MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Rus uçağının düşürülmesine ilişkin olarak, "Putin ateşe benzin döküyor. Rusya, Ortadoğu'ya iyice konuşlanmanın arayışları içerisindedir" yorumu yaptı.
"Rusya, kesinlikle haksızdır" diyen Bahçeli, "Putin yönetiminin özür beklentisi ve ekonomik yaptırımları skandaldır" ifadesini kullandı. Bahçeli, "Rusya karşısında kuşkusuz yerimiz Türkiye’nin yanı, hak ve çıkarlarıdır" dedi.
Bahçeli, Tahir Elçi cinayetiyle ilgili, "Gerek Tahir Elçi'ye gerek asker ve polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Şiddet kimden gelirse gelsin lanetliyorum" dedi. "Elçi’nin ölümüyse sonuçlanan olayının faillerinin PKK’lı olduğu neredeyse açıktır" iddiasında bulunan Bahçeli, "Devletin düştüğü hal hepimizi kahrediyor" diye konuştu.
Bahçeli, "Ülke adına ümitvar olmamızı gerektirecek hiçbir emare yok. AKP'nin dört kez tek başına iktidar olması 13 yıllık bozuk sicili değişmeyecektir" dedi. Bahçeli, Enerji Bakanlığı'na getirilen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'a göndermede bulunarak, "Nasılsa devir evlatlar, damatlar, dünürler devridir" diye konuştu. "Biz hükümetin durmadan, duraksamadan yoluna devam etmesini arzuluyoruz" ironisi yapan Bahçeli, "Rüşvete itiraz eden yoktur, yola devam diyoruz. Soyguna karşı çıkan yoktur, durmak yok yola devam diyoruz" ifadesini kullandı.
MHP grup toplantısında partililere seslenen Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Ülke adına ümitvar olmamızı gerekti recek hiçbir emare yok. Ben 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'ne dikkat çekerek konuşmama başlamak istiyorum. Kamudaki engelli kontenjanları artırılmalı.
Türkiye kısa sürede iki kez seçim yaşamak zorunda bırakılmıştır. Esasen bu durum normal olmayan bir neticedir. Yıllarca demokratik kurallar kasten ihlal edilmiştir. AK Parti'nin dört kez tek başına iktidar olması 13 yıllık bozuk sicili değişmeyecektir. AK Parti'nin 6. hükümeti resmen görevi başındadır. Yeni hükümetin Türkiye için hayırlı olmasını diliyorum. İcraatlerini titizlikle takip edeceğimizi muhataplarımızın bilmesini istiyorum.
26. dönem milletvekilliği seçimi 1 Kasım’da yapılmıştır. Erdoğan, Davutoğlu’na 17 Kasım’da hükümet kurma görevi vermiştir. Milletvekillerinin yemin merasimlerinin sürdüğü ortamda, Erdoğan yeni hükümetin kurulmasıyla ilgili süreci başlattı. Erdoğan, bu kadar hızlı bir hükümet kurma işini yapıyorsa, 7 Haziran’da neden yapamadı?
Bir önceki meclis çatısı altında, milletvekili yemini 23 Haziran’da, TBMM başkanı seçimi de 1 Temmuz’da yapılmıştır. Erdoğan’ın hangi plan ve hesap konusunda ağırdan aldığını anlayamıyoruz.
Aziz milletimiz bu taban tabana zıt ve samimiyetsiz uygulamları elbet değerlendirecek ve dürüstçe muhasebesini yapacaktır. Artık geçmişten ders alarak geleceğe bakılmalıdır. İmtiyazlı ve bir avuç kaymak tabakanın rahatı için değil, 78 milyon Türk vatandaşının rahatı için insiyatif alınmalıdır. Boş işlerle uğraşacak zaman kalmamıştır.
"Nasılsa devir evlatlar, damatlar, dünürler devridir"
Ne Erdoğan’ın ne de Davutoğlu’nun saklanacağı herhangi bir mazaret kalmamıştır.
