MHP cephesinden peş peşe gelen, "İttifakız ama iktidar ortağı değiliz" açıklamalarının ardından MHP lideri Bahçeli bugün de, "Doğru bildiklerimi söylemekten çekinmeyeceğim" ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Meclis'te düzenlenen grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli'nin hedefinde muhalefet kadar Merkez Bankası'nın politikaları da yer aldı. "Merkez Bankası'nın bağımsızlığını tartışmaya açmak milli iradenin gereğidir" diyen Bahçeli, 50+1 tartışmasına ilişkin de, "İyi niyetli değildir" değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, "Doğru bildiklerimi söylemekten çekinmeyeceğim" dedi.
24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle öğretmenlerin sorunlarına değinen Bahçeli, "Geleceğimizden tasarruf edemeyeceğimize göre hiçbir hakkı öğretmenlerimize çok göremeyiz. Atanamayan öğretmen sorununa artık neşter vurulmalıdır" dedi.
'DOĞRU BİLDİKLERİMİZİ SÖYLEMEKTEN ÇEKİNMEYECEĞİZ'
Geçtiğimiz hafta, "Cumhur ittifakının parçasıyız ama muhalefetiz" çıkışıyla gündeme gelen Bahçeli, bugünkü konuşmasında da, "Doğru bildiklerimizi, doğru gördüklerimizi, inandığımız değeleri birileri güceniyor, kızıyor diye söylemekten çekinmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
'KILIÇDAROĞLU'NUN DİLİNİN ALTINDAKİ BAKLA NEDİR?'
Konuşmasında sık sık muhalefeti hedef alan Bahçeli, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine yer verdi. Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz hafta Yunan medyasına verdiği demeçte, "İktidara geldiğimizde Ortadoğu Barış Teşkilatı'nı kurucağız" sözlerini sarf ettiğini söyleyen Bahçeli, "Sayın Kılıçdaroğlu; savaş nerededir? Irak'ın kuzeyinde Pençe harekatı kapsamında 731 teröristin etkisiz hale getirilmesi Kılıçdaroğlu'nu rahatsız mı etmiştir?" diye sordu.
Bahçeli'nin, Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' çıkışıyla başlayan tartışmalarına yanıtı ise, "Kılıçdaroğlu'nun dilinin altındaki bakla nedir?" diye sormak oldu.
'PAÇALARI TUTUŞMUŞ Kİ GÖRÜŞMELERİ SIKLAŞTIRMIŞLAR'
Bahçeli, geçtiğimiz hafta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la sürpriz bir görüşme gerçekleştirdiği gün, İYİ Parti ve CHP lideri arasındaki görüşmeye ilişkinse, "CHP ile İP'in paçası tutuşmuş olacak ki genel başkanlar düzeyinde görüşmeleri sıklaştırmışlardır" yorumunu yaptı.
'50+1 TARTIŞMASI İYİ NİYETLİ DEĞİLDİR'
Cumhurbaşkanlığı sistemindeki 50+1 tartışmalarına yanıt veren Bahçeli, "İP Başkanı yüzde 50+1'in şahsıma sorulmasını istemiş. Beni iyi dinlesinler; 50+1 anlatayım da ders alsınlar" dedi ve tartışmayı başlatanları hedef aldı.
Cumhurbaşkanının iki turlu seçimle göreve gelmesine ilişkin Anayasa değişikliğini hatırlatan Bahçeli, dünyadan örnekler verdi. Dünyada kimi ülkelerde Cumhurbaşkanı ya da devlet başkanının halk tarafından seçilmesinde uygulanan ikinci usulün 'yüzde 40+10' kuralı olduğunu belirten Bahçeli, bu sistemi eleştirdi ve şöyle dedi:
"Cumhurbaşkanı ya da devlet başkanının halkın seçtiği tüm sistemlerde demokratik meşruiyet gereğince salt çoğunluğun oylarıyla seçilmesi gerekliliktir. Bu konuyu tartışmaya açmak; yönetim sistemine karşı güvensizliği körükleyecektir. Bu masum bir talep değildir. Yüzde 40 oranını dillendirmek başkalarının değirmenine su taşımaktır. Bunu ulu orta konuşanlar da iyi niyetli sayılamayacaktır."
'MERKEZ BANKASI'NIN BAĞIMSIZLIĞINI TARTIŞMAK MİLLİ İRADENİN GEREĞİDİR'
Bahçeli, artan döviz kurları ve iktidarın eleştirilen ekonomi politikalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. "Türkiye tarihi bir eşiktedir. Ya para baronlarının sözü geçecek ve içeriden dışarıya kaynak transferi yoğunlaşacak. Ya da böyle gelse de böyle gitmeyecektir" diyen Bahçeli'nin hedefinde Merkez Bankası vardı.
"Merkez Bankası'nın bağımsızlığını tartışmaya açmak milli iradenin gereğidir. IMF ve faiz lobisi ile fazla yol alamayacağımız ortadadır. Özerk kurumlar milli iradenin üzerinde olamaz" diye seslenen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Davul hükümetin boynundayken tokmağın başkalarında olması kabul edilemez. Terörle mücadelenin rövanşını kur üzerinden almak istiyorlar. Bu kez başaramayacaklar. Döviz operasyonları boşunadır. Türkiye'yi teslim alamayacaklar."
