Bursa Barosu açıklamasında, "Şanlıurfa valisine, kentlerinde IŞİD varlığı olup olmadığını soran gazetecilerin gözaltına alınması bu saldırıyı önleyememiştir. Demek ki vali beyin sorumlusu olduğu kentte IŞİD varlığını reddetmesi IŞİD varlığını ortadan kaldırmıyor." denildi.

Bursa Barosu Yönetim Kurulu'ndan yapılan açıklamada, dört yıldan fazla bir süredir devam eden Suriye'deki çatışma ortamı ve iç savaşta IŞİD ve türevi olan onlarca terör örgütünün masum Suriye halkına yönelik saldırılarıyla bir insanlık suçu işlendiğine vurgu yapıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Ülkemizin de zaman zaman bu çatışma ortamına çekilmek istenmesi karşısında bundan önce birçok kez bu yönde uyarılar yaptık. Ancak geçmiş yıllarda Ceylanpınar'da, Reyhanlı'da olan patlama ve saldırılarda onlarca yurttaşımız ne yazık ki katledildi. Tüm bu çatışma ve saldırılarda en uzun kara sınırımız olan Suriye sınırımızın terör örgütlerinin geçiş noktası olmasının büyük payı vardır. Bu yönde istihbarat ve güvenlik açıkları bir türlü giderilememiş ve bu kötü sonuçlar gerçekleşmiştir. Bugüne dek Suriye sınırında gerekli güvenlik önlemleri alınsaydı ve insani geçişler dışında her türlü geçiş sıkı bir denetime bağlansaydı Reyhanlı saldırısı da olmayacaktı Suruç saldırısı da. Bunda, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen siyasal iktidarın ve onun dış politika tercihlerinin etkisi çok büyüktür."

'VALİNİN REDDETMESİ IŞİD'İN VARLIĞINI ORTADAN KALDIRMIYOR'

Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük'ün geçtiğimiz ay IŞİD'i soran gazeteciyi gözaltına aldırmasına atıfta bulunulan açıklamada, "Geçtiğimiz haftalarda Şanlıurfa valisine, kentlerinde IŞİD varlığı olup olmadığını soran gazetecilerin gözaltına alınması bu saldırıyı önleyememiştir. Demek ki vali beyin sorumlusu olduğu kentte IŞİD varlığını reddetmesi IŞİD varlığını ortadan kaldırmıyor. Yine, iktidar güdümünde olmayan basında yer alan haberlerde MİT TIR'ları olarak belirtilen ve Suriye'deki örgütlere götürüldüğü iddia edilen silahların haberini yapan gazeteciler bizzat ülkenin en yetkili ağızlarınca tehdit edilmiştir. Geldiğimiz noktada ülkemiz; ölülerini yarıştıran, ölümlerle oyun kuran, kimin kimi öldürdüğüne göre üzülüp sevinen yapılar ve değişik terör örgütlerinin hedef tahtası haline getirilmiştir. Hiçbirimizin can ve mal güvenliği yoktur. Suruç'ta patlayan bombanın ülkenin başka yerlerinde patlamayacağının bir garantisi de bulunmamaktadır. Tüm bu hususlar göz önüne alındığında devleti temsil edenlerin ve kolluk güçlerinin yapması gereken, azmettiricilere ulaşarak bu alçak saldırıyı aydınlatmak, ülke güvenliğini sağlamak olmalıdır." ifadelerine yer verildi. CİHAN