Nasılsa devir evlatlar, damatlar, dünürler devridir. Nasılsa içecek çay parası olmayan mağdur vatandaşlarımız, çalışacak işi olmayan insanlarımız, giyecek elbisesi olmayan mazlum kardeşlerimiz saraya can ve kan takviyesi yapmaktadır. Aldatma derinleşmiştir. Davutoğlu’nun mutluluğu gözleriden okunuyor. Son ana kadar şüpheli olan başbakanlık görevine atanmanın huzuru her halindenb ellidir.
"Rüşvete, soyguna karşı çıkan yok, o halde durmak yok yola devam diyoruz"
Davutoğlu şimdilik Saray türbülansından kurtulmayı başarmıştır. Biz Davutoğlu’ndan çok şey bekliyoruz. Biz hükümetin durmadan, duraksamadan yoluna devam etmesini arzuluyoruz. Rüşvete itiraz eden yoktur, yola devam diyoruz. Soyguna karşı çıkan yoktur, durmak yok yola devam diyoruz. Hiyanet emellerini kafaya takan yoktur, aman durulmasın diyoruz, hem ham hayallerin gerçekleşmesi için ne gerekiyorsa yapılmasını tavsiye ediyoruz.
İşin şakası bir yana biz ne söylersek söyleyelim, bunlar bildiğini okuyacaklar. Türkiye’nin özlemi ne olursa olsun, bunlar Saray’ı doyuracaklardır. Davutoğlu 6 temel alanda reform yapılacağını söylüyor. İktidarda 14. Yılına girmiş bir parti, hala ipe un sermektedir. AKP’nin yırtıkları büyük, hiçbir yama bu yırtıkları kapamaya yetmeyecektir. Eğitim, kamu maliyesi alandaki zafiyetlerin çok kritik seviyelere geldiğini biliyoruz. Reel ekonomi sorun yumağı olmuştur.
Demokratik alan da reform yapılmadı ki yoğunlaşma sağlansın. Adalet ayakkabı kutularına kitlenmiş, 17-25 Aralık mahzenine kapatılmıştır. Adana’da kime gittiği belli olmayan MİT TIR’larını manşete taşıdıkları gerekçesiyle hapsi boyladı gazeteciler.
Bu kadar ucuz bu kadar da basittir. Davutoğlu’nun demokrasi anlayışı Erdoğan’ın iznine bağlıdır. Türkiye’nin geleceği Erdoğan’ın keyfine emanettir. Davutoğlu sandıktan çıkmıştır ama Saray’a sabitlenmekten çıkmamış, çıkmaya da çalışmamıştır.
Merak ediyoruz hangi insan hangi onurdur esas alınan? Onursuzluğun zirve yaptığı bir yönetim anlayışının, onura atıf yapması hangi ahlaki temele dayanmaktır?
AKP’nin hükümet yılları dışında ikinci bir dönem var mıdır? Türkiye milleti diyenlerle can ciğer kuzu sarmasa olanlar onurlu olsa ne olacak onursuz olsa ne olacak?
İnsan onuruna sahip çıkacaksınız Fırat Yılmaz Çakıroğlu oğlumuzu katleden hainlere açık tavır beklemek en doğal hakkımızdır. Üniversite yuvalanmış PKK’lı caniler saldırmıştır. Vücuduna aldığı darbelerle, ihmaller karşısında can vermiştir. Saldırıya onlarca PKK’lı katılmasına rağmen, geçen Perşembe başlayan mahkemede bir caninin tutuklu olması adalet duygusunun neresiyle bağlaşmaktadır.
Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni'ni yanına bırakmıyorsun da Fırat’ın katillerinin ellerini kollarını sallayarak gezmesini nasıl onaylayabiliyorsunuz?
Rektör iddianameye neden dahil edilmemiştir? Türk milletine küfür edenlerin, ölüsünü dirisini öven, aydın yazar akademisyen olan zevat size soruyorum; ülkücü cinayete kurban gittiğinde ne hissediyorsunuz? Biliyorsunuz Tahir Elçi öldürülmüş, iki polis de şehit edilmiştir. Derik ilçesinde askeri araca roketatarlı saldırı düzenlenmiş, bir kişi şehit birisi de yaralanmıştır.