ENFLASYON İLE MÜCADELE
Bahçeli, iktidarın ekonomi politikalarını değerlendirdiği kısmında ise şöyle konuştu:
"Enflasyon ile mücadele için çözüm önerisi oldukça açıktır; Kısa vadeli faiz oranını, enflasyon oranındaki artış ve azalış kadar artırmak ve azaltmak, böylece reel faiz oranını sabit tutmaktır.
Enflasyon mal piyasasında oluştuğu için yüksek enflasyonu aslında, mal piyasası aksaklıklarının ortaya çıkardığı bir sorun olarak tanımlamak en doğrusudur. Mal piyasasında gözlemlenen aksaklıklar da bir ülkenin üretim yapısının sonucudur. Türkiye gibi birçok yükselen piyasa ekonomisinin üretim yapısının temelinde yatan ana sorun; üretimde kullanılan hammadde ve girdiyle birlikte makine, teçhizat ve enerjide ithal bağımlılıktır. Buna, mal ve hizmet sektörlerinin dış ticaret açığı da eklenince, döviz kuru değişimlerine duyarlı bir üretim yapısı karşımıza çıkmaktadır.
Maruz kaldığımız sorun da buradadır. Esnek kur sisteminde döviz kurunun değeri piyasa şartlarında belirlenmektedir. Teorik olarak, uluslararası piyasalara kıyasla yüksek yurtiçi enflasyonun uzun vadede milli paranın değer kaybına; yüksek yurtiçi faizin kısa vadede milli paranın değer kazancına yol açması doğal olarak beklenmektedir."
'TÜRKİYE BİR KARAR VERMEK DURUMUYLA BAŞ BAŞADIR'
"Türkiye bir karar vermek ve irade koymak durumuyla baş başadır" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yüksek faiz, finansman maliyetlerini artırdığı için ekonomideki toparlanmayı arz yönünde engellemekle kalmamakta; yatırım kararlarının ertelenmesine yol açarak üretim kapasitesini de kısıtlamaktadır. Bu da işsizlik, yoksulluk, hayat pahalılığı demektir.
Ya enflasyon artışına faizleri yükselterek tepki vermeye devam etmek suretiyle enflasyon-faiz-kur sarmalı içerisindeki döngüyü kabulleneceğiz; ya da tüm ekonomik birimlerin faaliyet ve beklentilerini bozan yüksek faiz politikasından kademeli bir şekilde vazgeçerek, enflasyonla mücadeleyi yeniden tanımlamak ve üretim kanalını esas alan bir politika anlayışına geçeceğiz. Bize göre başka bir alternatif kalmamıştır."
'YANDIK MAHVOLDUK DEMEK FELAKET TELLALLIĞIDIR'
Bahçeli, bu değerlendirmelerinin ardından iktidarın ekonomi politikasının doğru olduğunu savunarak, "Ülkemiz şu anda dünyada faiz oranın yüksekliği açısından ilk on ülkeden biri, Avrupa’nın da zirvesindedir. Faiz geleceğimizden çalmaktadır. Bize göre hükümetin izlediği ekonomi politikası doğrudur, bunun üzerinden polemik yaratmak, bittik, tükendik, yandık, mahvolduk demek felaket tellallığıdır, kötü niyetliliktir" ifadelerini kullandı.
'SIKINTILARIN FARKINDAYIZ ANCAK POLİTİKALAR DOĞRU'
Öte yandan Bahçeli, "İnsanlarımızın ekonomik sıkıntılarını biliyoruz, artan döviz kurlarından yakınmaların farkındayız, ancak takip edilen politikalar doğrudur, yakında her şey düzelecektir" diye de konuştu. Bahçeli, bu sözlerini şöyle devam ettirdi:
"Terörle mücadelemizin rövanşını kur üzerinden almak istiyorlar. Dik duruşumuzu, egemenlik haklarımızı kahramanca savunmamızı dövizle baskılamaya çalışıyorlar. Suriye’deki, Irak’taki, Libya’daki, Mavi Vatan’daki, Karabağ’daki, Afrika’daki mevcudiyetimizi dövizle püskürtmenin arayışındalar. Bu kez başaramayacaklar, yayından çıkan ok Allah’ın izniyle hedefine ulaşacak, Türkiye’yi hiç kimse tutamayacaktır. Döviz operasyonları boşunadır, faiz kulisi yapanların çabası beyhudedir, Türkiye’yi teslim alamayacaklar, Türk milletini yolundan çeviremeyecekler."
ERKEN SEÇİM YANITI
Muhalefetin 'erken seçim' çağrılarına da yanıt veren Bahçeli, "Ekonomiden anlamayan cahillerin tek söylediği erken seçimdir. Erken seçim falan yoktur. Seçim 2023 yılının haziran ayında yapılacaktır" ifadelerini kullandı.