Bahçeli, ‘TRÇ’ önerisinin içeriğini netleştirdi

MHP lideri Devlet Bahçeli, 18 Eylül’de gündeme getirdiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Açıkçası pek takip edemedim!” dediği Türkiye, Rusya ve Çin odaklı ‘TRÇ ittifakı’ ile ilgili yeni bir açıklamada bulundu. Bahçeli, “Askerî değil; NATO yükümlülükleriyle çelişmeyen sivil-ekonomik sütunlar etrafında kurumsallaşması daha uygun olabilecektir.” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Türk Akademisi Siyasi Sosyal Stratejik Araştırmalar Vakfı Başkanı ve MHP Ekonomik ve Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Faruk Aksu’ya “TRÇ ittifakı” ile ilgili yaptığı değerlendirmelerin ikinci kısmı Türkgün gazetesinde yayımlandı.

Devlet Bahçeli, gündeme getirdiği Türkiye, Rusya ve Çin odaklı ‘TRÇ ittifakı’ ile ilgili konuştu. TRÇ ittifakının askerî değil, sivil-ekonomik bir iş birliği öngördüğünü vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

    Hatırlanacağı gibi daha evvel müteaddit defalar dış politika anlayışımızı ifade ederken ‘Çift başlı Selçuklu kartalından ilham alan bir kavrayışla hem Doğu’ya hem Batı’ya elimizi uzatır, her iki yöne başımızı ve bakışımızı çeviririz’ diyerek çift yönlü bir jeopolitik vizyonla stratejimizi temellendirmiştik.
    Önerimizin, Türkiye’nin mevcut güvenlik mimarisini (NATO) bütünüyle ikâme etmeye yönelen bir adım olarak değil, çok kutuplu sistemde ek bir etki vektörü üretmeye dönük stratejik bir çerçeve olarak okunması isabetli olacaktır. Bu bakımdan TRÇ, öncelikle bir ‘askerî blok’tan ziyade enerji, ulaştırma, sanayi/teknoloji, finans ve kriz diplomasisi alanlarında işlevsel yakınsama yaratmayı hedefleyen, katmanlı bir ortaklık modeli olarak tasavvur edilebilecektir.
    Tarihsel bağlam hatırlandığında, Türkiye’nin NATO üyeliğinin caydırıcılık ve güvenlik açısından sağladığı çerçevenin göz ardı edilmemesi gerekir. Bu nedenle TRÇ’nin askerî nitelikte kurgulanmaması, NATO yükümlülükleriyle çelişmeyen sivil-ekonomik sütunlar etrafında kurumsallaşması daha uygun olabilecektir. Böyle bir yaklaşım, ittifaklar arası bir sıfır toplamlı tercih doğurmadan Türkiye’nin manevra alanını genişletebilecek; söylemi somut ve ölçülebilir çıktılara bağlayabilecektir.
    Bu çerçevede TRÇ’nin altı, bazı işlevsel sütunlarla doldurulabilecektir. Enerji ve iklim geçişinde, doğal gaz ticaret merkezi (hub) tasarımı, depolama ve LNG kapasitesi ile nükleer/yenilenebilir projelerde eş-finansman Türkiye’nin arz güvenliği ve fiyat istikrarına katkı sağlayabilecek, ulaştırma-lojistikte, Orta Koridor’un (Kafkasya-Anadolu-Avrupa) demir yolu, Ro-Ro ve liman entegrasyonları ile gümrükte ‘tek pencere’ uygulamaları transit süresini kısaltarak Türkiye’nin stratejik transit gelirini artırabilecektir.
    TRÇ çağrısı, ‘çift başlı kartal’ vizyonuyla birlikte okunduğunda, Türkiye’nin tek eksene hapsolmayan, katmanlı ve seçici bir dış politika enstrümanına işaret etmektedir. Bu enstrüman, NATO’dan kopmadan ve TDT-2040 hedefleriyle çelişmeden; enerji-lojistik-finans-teknoloji eksenlerinde işlevsel yakınsama ürettiği ölçüde Türkiye’nin menfaatlerine hizmet edebilecektir.
    Uygulamanın başarısı, söylemin kurumsal tasarıma, tasarımın ise ölçülebilir çıktılara (örneğin maliyet düşüşü, transit süresi kısalması, yerelleşme oranı, yerel para ticaret payı, yeni pazar payı) dönüştürülmesine bağlı olacaktır. Bu yaklaşım, hem dengeleyici stratejik vizyonu destekleyecek hem de Türkiye’nin uzun vadeli çıkarlarıyla uyumlu bir yol haritası sunacaktır.
    Yukarıda da ifade ettiğim gibi öncelikli hedef, siyasi istişare ve iş birliği ile ekonomide çok boyutlu iş birliği olsa da uluslararası güvenlik alanındaki mevcut kaos hâli sürerse bu birlikteliğin güvenlik boyutu dâhil barış ve huzura katkı verebilecek unsurlarla desteklenmesi de söz konusu olabilecek, kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecektir.

 
27 Eylül 2025 13:18
DİĞER HABERLER