Elçi’ye ve polisler askerlere rahmet diliyorum. Elçi’nin ölümüyse sonuçlanan olayının faillerinin PKK’lı olduğu neredeyse açıktır. 83 parça kanıttan 43’ü olay yeri inceleme keipleri tarafından muhafazaya alınmıştır. Devletin düştüğü hal hepimizi kahrediyor.
Dahası Elçi ismini duyunca timsah göz yaşları dökenler, şehit polisleri ağızlarına alacak kadar çürümüşlerdir. Fırat’a kıyanlar devlete silah çeken canilerdir. Terör insani kaygı gütmeden öldürmekte, Türkiye2nin kuyusunu kazmaktadır. Bunun da adına istikrar denmektedir. Hendeklere, barikatlara insanlık namusunun gömülmesini izleyen Davutoğlu nasıl karşılıyor bunları?
Hani Türkiye kazanmış, Türk milletine istikrar gelmişti? İnsanlık onuruymuş, 27 Kasım’da Boğaziçi Üniversitesinde PKK’nın kuruluş yılını kutlamaya ses çıkarmamak nedir?
Türkiye bölünmüş, vatan yanmış, kardeşliğimiz ateşe verilmiştir. Erdoğan ve Davutoğlu’nun gündem sıralamasında bunların yeri yoktur.
"Davutoğlu yolsuzlukla mücadelede cesursa önce Saray’dan işe başlasın"
Davutoğlu’nun görev süresi, Türklüğün anayasadan çıkartılması, federasyonun başkanlıkla anayasaya geçmesine kadardır.
Her türlü yolsuzlukla mücadele kararlılığın sürdürüleceği söylenmektir. Davutoğlu’na tavsiyem; yolsuzlukla mücadelede cesursa önce Saray’dan işe başlasın. Bakanlar kurulunda yan yana oturduğu kişilerden devam etmelidir. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten vaz geçmeyeceğiz.
Dedikodular, bayat oyunlar hangi boyuta ulaşırsa ulaşsın yolumuzdan dönmeden, inandıklarımızdan en küçük sapma göstermeden yolumuza devam edeceğiz.
Türkiye üst üste iki kez seçim yaşamak zorunda kalmıştır. Demokrasi yanlızca sözde ve söylemde hatırlanan yaralı bir kavrama dönüştürülmüştür. Demorkatik kültürdeki yozlaşmalar, milli iradeyi çarpıtma ve karartma çalışmaları Türkiye'nin sırtındaki kaburları artırmıştır.
64. Hükümet geçtiğimiz 24 Kasım günü kurulmuştur. Dün de gerekli güvenoyu safhası tamamlanmıştır. AKP'nin 6. hükümeti resmen görevinin başındadır. İcaratlarını titizlikle takip edeceğimizi muhatapların bilmesi istiyorum.
Genel seçimin üzerinde 16 gün geçtikten sonra, Erdoğan yeni hükümetin kurulması ile ilgili süreci başlatmıştır. TBMM Başkanı seçimi ise 22 Kasım'da gerçekleşmiştir. Erdoğan madem bu kadar seri bir şekilde hükümet kurma sürecini açabiliyorsa, aynı şeyi neden 7 Haziran'da yapmamıştır. Erdoğan koalisyon hükümeti kurma görevini 9 Temmuz'da vermiştir. Erdoğan'ın 7 Haziran'dan sonra hangi hesapla hükümet kurma sürecini ağırdan almaktadır?
Erdoğan 7 Haziran'ı hazmedememiş, koalisyon kurulmasını zora sokmuştur. Bu gerçekler herkesin gözü önünde yaşanmıştır. Aziz milletimiz bu taban tabana zıt uygulamaları elbet değerlendirecektir. Bu geleceğimizin selameti için mecburidir. Geçmişten ders alarak, geleceğe bakılmalıdır.
Ülkemizin adil çözüm bekleyen onca meselesi vardır. Bu yüzden ne Erdoğan'ın ne Davutoğlu'nun saklanacağı herhangi bir mazeret kalmamıştır.
