Balyoz davasında sanık sayısının çokluğu, avukatların talep süresini etkiledi

Balyoz davasında sanık sayısının çokluğu, avukatların talep süresini etkiledi
Balyoz davasında sanık sayısının fazla olması nedeniyle avukatların, çoğunluğu tahliye içerikli olan savunma sürelerini dakikalarla kısıtlı olarak yapmasına neden oldu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Balyoz davasında sanıklar ile avukatlarının, çoğunluğu tahliye içerikli olan taleplerinin alınmasına devam edildi. Tutuklu sanıklardan Koramiral Kadir Sağdıç ve Tuğamiral Fatih Ilgar'ın avukatı Murat Ergül, Emniyet Genel Müdürlüğü ana hizmet binasında Koruma Daire Başkanlığı'na ait bir odada böcek olarak anılan dinleme cihazı bulunduğuna ilişkin 16 Mart'ta basın organlarında yer alan haberlere dikkat çekti. Polisin polisi dinlediğini söyleyen Ergül, salonda bulunan perdeye Emniyet'te dinleme cihazının bulunduğu bölümün ve Gölcük Donanma Komutanlığı'nda yapılan aramada belgelerin bulunduğu zemin altında bölümün fotoğraflarını göstererek "Polise gelince yüksek zemindeki kablo kanalı, askere gelince zula." diye konuştu. Eski İstanbul 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri ve bazı sanıkların avukatı olan Celal Ülgen de talebi konusunda söz istedi. Suça dayanak teşkil eden CD'lerin son kaydedicisinin Süha Tanyeri olarak göründüğünü hatırlatan Ülgen, "Bugüne kadar CD'lerin içeriğindeki sahtekarlıkları anlatmıştık. Bugün CD üzerindeki fiziki sahtekarlıkları anlatacağım. Bu durum Süha Tanyeri ve bütün sanıkları ilgilendiriyor." dedi. Savcılığa teslim edilen 19 CD'nin fotoğraflarının kendilerine verilmesini talep etmelerine karşın verilmediğini vurgulayan Ülgen, bazı gazetelerde yayımlanan fotoğraflar üzerinde çalışma yaptıklarını anlattı. CD fotoğraflarında görünen el yazıları ile dosyadaki Süha Tanyeri yazılarından kopyalandığını savunan Ülgen, perdede yansıtılan belgelere ilişkin "Süha Tanyeri'nin notlarındaki iki 'K' harfine, 'o' ve 'r' harflerine bakın. Sonraki belgedeki z, n, a, l harflerine bakın. Harfler CD'ler üzerine taşınmış. 17 No.lu CD üzerindeki K.Özel yazısının harfleri Tanyeri'nin notlarından taşınmış. 11 No.lu CD'deki Or. K. na harfleri de Tanyeri'nin yazılarından kopya edilmiş. 6 No.lu CD üzerinde de Bunları Çetin Doğan'ın kızı Pınar Doğan buldu. İşte sahtekarlar işte aşağılık herifler." ifadesini kullandı. CD'lerin fotoğraflarının kendilerine ısrarla verilmediğini savunan Ülgen, "Bizim sizinle ilgili bir kuşkumuz ok. Ancak yönlendirilmiş olabilirsiniz. Bu CD'lerin fotoğrafları bize verilirse her şey ortaya çıkacak. O CD'lerin üzerinde sahtekarların parmak izi var." iddiasında bulundu. Avukat Ülgen sözlerini "Tüm sanıkların tahliyesini talep ediyorum" diye tamamladı. Sanık Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu'nun avukatı Prof.Dr. Köksal Bayraktar, müvekkilinin adının Balyoz, Oraj ve Suga planlarında geçmediğini ifade ederek "Dört dijital belgede adı geçmektedir. Hepsi de sahtedir. Ne yazık ki sahte olan belgeler üzerinden yargılama yapılıyor. Türk hukuku için ne üzücü bir durum." diye konuştu. Gölcük Donama Komutanlığı'nda bulunan bir belgede Otuzbiroğlu'ndan "Tuğgeneral" diye bahsedildiğini ama o tarihte "Tümamiral" olduğunu belirten Prof.Dr. Bayraktar "TC devletinin binbir emekle bir ağaç gibi yetiştirdiği, yurt dışına eğitimlere gönderdiği Deniz Kuvvetleri'nde 3. komutan olan bir insanı yıkmaya hakkı yok. Gece içinde parıldayan yıldızı karartmaya ne hakkı var. Bunu hukuk sorar." ifadesinde bulundu. Tutuklu sanık Albay Cengiz Köylü ise 6 Aralık 2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığı'ndan elde edilen bazı belge ve verilere ilişkin açıklama yapacağını söyledi. İddianamede geçen Suga ve Oraj hava harekat planlarıyla ilgili olduğu gerekçesi ile toplam 144 belgenin, Balyoz dosyasına gönderildiğini belirten Köylü, "Aslında bu belgeler 30 adettir. Aynı belgeler, farklı bilgisayarlarda, farklı kullanıcı adları ile farklı üst yazıları ile başka belgelermiş gibi çoğaltılmıştır. Ayrıca benim görev yaptığım döneme ait 24 Ocak 2003 tarihine ilişkin 3 belgeyi benim hazırladığım iddia ediliyor. Bu belgelerden biri 3, diğeri 5 ve sonuncusu da 8 sayfa. Bu üç belgenin de aynı saat, aynı dakika ve aynı saniyede oluşturulmuş olduğu belli. Bu nasıl mümkün olabilir? Dünyanın bütün bilim adamlarını getirin, incelesinler. İmkansız birşey." diye konuştu. Duruşmada savunmanın yapılmasının ardından savcı Savaş Kırbaş görüşünü açıkladı. Sanıkların tanık dinleme talebi ve tahliye talebinin ve Balyoz dosyasının içinde bulunan Oraj ve Suga harekat planlarının ayrılması talebini reddetti. Öte yandan savcı, emekli Albay Mehmet Yoleri'nin cezai ehliyetinin olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu'na sevkini talep etti. Yoleri'nin avukatı Eyüp Sabri Gürsoy da daha önce tutuklamaya yaptığı itirazlarda müvekilinin 2003 yılında 15. Kolordu'nun istihbarat şubesinde görevli subaylardan biri olduğunu belirterek, "Yoleri piyade subayı olarak güneydoğu bölgesinde birçok operasyona katıldığı sırada harp psikozu geçirmiştir. 1998 yılından itibaren de doktor kontrolündedir. Ayrıca iki kez de kap krizi geçirmiştir. Devamlı tansiyon ve kollestrol hapları kullanmaktadır. Ağır diyabet hastası olup distimik bozukluk ve ağır nevrotik kişilik bozukluğu ilacı kullanmaktadır." demişti. Duruşmada ise avukat Gürsoy, Yoleri'nin intihar eğilimi olduğunu belirterek tahliyesini istedi.
25 Mart 2011 20:33
DİĞER HABERLER