapan Başbakan bilesin ki, PKK'yı kırmamak, kızdırmamak adına kanun tasarısını tekriri müzakere edecek kadar fossun, fuzulisin, korkaksın, baştan ayağa fiyaskosun. AKP, HDP'nin arka bahçesi, PKK'nın koşu bandıdır. Davutoğlu tüm sözlerini yemiş, tüm iddialarını bizatihi kendi müdahalesiyle çürütmüştür. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş, AKP ile HDP aynı yastıkta hıyanet ömrünü geçirmek için İmralı ve Kandil huzurunda utanmadan söz kesmişlerdir.

"VE DAHA ACIKLI YANI İSE AKP'NİN BEBEK KATİLİNİN TUTSAĞI OLMASIDIR"

-İmralı canisi yattığı hücreden, kimlik kavramı, tanımı ve tanımlanmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesine atıf yapmıştır. Bir terörist yeni baştan kimlik tanımlaması istemektedir. Tescilli bir hain, hüküm yemiş bir terör suçlusu çoğulcu demokratik anlayış demektedir. Ve daha acıklı yanı ise AKP'nin bebek katilinin tutsağı olmasıdır.
Teröristbaşı kimlik tanımlamaktan bahsediyor, AKP ise buna ses çıkarmıyor. Teröristbaşı Türk milletine yoksun ve tarihin kaydından düşeceksin diyor; Erdoğan ve Davutoğlu'ndan hiçbir rahatsızlık hali görülmüyor. Teröristbaşı Cumhuriyet, ortak vatan ve milletin tanımlanmasını istiyor; Erdoğan ve Davutoğlu teşekkürlerini sunmakla kalmıyor, süreç hedefine ulaşıyor diye bayram ediyorlar.
Teröristbaşı ihanetin yeni anayasaya dinamit lokumu gibi döşenmesini şart koşuyor; Erdoğan ve Davutoğlu ille de uygulama uygulama diyerek çığlık atıyor. Bilinmelidir ki; Öcalan-Erdoğan ve Davutoğlu sacayağı Türk kimliğinin utanma nedir bilmeyen hasımlarıdır. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı, bu ülkenin Başbakanı'nı PKK'lıdan ayıran, ayrı tutan ve farklılaştıran artık ne kalmış, geriye ne bırakılmıştır?
PKK Başbakanlıktadır, PKK saraydadır, PKK sokaktadır, PKK medyadadır, PKK üniversitededir, PKK iş ve sanat hayatındadır. Bu durum, Milliyetçi Hareket için kabul edilemeyecek bir bozgundur. Bu durum, canlarıyla vatanı kurtaran kahramanlara karşı tam bir vefasızlıktır."
CİHAN
03 Mart 2015 13:20
DİĞER HABERLER