Bahçeli’nin Erdoğan’ı çektiği Kılıçdaroğlu tuzağı

Siyaset kulisleri eski AKP’liler Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun çalışmalarını hızlandırdığı iki ayrı partinin resmen kurulmasıyla siyasetteki ittifak dengelerini değiştireceğini konuşurken, eski AKP’li Bakan Faruk Çelik’in cumhurbaşkanlığı seçimi için yüzde 40+1 formülünü önermesiyle yeni bir tartışmayı konuşuyor.
AKP’nin İYİ Parti’yle birlikte Cumhur İttifakı’nı genişleteceğine dair iddiaların konuşulduğu bir dönemde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hasta yatağından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığını kaldırılmasını isteyen bir açıklama yapması ise yepyeni bir tartışmaya neden oldu.

Bahçeli’nin bu çağrısını bugünkü yazısında değerlendiren yazar Murat Yetkin, bu talebi “son zamanların en tehlikeli siyasi gelişmesi” olarak nitelendirdi.

Cumhur İttifakı’nda yerel seçim yenilgisi ardından sözü edilen “küçük siyasi yer sarsıntıları”nın beklenenden önce başladığını belirten Yetkin, “Bahçeli’nin CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun hapsedilmesini hedefleyen 4 Ekim tarihli yazılı açıklaması, adeta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yazılmış bir arzuhal dilekçesi gibiydi. Bahçeli’nin çıkışı öncesinde AK Parti bünyesinde ortaya atılan ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 barajını yüzde 40’a indirme fikri tartışılıyordu. Parlamenter düzene geçiş zemini veren bu fikir, Erdoğan’ın Bahçeli’ye bağımlılığını ortadan kaldırabilirdi. Bahçeli’nin çıkışından hemen sonra ise Erdoğan Kızılcahamam’da AK Parti istişare kurullarını toplayacaktı” ifadelerini kullandı.

Bahçeli’yi Türk siyasetinin “belki de en yetenekli taktisyenlerinden biri” olarak tanımlayan Yetkin, MHP liderinin bu talebiyle Erdoğan’a “Tamam mı, devam mı?” diye sorduğunu belirtti. Yetkin “Cevap ‘devam’ ise en büyük rakibi Kılıçdaroğlu’nun siyaseten ortadan kaldırmaya yönelik bir komplo öneriyordu” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun defalarca fiziki saldırıya maruz kaldığını hatırlatan Yetkin, Bahçeli’nin son çıkışının daha da “riskli” bir hâl aldığına dikkat çekti. 

Yetkin, Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’nin çıkışına “kaldırmazsanız namertsiniz” diye yanıt verdiğini, iktidar blokunun kendisini susturmak istediğini ve de Bahçeli’nin çıkışının CHP-İYİ Parti ittifakını bozmayı hedeflediğini söylediğini hatırlattı.

Bahçeli’nin seçimle yenemeyeceği rakiplerini, üstelik siyasi sorumluluğu Erdoğan ve AK parti omuzlarında olmak kaydıyla hapse attırarak siyaset sahnesinden kaldırma taktiğini geliştirdiğini ifade eden Yetkin, “Erdoğan’a bu tehlikeli teklifi getirmesinin ertesi günü de Erdoğan’dan ‘Yüzde 40 planının söz konusu olmadığı’ teminatını almış oluyor” dedi.

Parti liderlerinin hapse atılarak siyaset sahnesinden çıkarılma girişimleri, yakın zamana dek askerî darbelerin yan ürünü sayıldığını ifade eden Yetkin, şöyle devam etti:

 “Yakın dönemde bunun istisnası ortaya çıktı. HDP eş-genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 2016 Kasım ayında hapsedildi, tutuklandı; onun öncesinde de 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimini görüyoruz.

Şimdi ortada neyse ki darbe de, girişimi de yok, ama Bahçeli’nin, ana muhalefetteki Cumhuriyetin kurucu partisi CHP’nin, yerel seçimlerde izlediği ittifaklar politikası başarıya ulaşan lideri Kılıçdaroğlu’nu yargı yoluyla siyaset sahnesinden kaldırma girişimi var.

Bahçeli’nin önerisi sadece Kılıçdaroğlu değil, Erdoğan’a ve Türkiye’de çoğulcu demokrasiden yana ne kaldıysa ona da yönelik bir tuzak gibi duruyor. Bu yol bir kez açıldı mı, ileride herkes oradan geçebilir; o yolu açanlar dahil.”
06 Ekim 2019 14:07
DİĞER HABERLER