MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve TBMM İç Tüzüğü’nü yeniden ele alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle çelişmeyecek içerik netliğiyle ve ifade niteliğiyle perçinlemek zarurettir” dedi.
Türkiye'de iç siyasette yeni tartışma siyasi partiler kanunu, seçim kanunu ve TBMM başkanlığı seçimi var. Bu konuda AKP iktidarının çalışma yürüttüğü tartışmaları devam ederken, Cumhur İttifakı'nın ortağı Devlet Bahçeli'den AKP iktidarına adeta talimat gibi açıklamalar geldi.
Bahçeli, "Siyasi partiler kanunu, seçim kanunu ve iç tüzük yeniden ele alınarak çelişkiler giderilmeli" dedi.
Devlet Bahçeli'nin gündemde meclis başkanlığı seçimi de vardı. Devletçi, "Siyasi partiler kanunu, seçim kanunu ve iç tüzük yeniden ele alınarak çelişkiler giderilmeli" açıklamasını yaptı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, milletvekilleri ile bir araya geldi.
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu’nda değişiklik çağrısını yineleyen Bahçeli, barolarla ilgili değişiklik çalışmasına da destek verdi. Bahçeli’nin açıklamasında dikkat çeken başlıklar şunlar oldu:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin resmi ve siyasi olarak yönetim sistemimize girişi yaklaşık iki yılı bulmuştur. Cumhuriyet tarihinin en büyük sistem reformu çok şükür kök salmış, maksat hasıl olmuştur. Bilhassa KOVİD-19 hastalığıyla mücadele döneminde yeni hükümet sisteminin bütün özellikleri tezahür etmiş, seri ve etkili halde alınan kararlar salgına karşı Türkiye’nin mukavemetini diri tutmuştur. Aziz milletimiz geleceğini Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde görmüş, bütün menfi propagandalara rağmen yeni sistemi benimsemiş ve kabullenmiştir. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmekten bahsedenler suya yazı yazan, ipe un seren, cüretleri cehaletlerinden doğan siyaset düşkünleridir. Türkiye eskiye dönmeyecektir. Zillete ömür ve omuz veren siyasi garabetlerin bunu anlayıp kabul etmesinde sayısız yarar vardır.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin takip ettiği iki stratejik hedeften birisi Cumhur İttifakı’nın devamı, bir diğeri de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin dönemsel değil, bilakis daimi başarısıdır. Türkiye, çok partili siyasi hayatın değişik veçhelerinde yeşerip yaygınlaşan sistem tartışmalarını milli iradenin onayıyla noktalamıştır. Yürürlükteki yasal ve idari mevzuatın Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle uyumlaştırılması, terslik ve tenakuzların demokratik sabır ve uzlaşmayla telafisi samimi arzumuzdur.
15 Mayıs 2020 tarihinde yaptığımız yazılı basın açıklamasında ifade edilen, mahiyet ve muhtevası altı maddeden ibaret olan tekliflerimizin hukuki ve ahlaki bir temele kavuşturulması özellikle beklentimizdir. Nitekim ve nihayetinde Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle başlayan hazırlık süreci şu an partimiz ile AK Parti arasındaki temas ve görüşme trafiğiyle mesafe almakta, beliren ve bilinen kanuni düzenlemelerin alt yapısı oluşturulmaktadır. Özellikle Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve TBMM İç Tüzüğü’nü yeniden ele alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle çelişmeyecek içerik netliğiyle ve ifade niteliğiyle perçinlemek zarurettir.