64. Hükümet, geride kalan AKP hükümetinin devamı olduğu sürece Türkiye'nin düşüşü durmayacaktır. AKP'ye oy veren kardeşlerim, bunları enine boyuna değerlendirecektir. 64. Hükümet'le birlikte damatlar bakanlık koltuğuna oturtulmuştur. Nasılsa damatlar, dünürler, hısımlar devridir. Mazlum kardeşlerimiz saraya can ve kan takviyesi yapmaktadır. Davutoğlu'nun kendi koltuğunu korumanın huzur ve gururu her halinden bellidir.
Yüzde 49,5 oy almış bir partinin başkanı olarak Davutoğlu'nun saraya daha da tutunmasını hatta saraydan çıkmamasını diliyoruz. İşin şakası bir yana, bunlar bildiğini okuyacaktır.
İktidarda 14 yılına girmiş bir parti başarısızlığına kılıf dikmenin telaşındadır. AKP döneminde demokratikleşme kızağa alınmış, adalet de ayakkabı kutularına kilitlenmiştir. Adana'da MİT TIR'larını manşete taşıyan gazeteciler tutuklanmıştır. Davutoğlu'nun demokrasi anlayışı, Erdoğan'ın icazet ve iznine bağlıdır. Davutoğlu sandıktan çıkmıştır ama saray yönüngesine uydu gibi sabitlenmiş, buradan da çıkmaya çalışmamıştır.
Onursuzluğun zirve yaptığı bir yönetim anlayışının hakim olduğu yönetimin, onura atıf yapması hangi temele dayanmaktadır. Milletvekili yeminini içlerine sindiremeyenler onurlu olsa ne yazar, olmasa ne yazar.
Türk milletine küfredenleri, omurgasızlıkta rekorlara imza atan, artist, oyuncu olan zevat bir ülkücü öldüğünde ne hissediyorsunuz? Tahir Elçi silahlı saldırıda öldürülmüş, 2 polisimiz de şehit edilmiştir. Gerek Tahir Elçi'ye, gerek asker ve polislerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Şiddet kimden gelirse gelsin lanetliyorum. Elçi'nin faili PKK'lı olduğu güçlü bir şekilde karşımızdadır. Devletin düştüğü içler acısı hal hepimizi kahretmektedir. Savcıların işlerini yapamaması durumuna gelmesi, hepimizin durup düşünmesini gerektirir.
Beyaz Toros'lara davetiye çıkaran, sokaklara barikat kurulmasını izleyen Davutoğlu, olan biteni nasıl karşılamaktadır. İnsanlık onuruymuş. Terörün belini doğrultmasına müsaade etmek midir onurlu insanlık. Türkiye bölünmüş, 1000 yıllık kardeşliğimiz ateşe verilmiş, ne Erdoğan'ın ne Davutoğlu'nun sıralamasında bunların esamesi okunmamaktadır.
Davutoğlu'nun görev süresi de başkanlığın inşasına kadar geçerlidir. Kanunsuzluğa gömülmüş, rüşvetçilerin kontolüne geçmişlerin bunlardan bahsetmesi kara mizahtır. Davutoğlu yolsuzluktan şikayetçiyse önce saraydan başlaması sonra halkayı genişletmelidir. İçeriden ve dışarıdan pazarlanarak tedavüle soklan bayat oyunlar hangi boyuta ulaşırsa ulaşsın, mücadelemizi inançla sürdüreceğiz.
Ne zaman kardeş Esad sözleri, katil Esad'la yer değiştirmiş, işte o zaman Türkiye sorun ithal eden, yalnızlığa mahkum bir ülke haline getirilmiştir. Türkiye'nin etrafı husumet çemberine alınmıştır.
Balkanlardan çekilişimiz, ortadoğu’da geri dönüşümüz, anadoluda sıkışmamız nice olaylar sonucunda olmuştur. Davutoğlu’nun demokrasiyi temel aldığı tezini ortaya atması devasa bir kandırmacadan ibarettir.
