Hükümetin Bank Asya'yı ele geçirme planına, İslami bir finansman ve yatırım aracı olan kira sertifikaları (sukuk) ile ilgili Türkiye’deki ilk kitabın yazarı olan Doç. Dr. İlhami Söyler, "28 Şubat’ta ‘yeşil sermaye’ diye yapılanlar şimdi Bank Asya’ya uygulanıyor" diyerek tepki gösterdi.
Kira sertifikaları (sukuk) ile ilgili kitap yazan Doç. Dr. İlhami Söyler, katılım bankalarının en zor ve sancılı döneminin 28 Şubat süreci olduğuna işaret etti. Söyler, “28 Şubat sürecinde ‘yeşil sermaye’ diye insanlar ürkütüldü, korkutuldu. Şimdi de Bank Asya diyerek aynısı yapılmaya çalışılıyor.” dedi.
İslami bir finansman ve yatırım aracı olan kira sertifikaları (sukuk) ile ilgili Türkiye’deki ilk kitabın yazarı olan Doç. Dr. İlhami Söyler, Türkiye’de faizsiz bankacılık sektörünü değerlendirirken, Bank Asya’ya yönelik karalama kampanyasına tepki gösterdi. Söyler, “Bank Asya ile ilgili son gelişmeleri üzüntü ile izliyorum. Çünkü 28 Şubat sürecinde yeşil sermaye diye insanlar ürkütüldü, korkutuldu. Şimdi de Bank Asya diyerek aynısı yapılmaya çalışılıyor.” dedi. Bank Asya’nın milli bir kuruluş olduğunu vurgulayan Söyler, bu bankaya yapılanlardan herkesin zarar göreceği uyarısında bulundu. Doç. Dr. Söyler, 17 Aralık süreci ve sonrasındaki olaylar patlak vermeden önce ‘Katılım bankalarının en zor ve sancılı dönemi 28 Şubat süreciydi’ şeklinde açıklamalar yapan isimlerin Bank Asya’ya yapılanlar karşısında sus-pus olmasını ise “manidar” bulduğunu söyledi.
Amacına ulaşamasa da Bank Asya aleyhinde yürütülen linç kampanyası ülkenin her kesiminden tepki görüyor. Yürütülen kampanyalara bir tepki de dünya genelinde 500 milyar dolarlık pazara sahip olan sukukla ilgili Türkiye’deki ilk ve tek kitabın yazarı olan Doç. Dr. İlhami Söyler’den geldi. Turgut Özal Üniversitesi’nde hukuk dersleri vermenin yanı sıra profesörlük için son hazırlıklarını yapan Söyler, Bank Asya ile ilgili son gelişmeleri üzüntü ile izlediğini kaydetti. Söyler, “Çünkü 28 Şubat sürecinde ‘yeşil sermaye’ diye insanlar ürkütüldü, korkutuldu. Şimdi de Bank Asya diyerek aynısı yapılmaya çalışılıyor.” dedi. Bank Asya’nın milli bir kuruluş olduğunu belirten Söyler, “Neticede yabancı kuruluşlar hükümete de rating (kredi notu) veriyor.” dedi. İhlas Finans döneminden de bahseden Söyler, “Birtakım karanlık güçler İhlas Finans’ı batırdı. Bir söylenti çıkardılar, insanlar hücum etti, küçük yatırımcı mağdur oldu. Devlet onu kurtarmak için ayrıcalık yaptı. Dolayısıyla hem hükümeti zor durumda bıraktı hem küçük yatırımcıyı zor durumda bıraktı. Hem de dünya çapında itibarımız zedelendi. Dolayısıyla hükümet böyle bir hamle yaparsa onun enkazından yükselen duman küçük yatırımcıyı da saracak kendisini de saracak.” ifadelerini kullandı. Söyler, gazetelerin yazıp çizdikleri ve uğraş verdikleri amacın vahim bir tablo çizdiğini kaydetti.
25 yıl Maliye Bakanlığı personeli olarak görev yaptıktan sonra 5 yıl kadar da Sayıştay’da savcılık görevi yürüttüğünü belirten Söyler’in verdiği bilgilere göre Körfez ülkeleri ve Malezya’da 1990’lı yıllarda başlayan sukuk ihracı, Türkiye’de ancak 2010’dan sonra yaygınlaşmaya başladı. Malezya’nın yükselen ekonomiler kategorisine girmesinde yüzde 100 sukuk etkili oldu. 2013’te 116 milyarlık küresel bazda sukuk ihraç edildi ve bunun 76 milyar doları Malezya’ya ait. Türkiye, bu İslami finans aracını kısmen de olsa 2010’da mevzuatına sokabildi. Özel sektör 2010’dan şimdiye kadar 1,65 milyar dolar, Hazine ise 6,35 milyar lira olmak üzere 4 yıllık süre içinde toplam 5 milyar dolarlık sukuk ihraç edebildi. Sukukun yurtdışına ihraç edilmesi halinde Gelir ve Kurumlar Vergisi’nden istisna tutulduğunu belirten Doç. Dr. Söyler, “Ondan sonra yurtiçinde belli şartlarla ihraç edilirse istisna tanındı. Ayrıca düşük oranlı stopajlar var. Vade 10 yılı geçince sıfıra düşüyor. Yatırımcı oradan kazanıyor. Hazine Müsteşarlığı’nın kurduğu varlık kiralama şirketi ayrıca Kurumlar Vergisi’nden de muaf tutulmuş. Sadece özel sektör firmaları ödüyor. Özel sektör firmaları emekleme dönemindedirler. Yaygınlaşması için onlara da en azından geçiş dönemi için, örneğin 5 yıl için Kurumlar Vergisi muafiyeti tanınmalı.” dedi.ZAMAN