BirGün'de yer alan habere göre Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 104’üncü açılış yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları kapsamında TBMM'de resepsiyon düzenlendi. Burada konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin DEM Parti hakkında yaptığı kapatma çağrısının sorulması üzerine şunları söyledi:

"Suç varsa kanun ihlali varsa yetkili makamlar gereğini yapar. HDP terörle arasında mesafe koyamadı, terör eylemlerini destekleyen mahiyette söylemleri oldu. Bu nedenle HDP için dava açıldı. DEM Parti de araya mesafe koymazsa terörü destekleyen birtakım faaliyetlerde olursa, kaçınılmaz olur.

Anayasa'nın 26. maddesi fikir özgürlüğü sonuna kadar... Ama şiddeti savunursanız, terörü desteklerseniz o zaman bunu demokratik hukuk devleti kabul etmez. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. ve 11. maddesi, demokratik hukuk devletinde şiddete yer verilmeyeceğini ifade eder. Dolayısıyla DEM Parti’nin de siyaset yaparken özellikle ülkemizin bağlı olduğu bir Anayasa var, kanunlarımız var. Hep beraber Anayasa ve kanunlara bağlı olmak gibi bir zorunluluğumuz var. Dolayısıyla bu konuda özellikle 40 yıldan bu yana, mücadele ettiğimiz ülkemizin bölünmesi için gayret gösteren bir terör örgütüne karşı tavrınızı koymazsanız, terör örgütünden soruşturma veya kovuşturma geçirmiş kişileri aday gösterirseniz, burada sorun ortaya çıkar. Bu nedenle de DEM Parti'nin öncelikle kendilerine oy verenlere saygı duyması, bu ülkenin huzurunu, birlik, beraberliğini bozmak isteyen terör örgütlerine karşı mesafe koyması gerekir. Koymadığı takdirde de demokratik hukuk devletinde yetkili makamlar devreye girer. Kimse bir partinin kapatılmasını istemez. Durup dururken de bir parti hakkında kapatma davası açılmaz. Dolayısıyla siz Anayasa'nın amir hükümlerini göz ardı ederseniz, şiddete karşı tavrınızı koymazsanız, bilakis onları destekler mahiyette bir politika yaparsanız o zaman istenmeyen kapatma davaları, eleştirilerle baş başa kalırsınız.''

CAN ATALAY DEĞERLENDİRMESİ

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay'ın milletvekilliği düşürülen Can Atalay hakkındaki kararlarını değerlendirirken, ''yaşanan yetki uyuşmazlığının yapılacak bir kanun değişikliği ile giderilebileceğini'' öne sürdü.