Türkiye’nin dış politikadaki tüm cepheleri düşmektedir. İnkar edilemeyecek kadar mevzi kaybettiğimiz nettir. Köksüz, milli siyasetlerle uyuşmayan siyaset başımıza bela sarmıştır.
Bunun sonucunda Rusya ile kutuplaşmaya düştük. 24 kasım sabahı devriye görevi yapan uçaklarımız Türk hava sahamızı ihlal eden Rus uçağına müdahale etmişlerdir. Başta milliyeti bilinmeyen uçak düşürülmüş, iki pilottan birisi hayatını kaybetmiştir. Erdoğan uçak düşürülmesine otomatik tepki derken, sahibinin sesini duymayan Davutoğlu emri ben verdim demiştir.
"Rusya kesinlikle haksızdır, Putin'in özür beklentisi skandaldır"
Rusya’nın sınırlarımızın hemen ötesinde askeri operasyonlar yapatığı, bilhassa karadan ilerleyen Esad güçlerine yol açarak Türkmenleri bombaladığı bilinmektedir.
Putin’in makamında durup durmayacağını sorgulamıştır. Erdoğan’ın iç siyasetteki alışkanlıklarını dışta da sürdürmesi bizim adımıza talihsizliktir. AKP hükümetinin hangi taahüttleri verip vermediğini, bilemeyiz. Ama bildiğimiz bir şey varsa; Rusya, gerginlik ve kutuplaşma politikalarıyla Ortadoğu’ya yerleşmenin planlarındadır. Uluslararası hukuk açıdanb aktığımızda Türkiye’nin sınırlarını koruma hakkı vardır, Rusya kesinlikle haksız ve art niyetlidir. Putin yönetiminin özür beklentisi Türkiye ile ilişkileri beklemeye alması, cezalandırma talebi, ekonomik yaptırımlara başvurması skandaldır. İş adamlarının göz altına alınması, Türk vatandaşlarının işe alınmasına yasak getiirlmesi, Rusya’ya Türk ürünlerinin yasak getirilmesi tehlikeli bloklaşmanın işaretidir.
Rusya, Türkmen dağında üzerlerine bomba bırakılan ve vahşi saldırılara uğrayan Bayırbucak Türkmenlerini napacağız sorusuna cevap vermelidir. Rus donanmasına ait gemilerin vızır vızır boğazlarımızdan geçişi hangi amaçlara dönüktür. Rus uçaklarının başka uçacak yeri mi kalmamaıştır. Postmodern çarlığa özenen Putin, öldürülen kardeşlerimiz için ne diyecektir?
Putin yönetimi Türk milletini ne zannetmektedir? Bizden korkak bir irade çıkmasına Türk milleti müsade etmeyecektir.
Türkmen dağı, Türk’ün öz yurdudur ve Türk kalacaktır. AKP’nin daha sorumlu daha cesur ve aktif bir şekilde soydaşlarımıza destek ermesi sağlanmalıdır. MHP, AKP’nin dış politikadaki açmazlarının farkındadır. Rusya karşısında kuşkusuz yerimiz Türkiye’nin yanı, hak ve çıkarlarıdır.
Tel Abyad’ın PYD eline geçmesine, Kürt koridor açılma planı ABD gündeminde hızla ilerlemektedir. Irak ve Suriye haritaları tekrar belirlenmek için masadadır. Obama’nın IŞİD’in halen kullanma imkanı bulduğu Türkiye-Suriye sınırında ne yapılması gerektiğini söylemesi egemenliğe düşülmüş bir gölgedir.
Erdoğan’ın Davutoğlu’nu saha dışına itip, Rusya ve Putin’e yaptığı açıklamalar anlaşılmaz düzeydedir. Ateşle oynama, dedikodu yapma, iftira yapma, göğüs göğüse çarpışırız, Rus uçağı olduğunu bilsek farklı davranırdık, eteklerindeki taşı döksünler.. Putin, Erdoğan ile görüşmemiştir, kendi bileceği iştir. Davutoğlu’nun Brüksel’e apar topar ziyareti, tarafımızca gariptir.