TBMM’de sipariş grup kuran ve kurduranlar, milletvekili borsasında alım satım yapanlar, milletin vermediği yetkiyi korsanca ve kurnazca kullanmaya heveslenenler, marjinal partilere belirli süreli ve belli amaçlara matuf milletvekili verip iş bitiminde tekrar iade alanlar Türkiye’nin imaj ve prestijini zedeleyen köhne ve kötürüm zihniyetlerden başkası değildir. CHP bu gaflet ve rezalet kervanının başını çeken çıbanbaşıdır. Demokrasi demek dalavereyle ipotekli ve icazetli partilerin grup kurmalarının önünü açmak demek değildir. CHP, demokrasiyi zillet çamuruyla ziyan etmenin peşindedir. Türkiye’yi engellemenin arayış ve beklentisi içindedir. Nerede yalan varsa CHP oradadır. Nerede yanlış ve yıkım varsa CHP hemen dibindedir. Çünkü bu CHP zembereğinden boşalmış, balataları yakmıştır. Türkiye günbegün ağırlaşan bir CHP sorunu ile karşı karşıyadır. Siyasete bulaşmış zillet virüsü istikrarsızlığın ana kaynağıdır.
Kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlarla ilgili kanuni düzenlemelerin henüz hazırlık safhasında olduğu biliniyorken, bazı baroların 19 Haziran’da Ankara istikametli başlattıkları kaos yürüyüşü, buna CHP-HDP-İP’in aleni desteği sorumsuzluktur. CHP’nin, HDP’nin ve bazı baroların peş peşe muhtelif gerekçelerle yollara dökülmesi zamanlama itibariyle melanet bir tertibin, melun bir tezgahın varlığına delalettir. Karanlık bir kampanya tedavüldedir. Zehirli bir atmosferin oluşması için adeta yarış söz konusudur. Şayet aranılan ve amaçlanan bir hak talebini seslendirmek, malum kanuni düzenleme hazırlığı çerçevesinde siyasi muhataplarla görüş, öneri ve fikirleri paylaşmak ise bunun yöntemi ayakkabı eskitmek değil, sağduyulu diyaloglarla demokratik erdem göstermektir.
Millete tepeden bakan, fildişi kulelerinde keyif süren bazı baroların devam edegelen saltanatları riske girince çareyi gerilim ve kavga ikliminde bulmaları skandal bir ayıptır. Türkiye’nin ve dünyanın bugünkü nazik ve kırılgan döneminde hırslarından dolayı sosyal mesafeyi bile ihlal eden bazı baro yöneticilerin sahneledikleri davranışlar demokratik bir eylem değil, densizlik ve despotik bir utanmazlıktır. Ortada taslak bile yok iken, tekli-çoklu baro yönetimi kapsamında cepheleşmek yanlış ve sakat bir vehimdir. Kaldı ki, demokrasinin çoğulculuğunu isteyenlerin, sıra çoklu baro düşüncesine geldiğinde bir kaşık suda fırtına koparması çözülmesi imkânsız bir çelişkidir. Demokrasi farklı fikirlerin, farklı eğilimlerin ahlaki norm ve ölçüler içinde mücadele ve müsabakasını esas almaktadır. Bugüne kadar yürüyerek efor ve enerji sarfeden bazı baroların yeterince dayatmacı, dar kadrocu ve kapalı devre çalışan sistemlerinin sesi duyulmuş, kendileri çalıp kendileri oynamışlardır. Artık bu anti demokratik açmazın sonuna gelinmiştir. Özellikle siyasi çığırtkanlık yapan, işi yol güzergâhlarında ayakçılığa kadar vardıran CHP’nin bunu idraki, değilse bile sükûtu şarttır.
Gündemdeki baroların hiçbirisi milli haklarımızın müdafaa amacıyla yollara düşmemiş, ses vermemiş, tepki göstermemiştir. Hatta Türk Tabipler Birliği gibi oluşumlar terörle mücadeleye karşı çıkacak kadar alçalmışlar, bölücülerle aynı kareye girebilecek kadar çirkinleşmişler, milletimizle aralarına kapanmaz uçurumlar açmışlardır. Bu gayri milli ve gayri ahlaki yapı milletimizin tertemiz iradesinden gücünü alan saygın milletvekilleri eliyle değiştirilmelidir. Cumhur İttifakı bunu başarmaya muktedirdir. Milliyetçi Hareket Partisi yapılacak her demokratik ve dengeli çalışmaya mutlaka destek verecek, arkasında duracaktır."