Balyoz ve Ergenekon davalarının avukatından flaş sözler

Balyoz ve Ergenekon davalarının avukatından flaş sözler
Balyoz ve Ergenekon davalarının avukatı Celal Ülgen, Aksiyon'a verdiği röportajda dikkat çeken açıklamalarda bulundu.

-Silah taşıdığı iddia edilen TIR’ları durdurmaktan tutuklanan generallere de ‘paralel’ dendi. Tümgeneral İbrahim Aydın’ın avukatı Ramazan Bulut, “Cemaatçi diye çivi çakmaya çalışsanız, bünyesi çiviyi söker atar.” diyerek iddiaları yalanladı. Siz bu isimleri yakından tanıyorsunuz, cemaat ile bir bağlantıları var mı?

Hiç ilgisi yok. Özellikle MİT TIR’larındaki askerlerle ilgili cemaatle ilgi ve irtibat kurmak mümkün değil. Bu kişiler sadece ve sadece polise ve MİT’e göre kendilerini daha bağımsız ve TSK’ya mensup hissettikleri için böyle bir olay meydana geldi. Şimdi böyle bir tavır gelişti. “Ne olumsuzsa at cemaate!” Eskiden de “Ne olumsuzsa at Ergenekon’a!” denirdi. Şimdi de her şeyi cemaatçiler yapıyor. Yok böyle bir şey.

-Dönemin Jandarma Genel Komutanı Servet Yörük’ün 250 jandarma personeline “Suriye’ye geçişe kesinlikle izin vermeyin.” emrinden dolayı bugün bu soruşturmada 250 jandarma subayının hedefte olduğu söyleniyor. Bu tutuklamalar üzerinden TSK’ya bir kumpas kuruluyor olabilir mi?

Bu bana masal gibi gelmiyor. Yaşadığım ve gördüğüm şeyler bunun olabileceğini gösteriyor. 250 jandarma söylemi gizli tanık ifadesiyle dolaşıma sokulduysa, jandarmada bir operasyon olacak demektir. 

ERDOĞAN BU KEZ ULUSALCILIK KARTINI ORTAYA KOYDU  

-13 yıllık iktidarı döneminde, Muhsin Yazıcıoğlu’ndan Necip Hablemitoğlu’na, Rey-hanlı’dan Roboski’ye, Suruç’tan Ankara katliamına, Hrant Dink’ten Tahir Elçi’ye kadar uzanan faili meçhul davalarının aydınlığa kavuşması yönünde hiçbir adım atmayıp aksine yayın yasağı koyarak bu davaların takibini engelleyen bir hükümet var. Ve Ankara Başsavcısı “17 faili meçhulde cemaat bağlantısı araştırılsın.” talebinde bulundu. Bahsi geçen bağlantı o dönemde varsa, o gün neden araştırılmadı? Sizce bugüne kadar bu soruşturmalar neden detaylandırılmadı? Kendi dönemlerindeki faili meçhullerin toptan kapatılmasının söz konusu olduğunu düşünüyor musunuz?

Bir kapatmadan söz edebiliriz. Türkiye’nin demokratik bir yapıya kavuşması için yargısının nasıl bağımsız olması gerektiğini söylüyorsak, aydınlık günlere ulaşmamız için de bu faili meçhullerle yüzleşmemiz gerekiyor. Hangi hataların sonucunda faili meçhuller ortaya çıkmıştır? Failler neden meçhul olmuştur? Hangi ihmaller ya da bilinçli davranışlar sonucu failler gizlenmiştir? Bunların ortaya çıkması lazım.

-Mevcut Türkiye atmosferinde bunlar ortaya çıkacak mı dersiniz?

Deliller küllendikten sonra zor çıkar. Ve her geçen gün delillerin üzerine yeni bir toz tanesi konuyor. Tahir Elçi olayı bu anlamda çok önemli bir sır. Orada bilinmeyenler var. Bir grup silahlı polisin tam ortasında Diyarbakır Baro Başkanı öldürülüyor. Herkesin gözleri önünde polisler şarjörlerindeki bütün mermileri bir metre mesafedeki teröriste boşaltıyor ama öldüremiyor. Ve sonuç ortada. Çok ilginç doğrusu.

-Son olarak Doğu Perinçek’in “Erdoğan bizim durduğumuz noktaya geldi.” açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

7 Haziran seçimlerinden hemen sonra Sayın Erdoğan kartları yeniden karıyor. Bu kez ulusalcılık kartını ortaya koyacak demiştim. Bir dönem Kürtlerle beraber görünerek, onlarla aynı dini paylaştığını iddia ederek Kürt oylarını, sonra ihtiyaç duyduğu için ulusalcı kartını oynayarak Ulusalcı oylarını almak istedi ve bunda da başarılı oldu.

-Nasıl?

MHP’nin ulusalcı oylarını aldı. MHP’nin bütün tabanını, Tuğrul Türkeş’i partiye almaları bunun bir devamıydı. Bunların hepsi geçici oylar, kalıcı değil. Ben kendimi ulusalcı ve solcu olarak adlandırıyorum. Hiçbir zaman Erdoğan ne bizim yanımızda duruyor ne de biz onun yanında duruyoruz. Ama Perinçek’in o söylemiyle ne demek istediğini bilemiyorum. Taktik ve stratejik olarak bazı şeylerde birlikte olmuşlardır belki. Ama yüzde yüz Erdoğan’la yan yana durduğunu düşünmüyorum.

16 Aralık 2015 09:44
DİĞER HABERLER