MHP lideri Bahçeli'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı çağrıya tepkiler sürüyor.
Bağımsız Ülkücü Hareket Platformu Başkan Yardımcısı Seyfi Atmalıoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin seçimlerde baraj tehlikesi gördükten sonra yaptığı birlik çağrısını samimi bulmadığını söyledi.
Atmalıoğlu, "Yıllardır ülkücüleri partiden tasfiye eden Bahçeli'nin 31 Ekim 2010'da ülkücülüğün ötesinde bir ülkücülük tanımı yapması manidardır. MHP'nin yüzde on barajını aşamama tehlikesi karşısında ve genel başkanlığı sorgulanmaya başlandığı anda yıllardır ağzına almadığı şehit ve gazileri anması ne denli samimidir?" sorusunu yöneltti.
Bahçeli'nin ülkücü hareketi pasifize ederek darmadağın ettiğini vurgulayan Atmalıoğlu, "Mazisinde kan, gözyaşı, emek ve her türlü çilenin bulunduğu ülkücü haraketi, genel başkanlığa geldiği günden bu yana önce pasifize edip sonra da darmadağın hale getiren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin yaptığı 'birlik' çağrısındaki samimiyeti sorgulamak camiamız için elzem olmuştur." şeklinde konuştu.
Bahçeli'nin 3,5 yıllık DSP-MHP-ANAP koalisyonunda Türk milliyetçilerini hayal kırıklığına uğrattığını savunan Seyfi Atmalıoğlu, bu dönemde ömürlerinin en güzel yıllarını cezaevlerinde geçirmiş ülkücülerin daha da mağdur hale getirildiğini söyledi. "MHP'yi işgal etmiş olan Balgat mensupları duygu sömürüsü yaparak seçmenlerimizi aldatmaya çalışabilir." diyen Atmalıoğlu, şunları söyledi:
"Ülkücüler kamuoyunda Rahşah affı olarak bilinen rezaletin utancını unutmadıkları gibi mağduriyetini halen yaşamaktadır. 1991yılında şartlı salıverme yasasından faydalanarak cezaevlerinden çıkan bazı ülküdaşlarımız, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın Ceza İnfaz Kanunu'nda sinsice yaptığı bir değişiklikle tekrar cezaevlerine konmuştu. MHP'nin iktidar ortağı olduğu dönemde bu mağduriyetlerin giderileceğine dair sözler verilmişti. Nitekim Rahşan Affı TBMM Adalet Komisyonu'na geldiği 7 Aralık 2000'de söz de verilmişken neden mağduriyetleri giderilmedi.
2000 yılında Adalet Komisyonu'na verilen önergeyi Devlet Bahçeli neden ve kimin adına çektirmiştir? 2- 9 yıldır fazladan cezaevlerinde yatmakta olan Muhsin Kahya, Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Caner Erdinç gibi arkadaşlarımızın hukuki durumlarını düzelttirmesi için bir çaba sarf etmiş midir? Devlet Bahçeli ve yönetimi yurt dışında 30 yıldır sürgün hayatı yaşayarak vatan hasretiyle yanıp tutuşan ülkücülerin Türkiye'ye dönüşünü sağlayabilmek için bir girişimde bulunmuş mudur? Bütün bunların yanında ülkücüler için adalet hareketinin anayasa değişikliği ile darbecilerden hesap sorma, darbe mahkemelerinin kararlarının iptali girişimine ise Bahçeli ağır suçlamalar getirerek, ülküdaşlık hukukunu hiçe saymıştır."